17. Hukuk Dairesi 2017/3200 E. , 2019/11191 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin 10/05/2010 tarihinde Yenel Baksi sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunduğu kazada yaralandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslahla talebini 39.205,00 TL ye çıkartmıştır.
Davalı vekili, davadan önce davacı tarafın başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını, davacıya ibraname karşılığında 20/03/2012 tarihinde 23.274,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin davacı tarafından kayıtsız ve şartsız ibra edilmiş olduğunu, ayrıca olayda hatır taşıması olduğunu ve müterafik kusurun araştırılması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece;kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 31.464,00 TL"nin 20/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
10.4.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İ.B.K.nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli
karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki İ.B.K. ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.- 389. maddelerinde (6100 sayılı HMK.’nun 294. - 297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK.’nun 297/2. maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Somut olayda mahkemece kararın gerekçesinde, davacılar için toplam 31.464,00 TL tazminat alacağının olduğu davacının araçta yolcu olarak bulunduğu ve hatır için taşındığı anlaşılmakla Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda belirlenen tazminattan taktiren %20 oranında hatır indirimi yapıldığı netice itibarıyla davacının 31.364,00.TL. tazminat talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığının belirtilmesine karşın hüküm fıkrasında 31.464,00.TL"ye hükmedilmiştir. Bu bakımdan kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması nedeni ile kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.