
Esas No: 2021/555
Karar No: 2022/422
Karar Tarihi: 30.03.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/555 Esas 2022/422 Karar Sayılı İlamı
....
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/555 Esas
KARAR NO : 2022/422
BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP : ... ...
DAVACI : ... - ...
VEKİLİ : Av. ...-
DAVALI : ... - ...
VEKİLLERİ : Av. ...
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2021
KARAR TARİHİ : 30/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davacı aleyhine Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2019/... esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe konu 24/11/2016 keşide tarihli 600.000,00 Tl bedelli senet dolayısıyla davacının davalıya borçlu olmadığını, davacı hakkında 2016 yılında hukuk davası açılınca davacı ve davalının aralarında davacının mallarını güvenilir kişiler üzerine aktarılabilmesi için 3 adet boş senedin imzalanıp davalıya verildiğini, davalının davacının damadı olması nedeniyle kendisine güvenildiğini, ancak davalının bu boş senedi doldurarak takibe konu ettiğini, davalı hakkında Bursa 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/446 esas sayılı dosyası ile açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan kamu davası açıldığını, taraflar arasında herhangi bir ticari veyahut alacak ilişkisi bulunmadığını, bedelsiz senedin davalı tarafından icraya konu edilmesi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmişlerdir
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, boş senedin anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu iddiasının yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, davacının senetteki imzayı inkar etmediğini, ceza dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde de imzanın davacıya ait olduğunun belirlendiğini ancak yazıların davacı ve davalıya ait olmadığının tespit edildiği, davacının iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, davacının o dönemde borçlu olması nedeniyle bir kısım borçların davalı tarafından ödendiğini, yine davacıya elden borç para verildiğini, bu sebeple dava konusu senedin davalıya verildiğini, davacının hakkındaki yargılamalar bittikten sonra kooperatiften alacağı bir villayı almış olduğu borçlara karşılık davalıya devretmeyi taahhüt ettiğini ancak bunu yerine getirmediğini, bu durumun da davalının eşiyle aralarında probleme neden olduğunu, bu sebeple davalının eşi ile boşandığını, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe :
Dava Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2019/... esas sayılı icra dosyasında takibe konu edilen 24/11/2016 keşide tarihli 30/06/2017 vadeli 600.000,00 TL bedelli senet nedeniyle borçlu olunmadığına dair menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf takibe konu senedin davalıya güvenilerek boş olarak imzalanmak suretiyle verildiğini, bunun sebebinin de davacı hakkında 2016 yılında hukuk davası açılınca davacı ve davalının aralarında davacının mallarını güvenilir kişiler üzerine aktarılabilmesi için 3 adet boş senedin imzalanıp davalıya verilmesinin kararlaştırıldığını, davalının davacının damadı olması nedeniyle kendisine güvendiğini, ancak davalının bu boş senedi doldurarak takibe konu ettiğini ileri sürmüştür.
Davacı tarafın iddiası davalının boş olarak düzenlenen ve imzalanan senedi hukuka aykırı bir şekilde doldurulup icra takibine konu edildiği iddiasına dayalıdır.
Taraflar arasında dava konusu edilen senedin davacının iddia ettiği şekilde 3. Kişilerden mal kaçırmak amacıyla gerçekte borç içermediği halde boş bir şekilde imzalanarak davalıya verildiğine ilişkin yazılı bir protokol yapılmamış bu kapsamda yazılı bir delil dosyaya da sunulmamıştır.
Davalı taraf ise davacı tarafın şikayeti üzerinde açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan Bursa 21. Asliye Ceza Mahkemesinde 2021/446 esas sayılı dosyasında yargılama devam ettiğini, ceza dosyasında alınan 05/02/2020 tarihli raporda şikayet konusu bonolarda keşideciye atfen atılan imzanın davacı ... eli ürünü olduğu, bonodaki diğer yazıların ise davacı ve davalı eli ürünü olmadığı rapor edildiğini, davaya konu senedin kambiyo senedi olması dolayısıyla kambiyo senedine yönelik bu iddianın yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacının borçları nedeniyle o dönemde damadı olan davalıdan borç para alındığını, bir kısım senet borçlarının davacı adına ödendiğini, buna ilişkin fatura dekontlarının da ödemelerin sabit olduğu belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan dekont örneklerinden ... tarafından... hesabına ... senet ödemesi açıklamasıyla 110.000,00 TL, 200.000,00 TL ve 100.000,00 TL tutarında havalelerin yapıldığı, bu havalelerin tarihinin 2016 yılı Ekim ayı olduğu, takibe konu senedin keşide tarihinin de 24/11/2016 olduğu görülmektedir.
