
Esas No: 2014/6981
Karar No: 2014/6981
Karar Tarihi: 21/9/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
ZEKİYE YEŞİLYURT BAŞVURUSU |
|
(Başvuru Numarası: 2014/6981) |
Karar Tarihi: 21/9/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör |
: |
Gülbin AYNUR |
Başvurucu |
: |
Zekiye
YEŞİLYURT |
Vekili |
: |
Av. Nazım
ATA |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; idare aleyhine açılan tazminat davasının, kararın
icra aşamasıyla birlikte makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6.Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvurucunun eşi, görev yaptığı idarece yürütülen yol yapım
çalışmaları sırasında dinamit patlaması neticesinde 19/1/2004 tarihinde
hayatını kaybetmiştir.
8. Başvurucu, olay sebebiyle uğradığı maddi ve manevi zararların
tazmini istemiyle 16/2/2004 tarihinde Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava
açmıştır.
9. Dava, anılan Mahkemenin Yargıtayın
bozma ilamına uyarak verdiği 21/2/2008 tarihli kararıyla idarenin hizmet kusuru
ilkesine dayalı olarak açılan davanın idari yargının görev alanına girdiği
gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle reddedilmiştir.
10. Başvurucu, adli yargıdaki görevsizlik kararının 15/6/2008
tarihinde kesinleşmesi üzerine 25/6/2008 tarihinde idari yargıda tazminat
davası açmıştır.
11. Samsun 1. İdare Mahkemesi 13/10/2009 tarihli kararıyla
başvurucu adına 102.672,99 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminata adli yargıda
davanın açıldığı 16/2/2004 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle
birlikte hükmetmiştir.
12. Karar, Danıştay Sekizinci Dairesinin 5/11/2013 tarihli
kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
13. Nihai karar 17/1/2014 tarihinde davalı idareye, 21/1/2014
tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu, hükmedilen tazminatın tahsili amacıyla 22/1/2014
tarihinde Ankara 20. İcra Dairesinin 2014/997 sayılı dosyasında takip
başlatmıştır.
15. İcra takibi süreci devam ederken daha önce 12/11/2012
tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun uyarınca tüzel kişiliği kaldırılmış olan Samsun İl Özel
İdaresinin borçları Samsun İli Devir, Tasfiye ve Paylaştırma
Komisyonunun27/3/2014 tarihli kararı ile Samsun Büyükşehir Belediyesine
devredilmiştir.
16. Başvurucu 16/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
17. Bireysel başvurunun incelenmesi sürecinde 18/7/2014
tarihinde, Samsun Büyükşehir Belediyesi Ankara 20. İcra Dairesindeki icra takip
dosyasına başvurucu adına hükmedilen tazminatı yasal faiziyle birlikte
yatırmıştır. Söz konusu tutar 22/7/2014 tarihinde İcra Müdürlüğünce başvurucuya
ödenmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 21/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, idarenin kesinleşmiş yargı kararının gereğini
yerine getirmediğini ve tazminatı ödemediğini belirtmiştir. On yılı aşan
yargılama süresinin makul olmadığını ifade eden başvurucu,ilk derece mahkemesince 2009 yılında
hükmedilen tazminatın aradan çok uzun bir süre geçtikten sonra kesinleşerek
icraya konulabilir aşamaya gelmesi nedeniyle de paranın reel değerinin
düştüğünden şikâyet etmiştir. Başvurucu bu sebeplerle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminattalebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
20. Başvurucu, açtığı dava sonunda lehine hükmedilen tazminatın
icra yolu ile takip edilmesine rağmen kendisine ödenmediğini ve mahkeme
kararının yerine getirilmediğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte gerek
başvurucunun 15/6/2017 tarihinde gerekse Samsun Büyükşehir Belediyesinin
20/6/2017 tarihinde Anayasa Mahkemesine sundukları dilekçelerden başvurucunun,
lehine hükmedilen tazminat tutarını bireysel başvurunun incelenmesi sürecinde
22/7/2014 tarihi itibarıyla borçlu idareden tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Bu
nedenle başvurucunun, lehine hükmedilen tazminat miktarının ödenmediği,
