17. Hukuk Dairesi 2018/1656 E. , 2019/11650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, plakası tespit edilemeyen aracın karşıdan karşıya geçiş yapan davacıya çarpmasıyla oluşan kazada davacının ağır biçimde yaralandığını, tedavisinin hala devam ettiğini, ayağına platin takılan davacının çalışma gücü kaybı ve kazanç kaybına uğradığını belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada 1.000,00 TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 25.03.2014 tarihli artırım dilekçesiyle, taleplerini 51.032,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 46.388,00 TL işgücü kaybı ve 4.644,00 TL. geçici iş görmezlik tazminatı olmak üzere toplam 51.032,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 22.05.2017 tarih, 2015/120 Esas ve 2017/5731 Karar sayılı ilamı ile "davalıya kusur ve maluliyet oranının tespitine ilişkin bilirkişi raporlarının usulüne uygun şekilde tebliği ile davalının savunma hakkını kullanması ve raporlara karşı varsa itirazlarını bildirmesinin sağlanması, itirazlarının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma haklarını da kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip hüküm tesisinin doğru görülmediği" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile 46.388,00 TL iş gücü kaybı ve 4.644,00 TL. geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 51.032,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davaya konu olaya ilişkin olarak yürütülen ceza soruşturması kapsamında düzenlenen olay yeri görgü tespit tutanağı, davacıya ait tedavi kayıtları (tarih ve saat itibariyle) ve Kahramanmaraş C. Başsavcılığı"nın 2012/14594 Soruşturma sayılı dosyası ile plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın davacıya çarptığının tespit edildiği gözetildiğinde, davacının yaralanmasının davalının sorumluluğunu gerektiren trafik kazası şeklinde gerçekleştiğinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporundaki kusur tespitinin benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi ya da üniversitelerin adli tıp bölüm başkanlıklarının, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak adli tıp uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 06.02.2014 tarihli rapor mahkemece benimsenmiş olup bu raporda, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyeti %16,2 ve iyileşme süresi 6 ay olarak belirlenmiştir. Ne var ki, anılan bu raporda, yukarıda ifade olunan ve kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak maluliyet değerlendirmesinin yapılmadığı, rapor tanziminde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirleme yapılmadığı görülmektedir. Bu yönüyle, maluliyet oranı tespitine ilişkin bu rapor, hükme esas almaya elverişli olmadığından, maluliyetin belirlenmesi konusunda mahkemece yapılan araştırma yetersizdir.
Bu durumda mahkemece; kazayla ilgili eksik kalan tedavi evrakları temin edildikten sonra, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ölçülerine göre, uzman bilirkişi heyetinden, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1989/4-586 esas, 1990/199 sayılı kararı ve Dairemizin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak, kazada yaralanan davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesiyle tazminat hesabının yapılması yerine, CSO 1980 Tablosu"nun hesaplamada kullanılması doğru değildir. Diğer yandan, davacının kazadan kaynaklanan yaralanması nedeniyle iyileşme süresinin 6 ay olduğu bilirkişi raporuyla saptandığından, bu süre için tam maluliyete göre ve bu sürenin bitiminden sonraki dönem içinse %16,2 maluliyet oranı üzerinden tazminat hesaplaması yapılması gerektiği dikkate alınmadan, anılan 6 aylık süre için hem tam maluliyete göre hem de %16,2 maluliyet oranına göre olmak üzere iki kez tazminat hesaplanması hatalı olup, bu hataları içeren hesap raporunun hükme esas alınması da doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.