Ceza dosyasından alınan grafoloji raporu incelendiğinde; keşideci kısmındaki imzanın davacıya ait olduğu, senet üzerindeki diğer yazıların davacı ve davalıya ait olmadığı tespit edilmiştir.
Takibe ve davaya konu senet bono niteliğindeki kambiyo senedidir. Bilindiği üzere kambiyo senetleri (ticari senetler) ihdasi (kurucu) nitelikteki senetlerdendir. Gerçekten, bir borç için kambiyo yükleniminde bulunulması borcun yenilenmesi (tecdidi) sonucunu doğurmaz(BK., m. 133). Bu durumdaki bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri asıl borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü halinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Dava dosyamıza ait yargılama konusu çekler bakımından da durum kambiyo senedinin tedavülünden kaynaklanmaktadır.
Kambiyo taahhüdünde bulunulmasına neden olan ve temel ilişkideki asli para edimini teskil eden “temel alacak”, o kambiyo taahhüdünün hukuki sebebini olusturur. Ancak, kambiyo taahhüdünün geçerliliği sebebe bağlı olmayıp, bu senetler maddi anlamda soyut (mücerret) senetlerdir. Kambiyo senetlerinin maddi anlamda soyutluğu ilkesi gereğince temel alacağın mevcut olmaması, geçersiz olması kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta, fakat sebepteki /temel iliskideki) sakatlık kambiyo borçlusuna“nedensiz zenginlesme defi” öne sürme hakkını vermektedir. Bu davayı açan davacı, kambiyo senedinin hükümsüzlüğünü öne sürmemekte, tersine kambiyo taahhüdünün varlığını kabul etmektedir. Ancak, borçlu, temel ilişkiden bir alacak hakkı doğmadığı halde, kambiyo senedi alacağının istenmesi nedensiz zenginlesme olusturduğundan kambiyo taahhüdünü yerine getirmek zorunda olmadığını öne sürmektedir. Bu noktada menfi tespit isteminde bulunan; temel ilişkinin varlığını, temel ilişkide ki sözleşmenin türünü, kambiyo senedinin hangi nedenle ve sözleşmesel ilişki nedeniyle verildiğini ispatladıktan sonra bu temel ilişkideki hangi nedenlerden dolayı kambiyo taahhüdünü yerine getirmek zorunda olmadığını ispatlamakla yükümlüdür. Burada iki aşamalı bir ispat yükü söz konusudur ve ispat yükü de menfi tespit isteminde bulunan kişi üzerindedir. Buna ilişkin ispat yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde kambiyo senetlerinin maddi anlamda soyutluğu ilkesi ve mücerretlik ilkesi gereğince temel ilişkiden bağımsız borç ilişkisi yaratacağından kambiyo senetleri nedeniyle sorumlu olunacaktır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Takibe ve davaya konu bono bir yazılı delil olduğundan davacının bu yazılı delile karşı ispat yükü yukarıda belirtildiği üzere davacı taraf üzerindedir. Bilindiği üzere HMK Madde 201'e göre; senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz. Yazılı delille ispatı gerekir. Davacı tarafça dosyaya buna ilişkin bildirilmiş ve sunulmuş yazılı delil de bulunmaktadır. Bu sebeple davanın reddine karar verilmiştir.
Boş olarak tanzim edilen bononun anlaşmaya aykırı biçimde doldurulduğu ve kambiyo senedinin borç içermediği iddiası da aynı şekilde yazılı delille ispatlanmalıdır.
