
Esas No: 2015/3236
Karar No: 2015/3236
Karar Tarihi: 20/9/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ONUR GÖKDAĞ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/3236) |
|
Karar Tarihi: 20/9/2017 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Şermin
BİRTANE |
Başvurucu |
: |
Onur GÖKDAĞ |
Vekili |
: |
Av. Hülya
ÖZDEMİR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ahlaki durum sebep gösterilerek Türk Silahlı
Kuvvetlerinden (TSK) ilişiğin kesilmesi işlemi nedeniyle özel hayatın gizliliği
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/2/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, 2008 yılında Jandarma Genel Komutanlığında
astsubay olarak göreve başlamıştır. Evli değildir.
9. 16/5/2013 tarihinde bir İnternet sitesinde başvurucu ile bir
sivil memur arasında geçtiği iddia edilen konuşma kayıtları yayımlanmış, bunun
üzerine başvurucu ve sivil memur hakkında Jandarma Genel Komutanlığı tarafından
idari tahkikat başlatılmıştır.
10. Tahkikat kapsamında başvurucunun ve sivil memurun konuyla
ilgili ifadeleri alınmıştır. Ayrıca Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığından ses kaydı üzerinde kurgu ve
manipülasyon -ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirme- incelemesi raporu
alınmıştır.
11. Başvurucu ifadesinde isnatları kabul etmediğini, kayıttaki
sesin kendisine ait olmakla beraber bu şekilde konuşma yapmadığını, sivil memur
ile mesai arkadaşlığı dışındagayri ahlaki bir
ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir. Sivil memur da isnatları reddetmiştir.
12. Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal
Daire Başkanlığı raporunda kayıt içerisindeki konuşmalar üzerinde anlam
bütünlüğünü bozmak amacıyla konuşulan kelimelerin yerlerini değiştirerek farklı
anlamlar üretmek, farklı sesler eklemek veya çıkarmak gibi herhangi bir işlemin
yapılmadığı kanaati bildirilmiştir.
13. Bu rapordan sonra başvurucunun ve sivil memurun ek beyanları
alınmıştır. Başvurucu ek beyanında sivil memur ile gayri ahlaki bir ilişkisinin
bulunmadığını, şakalaşma mahiyetinde konuşmaları olduğunu söylemiştir.
14. Tahkikat sonucunda hazırlanan raporda başvurucunun ahlaki
zayıflık fiilini işlediği kanaati belirtilerek TSK"dan ayırma işlemi tesis
edilmesi teklifi getirilmiştir.
15. Bu teklif doğrultusunda başvurucu hakkında 27/7/1967 tarihli
ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu"nun 94. maddesi uyarınca
28/10/2013 tarihinde TSK"dan ayırma işlemi tesis edilmiştir.
16. Başvurucu TSK"dan ayırma kararına karşı Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinde (AYİM) iptal davası açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde
isnatların doğru olmadığını, İnternet"ten alınan ve hukuka aykırı şekilde elde
edilen ses kaydının delil olarak kullanılamayacağını, takdirlerle dolu başarılı
bir sicile sahip olmasına rağmen bu durumun dikkate alınmadığını ileri
sürmüştür.
17. AYİM davayı reddetmiştir. Kararda, başvurucunun ve sivil
memurun önce ses kayıtlarını kabul etmedikleri, ek ifadelerinde ise ses
kayıtlarını doğruladıkları, olay sonrası sivil memurun subay olan eşinden
boşandığı, bu itibarla başvurucunun TSK"nın itibarını sarsacak şekilde ahlak
dışı hareketlerde bulunduğu ve tesis edilen işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığı şeklinde değerlendirmeler yer almıştır.
18. Başvurucunun söz konusu karara karşı karar düzeltme istemi
de reddedilmiştir. Nihai karar 27/1/2015 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ
edilmiştir.
19. Başvurucu vekili tarafından 23/2/2015 tarihinde bireysel
başvuru yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında TSK"da görev
yapan askerî personel hakkında ahlaki nedenlerle ayırma işlemi tesis edilmesine
dayanak oluşturan mevzuata (G.G.
[GK], B. No: 2014/16701, 13/10/2016, §§ 23-30) ve benzer durumlara ilişkin
uluslararası hukuka (Yaşar Türkmen,
B. No: 2014/5418, 15/2/2017, §§ 26-33) yer vermiştir.
21. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun"Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda
alınması" kenar başlıklı 133. maddesinin birinci ve üçüncü
fıkraları şöyledir:
“Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi
birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı
ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
...
Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların
kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden
kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dörtbin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve
yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”
22. 5237 sayılı Kanun"un "Özel
hayatın gizliliğini ihlal" kenar başlıklı 134. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
"Kişilerin özel hayatının gizliliğini
ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Gizliliğin görüntü veya seslerinkayda alınması
suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 20/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu söz konusu ses kaydının hukuka aykırı delil
niteliğinde olduğunu ve ayırma işlemine dayanak alınamayacağını, birinci sicil
amirinin görevine devam etmesi yönünde kanaat bildirdiğini, beş yıllık meslek
hayatı boyunca hiç bir disiplin cezası almadığını, pek
çok takdir belgelerinin ve ödüllerinin bulunduğunu, sicillerinin çok iyi
derecede olduğunu, özel hayatına ilişkin unsurların hiçbir şekilde görevine
yansımadığını belirtmiştir. Başvurucu, bu nedenlerle Anayasa"nın 20. maddesinde
yer alan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş; yeniden
yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
25. İddianın değerlendirilmesine dayanak alınacak Anayasa’nın
20. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Herkes, özel hayatına
ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve
aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel
hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
27. Cinsel yaşamına ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek
"disiplinsizlik ve ahlaki durum" sebebiyle başvurucu hakkında TSK"dan
ayırma işlemi tesis edilmesinin özel hayatının gizliliği hakkına bir müdahale
oluşturduğu açıktır (Ata Türkeri,
B. No: 2013/6057, 16/12/2015, § 34; G.G., §
43).
28. Anılan müdahalenin ihlal oluşturmaması için Anayasa"nın 13.
maddesinde düzenlenen ve somut başvuruya uygun düşen "kanunlar tarafından
öngörülme", "Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere
dayanma", "demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olmama" ölçütlerine uygun olması gerekir.
29. Ayırma işlemine dayanak teşkil eden mevzuat hükümleri
dikkate alındığında müdahalenin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun
olduğu (Ata Türkeri, § 39; G.G., §§ 48-50), askerî disiplinin ve kamu
hizmetinin gereği gibi yürütülmesinin sağlanması, bu itibarla millî güvenliğin
korunması şeklinde meşru amaç taşıdığı (Ata
Türkeri, §§ 40-41; G.G.,
§§ 51-53; Yaşar Türkmen, §§
50-58) anlaşılmaktadır.
30. Kamu görevlilerinin mesleki yaşamlarıyla da bütünleşen bazı
özel hayat unsurları açısından sınırlamalara tabi tutulabilecekleri açıktır.
Ancak hakkındaki tahkikat sonucunda TSK’dan ayırma işlemi tesis edilmesinin
başvurucunun mesleki hayatı üzerinde olduğu kadar temel geçim kaynağından
yoksun kalması nedeniyle ekonomik geleceği üzerinde de önemli bir etki
oluşturduğu, bu nedenle ayırma işleminin daha önemli hâle geldiği
anlaşılmaktadır. Bu bağlamda özel hayatın gizliliği hakkı üzerindeki
sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir mahiyetinde olması,
başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde olması
gerekir (G.G., § 66).
31. Bunun yanı sıra Silahlı Kuvvetlerin faaliyetlerinin disiplin
içinde yürütülmesi ve etkinliğini gerçekten aksatan bir durum oluşturduğunun
ikna edici ve güçlü sebeplerle kanıtlanması hâlinde personelin özel hayatına
saygı hakkının sınırlandırılması demokratik bir toplumda gerekli kabul
edilebilir. Ancak bu hâlde de sınırlandırmanın ölçülülük ilkesine uygun olması
gereklidir (G.G., § 60).
