17. Hukuk Dairesi 2017/5256 E. , 2019/11592 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili asıl ve birleştirilen davalarda, davalı ..."ın işleteni, diğer davalı ..."ın sürücüsü olduğu aracın tek taraflı kazasında araçta yolcu olarak bulunan ... ve ..."ün yaralandığını, mağdurlar tarafından cismani zararlarının tahsili amacı ile aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası bulunmadığından müvekkiline başvuruda bulunulduğunu, ... için 10.666,00 TL, ... için 18.700,00 TL ödendiğini, ödenenin rücuan tahsili amacı ile davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine itiraz ettiklerini, aracın zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası bulunmadığından ödenenin davalılardan rücuan tahsili gerektiğini, bu nedenle davalıların itirazının haksız olduğunu açıklayıp itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası kapsamından ödenenin rücuan tahsili amacı ile başaltılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı ..."a ait aracın davalılardan ..."a ait iş yerinin işçi servis taşımacılığında kullanıldığı sırada kaza meydana geldiğini, aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırması gerektiği halde yaptırmadığından kazada yaralananlar tarafından müvekkiline tazminat ödemesi amacı ile başvuruda bulunulduğunu, düzenlenen ibranameler karşılığında hak sahiplerine ödemeler yapıldığını, aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası bulunmadığından davalıların zarardan sorumlu olduklarını ve müvekkilinin davalılara rücu hakkının bulunduğunu ileri sürerek icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız olarak takibe itiraz ettiklerini açıklayıp itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalılar, riziko nedeniyle davacı Kurumun zarar görenlere yapmış olduğu ödemenin Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları kapsamı dışında kaldığını, iş yerine ait işçilerin taşınmasının Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında kalmadığını, sigorta teminatına dahil bulunmaması nedeniyle davalılara rücu hakkı olmadığını savunmuşlar, mahkemece; taşıma yapılan mesafe ve davalıya ait iş yerinin işçilerinin taşınmasının yolcu tanımına girmemesi nedeni ile yapılan taşımanın Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında kalmadığı, meydana gelen riziko nedeniyle davacı kurumun zarar görenlere yapmış olduğu (ex gratia) ödemenin Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlar kapsamı dışında kaldığı, sigorta teminatına dahil bulunmayan ödemenin davalılara rücu edilemeyeceği gerekçesi ile açılan davaların reddine karar verilmiştir.
4925 Sayılı Taşımacılık Kanunu kapsamında kalan taşımalar için Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırılmasının zorunlu olduğu düzenlenmiş, aynı yasanın 2. maddesinde İl ve ilçe trafik komisyonlarına taşımaların düzenlenmesi konusunda yetki verilmiştir.
Somut olayda; davalı ..."a ait araç ile davalı ..."a ait iş yerindeki işçilerin servis taşımacılığı yapıldığı sırada kazanın gerçekleştiği konusunda uyuşmazlık yoktur.
Mahkemece, taşıma yapılan mesafe ve davalıya ait iş yerinin işçilerinin taşınmasının yolcu tanımına girmemesi nedeni ile yapılan taşımanın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında kalmadığı kabul edilmiş ise de mahkemenin bu kabulü Dairenin yerleşmiş içtihatlarına uygun değildir.
Dairenin yerleşmiş içtihatlarına göre işçi taşımacılığı da ticari bir taşıma olup bu taşımalar da Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında kalmaktadır. Ancak somut olayda Karayolu Taşıma Kanununun 2. maddesi gereğince Denizli Valiliği İL Trafik Komisyonu Başkanlığının 24.02.2005 tarih, 34 sayılı ve 14.11.2005 tarih, 149 sayılı kararları uyarınca yapılacak taşımada Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırmak zorunluluğu getirilmediğinden İl trafik komisyonunun bu kararı doğrultusunda davaya konu yapılan bu taşımada Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırma zorunluluğu yoktur.
Buna göre Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Sorumluluk Sigortası kapsamında kalmayan bir taşıma için Güvence Hesabının da sorumluluğuna gidilemeyecektir. Bu nedenle, mahkemece, davacının yapmış olduğu bu ödemenin ex gratie (Lütuf) olarak kabul edilmesinde, Denizli Valiliği İL Trafik Komisyonu Başkanlığının 24.02.2005 tarih, 34 sayılı ve 14.11.2005 tarih, 149 sayılı kararları uyarınca bir isabetsizlik yoktur. Ancak, davacı, zarar görenlere yaptığı davaya konu ödemeleri sigorta hukuku kapsamında zarar sorumlularına rücu edemeyecek ise de alacağın temlikli hükümlerine göre sorumlulardan tazminat talep etme hakkı vardır. Dosya kapsamında bulunan “ Makbuz ve İbraname” başlıklı belgede, sorumlulardan tazminat talep etme hakkının Güvence Hesabına devir ve temlik edildiği açıkça kabul edilmiştir. Davacı, zarar görenlere ödeme yaptıktan sonra zarar görenlerin alacağını temlik almıştır.
6098 sayılı Borçlar Kanunu (T.B.K.)183. maddesi “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü kişiye devredebilir” hükmünü öngörmektedir. Alacağın temliki, mevcut bir alacağın alacaklısının değişmesi işlemidir. Kanunun 183’üncü maddesindeki unsurlara göre, alacaklının bir borç ilişkisinden doğan alacağını borçlunun rızasına gerek olmadan bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesine alacağın temliki adı verilir.
Alacağın temliki ile artık borçlu, yeni alacaklıya karşı ifa yükümlülüğü altına girmektedir.
Buna göre, davacı tarafından yapılan ödemenin sigorta kapsamı dışında kaldığı mahkemece kabul edilse dahi bu defa T.B.K. 183. vd. maddeleri gereğince alacağın temliki hükümlerine göre işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 05/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.