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu aynı zamanda TCK'nun 209. Maddesinde düzenlenen suçlardandır. Suçun yargılaması ceza mahkemesinin görevi ve sübutu halinde cezalandırma yahut beraat kararı verilmesi ceza yargılaması yapan mahkemenin takdirinde olmakla birlikte Yargıtay ceza dairesinin yekneseklaşmış içtihatlarında da ceza hukukunda ispatın tanık dahil her türlü delille yapılıyor oluşu bu kapsamda hukuk yargılamasında senede karşı yazılı delille ispat zorunluluğu bulunması dikkate alındığında aynı uyuşmazlık hakkında ceza ve hukuk mahkemeleri arasında farklı uygulamalar neticesinde ortaya çıkabilecek sakıncalar dikkate alınarak senede karşı olan bu neviden iddialarla ilgili ceza yargılamasında da tanıkla ispat konusunda ceza mahkemesinin hukuk mahkemesinin bağlı olduğu usul kurallarını uygulaması gerektiği kabul edilmiştir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 2020/354 karar sayılı kararında TCK'nun 209/1 maddesinde düzenlenen ceza tehdidi altında bulundurulmasına neden olacak hatta hukuk muhakemeleri kanunu, icra iflas kanunu ve ticaret kanunu hükümlerine güvenerek alacağını hukuki yönden güvende gördüğü için işlemlerin yapılması sırasında tanık temini yoluna gitmeyen alacaklının kolayca mahkum edilmesi sonucu ortaya çıkabilecek ve bu durum ekonomik hayatta güvensizliğe neden olacaktır. Bu tür sakıncalara ve böylesine çelişkili bir durumun ortaya çıkmasına hukuk mantığı izin vermeyeceğinden senede karşı bu iddianın yazılı delilli ispat edilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Yine Yargıtay içtihadı birleştirme büyük genel kurulunun 24/03/1989 tarih 1/2 sayılı kararında belirttiği üzere açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun yazılı delille ispatı zorunludur. Kanunun cevaz verdiği ayrık durumlar dışında tanıkla ispatın olanaklı olmadığı cihetle dosya kapsamında şikayetçinin boş olarak imzaladığı senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak sanık tarafından doldurulduğuna dair herhangi bir yazılı belge ibraz edilmediği ve beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın cezalandırılmasının hukuka aykırı olduğu Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2016/5053 sayılı kararı ile de kabul edilmiştir.
Eldeki dava hukuk yargılaması olduğundan ceza yargılamasına ilişkin Yargıtay ilkeleri bir kenara bırakılacak olursa hukuk yargılamasında da Yargıtayın yekneseklaşmış ilkesi boş olarak doldurulan senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu yahut gerçekte borç içermediği iddialarının yazılı delille ispat edilmesi yönündedir.
Hukuk yargılaması bakımından da Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 08/07/2020 tarih 2019/341 esas - 2020/1368 karar sayılı ilamında TTK'nun 778/1-f maddesinin yollamasıyla 680/1 maddesi uyarınca tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, senedin tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden davacının iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiği kabul edilmiştir. (Aynı görüş için bknz. 19. Hukuk Dairesinin 2019/1061 esas - 2020/1355 karar, 19. H.D. 2012/14125 esas - 2013/1744 karar, Yargıtay 13. H.D. 16/09/2019 tarih 2016/28448 esas - 2019/8367 karar sayılı ilamı)
Dava konusu senet bakımından da ceza dosyasında alınan rapordan da anlaşılacağı üzere keşideci kısmındaki imza davacıya aittir, bonodaki diğer yazılar ise davacı ve davalı eli ürünü değildir. Uygulama birliği haline gelen içtihatlarda dikkate alındığında davacının senede karşı ileri sürmüş olduğu bu iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekmektedir.
Kaldı ki davacı taraf borçlu bulunduğu dönemde 3. Kişilerden mal kaçırma amacıyla boş senedi imzalayarak davalıya verdiğini iddia etmektedir. Davacının başlangıçtaki niyetinin de MK madde 2'ye aykırı olduğu ortadadır. Şayet böyle bir amaçla hareket etmişlerse davacı tarafın bu hususu senet dışında yazılı bir belge ile protokole bağlaması gerekirdi.
Ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını gerektirecek bir durum da yoktur.
Bu sebeple yazılı delille ispatlanması gereken iddialar ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Takip tedbiren durdurulmuştur. İİK'ya göre menfi tespit davası açıldığında takibin durdurulmasına karar verilir. Ve şayet davada davacı taraf haksız çıkarsa hakkında %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunması gerekir. Bu sebeple aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-600.000,00 TL'nin %20'si tutarında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiliyle davalıya ödenmesine
3-Mahkememizce takibin durdurulmasına ilişkin tedbir kararı kaldırılarak bu hususta İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına
4-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 80,70 TL harcın başlangıçta alınan 10.246,50 TL peşin hartan mahsubu ile artan 10.165,80 TL'nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafa kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. ' ye göre hesap ve takdir edilen 47.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2022
Başkan ...
E-Imzalıdır.
Üye ...
E-Imzalıdır.
Üye ...
E-Imzalıdır.
Katip ...
E-Imzalıdır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.