32. Somut olayda başvurucunun TSK"dan ilişiğinin kesilmesi
işleminin gerekçesinin temelinde İnternet"te yayımlanan ve cinsel içerikli
konuşmaların yer aldığı ses kaydı bulunmaktadır. Kişilerin her türlü teknik
araçlarla gözetlenmesi, izlenmesi, ses ve görüntülerinin kayıt altına alınması
özel hayatın gizliliğine yönelik ağır bir müdahale oluşturur. Ayrıca 5237 sayılı
Kanun"un 133. ve 134. maddeleri uyarınca kişiler arasındaki aleni olmayan
konuşmaların taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle
dinlenmesi ve/veya kaydedilmesi suçtur. Başvurucu yargılama sürecinde söz
konusu ses kaydının hukuka aykırı şekilde elde edilerek İnternet"e konulmuş
olduğunu ve hakkındaki idari işleme delil alınamayacağını sürekli olarak
vurgulamıştır. Ancak AYİM kararında başvurucunun esasa ilişkin söz konusu
iddiası hakkında hiçbir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
33. Bunun yanı sıra başvurucu disiplin soruşturması sürecinde
mesleki hayatını değil özel hayatını ilgilendiren iddialara yanıt vermek
zorunda kalmıştır. AYİM kararına göre başvurucunun mahremiyetine dair söz
konusu hususlar, ses kaydının İnternet"te yayımlanması suretiyle tespit
edilmiştir. Dolayısıyla söz konusu özel hayata ilişkin eylem ve davranışlarının
başvurucu tarafından alenileştirilmediği, iddia olunan ilişkinin tarafları
arasında kaldığı ve başvurucunun mesleğine bir yansıması olmadığı, ihtilaf konusu
soruşturmanın kapsamının mesleki hayatın sınırlarını aştığı sonucuna
varılmaktadır. AYİM karar gerekçelerinde başvurucunun gönül ilişkilerinin millî
güvenliğin korunması amacına yönelik olarak yapılması gereken askerî
istihbaratı hangi nedenle ilgilendirdiğinin ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır.
Bunun yanı sıra söz konusu kararlarda isnat edilen ve tümüyle başvurucunun özel
yaşamına ilişkin olan eylemlerin, mesleki hayatı üzerindeki etkilerine dair
yeterli ve ikna edici gerekçelerin belirtilmediği ve TSK’nın işleyişi
üzerindeki etkisi ve risklerinin de açıklanmadığı görülmüştür. Ayrıca
başvurucunun ses kaydının hukuka aykırı şekilde elde edilerek İnternet"e
konulmuş olduğu ve hakkındaki idari işleme delil alınamayacağı yolundaki
iddiasının da hiçbir şekilde tartışılmamış ve değerlendirilmemiş olduğu
anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle derece mahkemesi kararlarının özel hayatın
gizliliği hakkına müdahaleyi haklı kılacak şekilde konuyla ilgili ve yeterli
gerekçe içermediği sonucuna ulaşılmıştır.
34. Öte yandan AYİM kararında takdir yetkisinin kullanımında
amaç edinilen kamu yararının başvurucu hakkında daha hafif bir disiplin cezası
ile sağlanabilip sağlanamayacağının tartışılmadığı, başarılı bir personel olan
başvurucunun mesleki geçmişinde hiç bir disiplin cezası yok iken disiplin
yönünden ilk defa yaşanılan bir olay nedeniyle en üst düzeyde yaptırım
uygulanmasının ve başvurucunun kamu görevlisi olma nitelik ve yeterliliğini
kaybettiği sonucuna ulaşılmasının gerekçelerinin de ortaya konulamadığı
anlaşılmaktadır.
35. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde
güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya
da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali
ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya
ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
37. Başvurucu, yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini
talep etmiştir.
38. Başvuruda Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan
özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
39. Özel hayatın gizliliği hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere AYİM Birinci
Dairesine(Anayasa"nın 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile getirilen
geçici 21. maddesinin birinci fıkrasının(E) bendi uyarınca Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi kaldırılmış olduğundan, anılan bendin (b) alt bendi gereğince
belirlenecek görevli ve yetkili idare mahkemesine) gönderilmesine karar
verilmesi gerekir.
40. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.026,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın
gizliliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin özel hayatın gizliliği hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak
üzere Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesine (Anılan Dairenin
10/9/2014 tarihli ve E.2013/1147, K.2014/792 sayılı kararına ait dava dosyası
ile ilgilidir.) (Anayasa"nın 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile
getirilen geçici 21. maddesinin birinci fıkrasının(E) bendi uyarınca Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmış olduğundan, anılan bendin (b) alt bendi
gereğince belirlenecek görevli ve yetkili idare mahkemesine) GÖNDERİLMESİNE,
D. 226,90 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.026,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.