dolayısıyla yargı kararının icra edilmediği şikâyeti yönünden ayrıca
değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir. Bununla birlikte başvurucunun
yargılamanın makul sürede tamamlanmadığı yönünde de ihlal iddiası
bulunmaktadır. Başvurucunun belirtilen şikâyetini yargı kararının icra
aşamasını da kapsayacak şekilde dile getirdiği görülmektedir. Bu nedenle yargı
kararının icra aşamasına yönelik şikâyetler de mahiyeti itibarıyla makul sürede
yargılanma hakkı kapsamında ve tek başlık altında incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Bireysel başvuruya dayanak davadaki nihai kararın
başvurucuya 21/1/2014 tarihinde tebliğ edildiği, bireysel başvurunun ise
16/5/2014 tarihinde yapıldığı görülmekte ise de başvurucunun makul süre
şikâyetini yargı kararının icra aşamasını da kapsayacak şekilde dile getirdiği,
öte yandan bireysel başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla henüz kararın icra
edilmemiş olduğu gözetildiğinde devam eden ihlal iddiasına dayalı olarak
yapıldığı anlaşılan başvurunun süresinde olduğu kabul edilmiştir.
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198,
7/11/2013, §§ 45, 47).
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
25. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyete konu edilen ve davalının/borçlunun bir kamu kurumu
(Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Samsun İl Özel İdaresi ve devir sonrasında
Samsun Büyükşehir Belediyesi) olduğu yargılamanın konusu, başvurucunun eşinin
ölümü nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini talebidir.
Başvurucunun belirtilen taleple ilk olarak 16/2/2004 tarihinde adli yargıda
dava açtığı, bu davanın idari yargının görevli olduğu belirtilerek görevsizlik
nedeniyle reddedilmesi üzerine 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu"nun 9. maddesinde öngörülen yasal süre içerisinde idari yargıda
dava açtığı anlaşılmaktadır. Buna göre uyuşmazlığın nihai olarak çözüme
kavuşturulduğu başvuruya dayanak idari yargıdaki davanın, aynı uyuşmazlık
konusuna yönelik olarak adli yargıda açılan davanın devamı niteliğinde olduğu
görüldüğünden adli ve idari yargıdaki belirtilen yargılama sürecinin bir bütün
olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Keza idarenin,kesinleşmiş bir yargı kararını ilgilisinin
ayrıca bir başvuru yapmasına ya da icra takibinde bulunmasına gerek olmaksızın
icra etmekle yükümlü olduğu gözetildiğinde nihai kararın icra aşamasında geçen
sürenin de yargılama süresine dâhil edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dolayısıyla yargılama süresinin başlangıç tarihi olarak adli yargıda davanın
açıldığı 16/2/2004 tarihi; sona erdiği tarih olarak ise yargı kararının icra
edildiği, bir başka ifadeyle lehine hükmedilen tazminatın İcra Müdürlüğünce
başvurucuya ödendiği 22/7/2014 tarihi esas alınmalıdır.
26. Yukarıda yer verilen ilkeler, Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar ve somut başvuruya konu yargılama sürecinin
niteliği dikkate alındığındaicra süreciyle birlikte
toplam 10 yıl 5 ay 6 günlük yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak
gerekir.
27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…"
29. Başvurucu, 10.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminat
talebinde bulunmuştur.
30. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
31. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığındabaşvurucuya net 12.000 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucu,makul
sürede yargılanma hakkının ihlali ile maddi zarar arasında illiyet bağı kuracak
herhangi bir belge sunmamış olduğundan maddi tazminat talebinin reddine karar
verilmesi gerekir.
33. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net12.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Samsun 1. İdare Mahkemesine
(E.2008/1008, K.2009/1050)GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.