11. Hukuk Dairesi 2016/726 E. , 2017/1325 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/06/2015 tarih ve 2014/72-2015/361 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı aleyhine 07/09/2009 tanzim, 07/09/2010 vade tarihli, 20.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak takip başlatıldığını, borçlu davalının imza ve borca itirazı üzerine icra hukuk mahkemesinde dava açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda Adli Tıp Kurumu"nun raporu ile senetteki imzanın davalıya ait olup olmadığının belirlenmesine rağmen ayrıntılı grafoloji raporu alınmadan aleyhlerine karar verildiğini, icra mahkemesi kararının kesin hüküm teşkil etmediğini, anılan takip dışında davalı aleyhine açılan tasarrufun iptali davası ile mal kaçırma suçu nedeniyle icra ceza mahkemesine açılan davaların derdest olduğunu ileri sürerek, takip konusu senetteki imzanın davalıya ait olduğunun tespiti ile takibin devamını talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davasını ıslah ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 20.000,00 TL"nin senedin vade tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki ve borç alışverişi olmamasına rağmen davacının, müvekkilinin imzalayıp verdiğini iddia ettiği senedi takibe koyduğunu, itiraz ve imza inkarında bulunduklarını ve icra hukuk mahkemesince takibin iptaline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacının tasarrufun iptali istemiyle açtığı davanın da reddedildiğini, müvekkili aleyhine yapılan şikayetin de takipsizlikle sonuçlandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça davalı aleyhine açılan ... İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2011/333 E. sayılı dosyasında, davalının imza örnekleri alınarak takibe konu bono altındaki imzanın davalının el ürünü olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmek üzere Adli Tıp"a gönderildiği, yapılan inceleme neticesinde senetteki imzanın davalıya ait olduğuna dair yeterli ve nitelikli bulgu saptanamadığından icra takibinin iptal edildiği, kararın temyiz ve karar düzeltme yollarından da geçerek kesinleştiği, davacının takip ile birlikte ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/134 E. sayılı dosyası ile açmış olduğu tasarrufun iptali talebinin de takibin iptal edilmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığından bahisle reddedildiği, ispatlanamayan işbu davada yeniden bilirkişi incelemesi yapılması hususunda hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, bonoya dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, ... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/333 E. sayılı dosyasında dava konusu bonoda atılı bulunan imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı hususunda yaptırılan imza incelemesi neticesinde alınan Adli Tıp raporu uyarınca senetteki imzanın davalıya ait olduğuna dair yeterli ve nitelikli bulgu saptanamadığından icra takibinin iptal edildiği ve kararın kesinleştiği, senetteki imzanın davalıya ait olmadığının anlaşıldığı, takip ile birlikte açılan tasarrufun iptali davasının da takip iptal edildiğinden konusu kalmadığından reddine karar verildiği bu itibarla, bilirkişi incelemesi yapılması hususunda hukuki yarar bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, ... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/333 E. sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi’nin 14/06/2012 tarihli raporunda “İnceleme konusu senetteki borçlu imzalarının teşhise götürecek önemli materyal ve yazı unsuru içermeyen, basit tersimli, çizgi ve gramalardan ibaret imzalar olması nedeniyle aidiyetinin bu meyanda ...’un eli ürünü olup olmadığı hususunun tespit edilemediği" belirtilmiştir. Bu durumda, imza incelemesi yönünden Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı göz önünde bulundurularak senet üzerindeki imzanın davalıya ait olup olmadığı hususunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.