11. Hukuk Dairesi 2015/15033 E. , 2017/1436 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/04/2013 gün ve 2011/277-2013/274 sayılı kararı onayan Daire’nin 30/09/2015 gün ve 2015/8163-2015/9674 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, mülkiyet davacı şirkete ait olan taşınmazların şirketin yetkili müdürü dava dışı ... tarafından kuzeni olan davalıya satıldığını, satışın şirket ortaklarından ve alacaklılarından mal kaçırmaya yönelik muvaazalı bir işlem olduğunu, ayrıca satış konusunda ortaklar kurulu kararı da bulunmadığını ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle müvekkili şirket adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 7,80 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 275,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 09/03/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(M) (M)
KARŞI OY
Yerel mahkemece "Davadışı ... Bankası A.Ş. tarafından davacı şirket aleyhine açılan Tasarrufun İptali davasında, şirketin, satışın gerçek satış olduğunu savunduğu, eldeki davada ise davacı şirketin satışın muvazaalı olduğunu iddia etmesinin hakkın kötüye kullanımı teşkil edeceği ve dürüstlük kuralına uymayacağı" gerekçesiyle dava red edilmiş, Dairece, davacının temyiz isteminin, reddine karar verilmiştir.
Davacının Karar Düzeltme istemi de çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilmiştir. Sayın çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.
Yerel mahkemenin red gerekçesinin hukuki dayanağı 6100 sayılı HMK 29 maddesi olup, yasa hükmünde "Tarafların dürüstlük kuralına uygun davranmak zorunda oldukları, tarafların davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlü oldukları" düzenlenmiştir.
Sözü geçen yasa hükmü derdest davada taraflara getirilmiş bir yükümlülük olup, eldeki davada davacı şirketin muvazaa iddiasını ileri sürerken HMK 29 maddesine aykırı davrandığı konusunda bu dosya kapsamında hiçbir delil ve belge bulunmamaktadır.
Yerel mahkemece, davadışı ... Bankası A.Ş. tarafından davacı aleyhine açılan Tasarrufun İptali davası hükme esas alınmış ise de ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/364 Esas sayılı ... Bankası A.Ş. tarafından ... Tic. Ltd. Şti. vs. aleyhine açılan Tasarrufun İptali davasında davalılar vekilinin satışın gerçek satış olduğuna ilişkin hiçbir dilekçe ve beyanı mevcut değildir. Davalılar vekili Av. ..."ın 07/11/2007 tarihli cevap dilekçesi davada hak düşürücü sürenin gerçekleştiğine ve esasa ilişkin beyanda bulunma haklarının saklı tutulmasına ilişkindir.
Mahkemece de, Tasarrufun İptali davasında hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
Görüldüğü üzere, Tasarrufun İptali davasında, mahkemece satışın gerçek olduğu hiçbir şekilde tartışılmadığı gibi bu husus mahkemece hükme de esas alınmamıştır.
Bu halde, Tasarrufun iptali davasının, HMK 29 maddesinin uygulanması yönünden derdest davada hükme esas alınması maddi gerçeklere aykırı olduğu kadar, HMK 29 maddesinin konuluş amacına da aykırıdır.
Her iki davanın tarafları, dava konuları farklı olduğu gibi her iki dava yönünden de tarafların hukuki menfaatleri farklıdır.
Kaldı ki davacının, tasarrufun iptali davasındaki savunması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesindeki Adil Yargılanma Hakkı, T.C. Anayasası"nın 36. maddesindeki savunma hakkı ve 6100 sayılı HMK 27 maddesindeki Hukuki Dinlenilme Hakkı kapsamındadır.
Sonuc olarak, Tasarrufun İptali davasında, şirket vekilinin satışın geçerli bir satış olduğuna ilişkin hiçbir beyanı bulunmadığı gibi, mahkemenin davayı red gerekçesine göre, derdest davada HMK 29 maddesinin uygulanmasında Tasarrufun İptali davasının esas alınması mümkün olmadığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, davacının karar düzeltme isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.