
Esas No: 2014/21398
Karar No: 2015/793
Karar Tarihi: 21.01.2015
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/21398 Esas 2015/793 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KIRŞEHİR SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2014
NUMARASI : 2009/1352-2014/147
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi.Gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, elbirliği halinde maliki olduğu 1682 parsel sayılı taşınmaz ile babasına aitken kamulaştırma işlemi ile hazine adına tescil edilen ancak geri alınması için dava açtıkları 1681 parsel sayılı taşınmazın davalılar tarafından kullanıldığını, Mahkemenin 2009/91 Değişik iş sayılı dosyasında 1682 parsel bakımından 2009 yılı için 3.415,00 TL ecrimisil belirlendiğini ileri sürerek 3.415,00 TL ecrimisil istemiş, yargılama sırasında ise 2009-2010 dönemi için karar verilmesi isteğinde bulunmuş, mahkeme ara kararı doğrultusunda terekeye temsilci atanmıştır.
Davalılar,derdestlik itirazında bulunarak davacının tek başına dava açamayacağını, çekişmeli taşınmazları dava dışı Metin Aydemir aracılığıyla davacı ile yapılan sözlü icar sözleşmesine istinaden kullandıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,mirasbırakanın terekesine temsilci atanmak suretiyle 1681 parsel sayılı taşınmazın mahkeme kararı ile davacı ve dava dışı kardeşleri adına tesciline karar verildiği ve kararın 01/12/2010 tarihinde kesinleştiği bu durumda bu tarihten önce davacının ecrimisil talep etme hakkının olmadığı gerekçesi davanın reddine;1682 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise davacının savcılığa yapmış olduğu 10.03.2009 tarihli şikayeti nedeniyle tarlaların ekip biçilmesine rızasının olmadığı gerekçesi ile elbirliği halindeki tüm paydaşların payı gözetilerek bilirkişi raporuna atfen 2009 yılına ilişkin ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki,tereke adına (Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi uyarınca) temsilci atandığına göre, davanın sürdürülmesinin onun veya vekil kıldığı avukatı huzuru ile gerçekleştirileceği tartışmasızdır. Oysa, 05.02.2014 tarihli duruşma günü (son celse) tereke temsilcisine 06.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği haldei tereke temsilcisi oturuma iştirak etmediği gibi kendisini vekil ile de temsil ettirmemiştir. Bilindiği üzere tereke temsilcisi atanmakla mirasçıların davayı takip yetkileri sona erer ve tereke ortaklarından bir veya birkaçının ya da vekillerinin davayı takip etmiş olmaları neticeye etkili değildir.
Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK"nın 150. maddesi hükmü uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, işin esası yönünden hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyize konu diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.