17. Hukuk Dairesi 2017/1342 E. , 2019/11395 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 19.11.2019 Salı günü davacı ve vekili Av. ... ile davalı ... ve arkadaşları vekili Av. ... geldiler. Davalı ... tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacı yüklenici müvekkili ile davalıların da üyesi olduğu borçlu ... arasında düzenlenen inşaat (eser) sözleşmesinden kaynaklanan kesin hesap alacağının tahsili amacıyla Ankara Asliye 13. Ticaret Mahkemesinin 2011/348 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davacı yüklenicinin iş sahibi kooperatiften 162.873,85 TL iş bedeli ve 140,36 TL teminat konusu alacağının bulunduğunun saptandığını ve müvekkilinin alacaklı olduğunun kesinleştiğini, mahkeme kararının Ankara 15. İcra Müdürlüğü"nün 2012/5221 sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, borçlunun adresinde yapılan hacizde alacağa ve ferilere yeter miktarda haczi kabil mal bulunmadığını, borçlu kooperatifin yargılama devam ederken adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazdaki daireleri mal kaçırmak amacıyla kooperatif üyesi ve yönetim kurulunda görev alan ve kooperatifin arsa payları dışında mal varlığı olmadığını bilen diğer davalı 3. kişilere devrettiğini, İİK"nm 278 ve 280. maddeleri gereğince tasarrufun iptali koşullarının oluştuğunu belirterek, davalılar arasındaki devir işlemlerinin mal kaçırma amacına yönelik olması nedeniyle davalı kooperatif ile diğer davalılar arasında taşınmazların devrine yönelik tasarruflarının ÎÎK"nın 277, 278 ve 280. maddeleri gereğince iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; ortada muaccel hale gelmiş bir alacak bulunmadığını,borç ve borcun ödenmeyeceğine dair geçerli bir şüphe olması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre;alacağın tasarruf tarihinden önce kesinleşmemiş olması, 02.08.2012 tarihinde düzenlenen haciz tutanağının da tapu kayıtları ve ferdileştirme işlemleri nazara alındığında aciz vesikası hükmünde olmadığı ve davalıların 3.şahıs olmadıkları, uyuşmazlık öncesinden başlamak üzere kooperatifin doğal üyesi ve hak sahipleri oldukları, davalıların herhangi bir mal kaçırma kasıtlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. ÎÎK.nun 284. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörülmüştür. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen nazara alınması gerekir. Somut olayda, davalılar ..., ..., ... ve ... ve ..."e dava konusu taşınmazlar ferdileşme yolu ile 22/04/2008 tarihinde tescil edilmiş olup, dava 03/07/2013 tarihinde açılmıştır. Bu durumda mahkemece sözü edilen davalılar yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekirken; alacağın tasarruf tarihinden önce kesinleşmemiş olması, 02.08.2012 tarihinde düzenlenen haciz tutanağının da tapu kayıtları ve ferdileştirme işlemleri nazara alındığında aciz vesikası hükmünde olmadığı ve davalıların 3.şahıs olmadıkları, uyuşmazlık öncesinden başlamak üzere kooperatifin doğal üyesi ve hak sahipleri oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de; sonuç itibarı ile davanın reddine dair verilen karar isabetli olup, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
2-Davalı ... Tren"e devredilen taşınmaz yönünden yapılan incelemede;
İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (ÎÎK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise ÎÎK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle IİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza ÎÎK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, davalı ..."e devredilen taşınmaz yönünden mahkemece; alacağın tasarruf tarihinden önce kesinleşmemiş olması, 02.08.2012 tarihinde düzenlenen haciz tutanağının da tapu kayıtları ve ferdileştirme işlemleri nazara alındığında aciz vesikası hükmünde olmadığı ve davalıların 3.şahıs olmadıkları, uyuşmazlık öncesinden başlamak üzere kooperatifin doğal üyesi ve hak sahipleri oldukları, davalıların herhangi bir mal kaçırma kasıtlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 16/12/1996 tarihli sözleşmeden doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, 31/07/2012 ve 02/08/2012 tarihlerinde düzenlenen haciz tutanaklarında kooperatifin haczi kabil malvarlığının bulunmadığını belirten haciz tutanaklarının İİK"nun 105. maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu, her ne kadar kooperatife ait haciz konulan dairelerin varlığı belirtilmişse de yapılan cebri satışların ihalenin feshi davasıyla feshedildiği, iptali istenen tasarrufun ise (davalı ... îren"e devredilen taşınmaz yönünden) takip konusu alacaktan sonra 28/07/2008 tarihinde yapıldığı ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından dava ön koşulları gerçekleşmiştir. Davalı 3. kişi ...; davalı borçlu kooperatifin üyesi olup borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığından eldeki davanın ÎİK"nin 280/1 madde gereğince kabulü ile dava konusu tasarrufun(davalı ... Îren"e devredilen taşınmaz yönünden) davacının alacak ve fer"ileriyle iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın değiştirilen gerekçeyle düzeltilerek ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.