3. Ceza Dairesi 2016/18329 E. , 2017/1357 K.
"İçtihat Metni"
Basit yaralama suçundan sanık ...’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 29, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.500,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Çorum 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 05/03/2012 tarihli ve 2011/788 esas, 2012/261 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı"nın 16.11.2016 tarih ve 2012/4255 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 05.12.2016 tarih ve 2016/392306 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1) Sanık ...’ın.... Belediyesine ait .... Park’ta özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, olay tarihinde görevli olduğu parkta dosyanın diğer sanığı ...’yı parkta bulunan diğer vatandaşların isteği üzerine uyarması nedeniyle aralarında tartışma meydana geldiği, sanık ...’in telefonla diğer sanık ...’ı olay yerine çağırdığı, .... ve ....’in, sanık ...’i darp ettikleri, ... ...’in olay tarihinde alınan geçici raporunda bu darp izlerinin belirtildiği, ancak her ne kadar sanık ... hakkında diğer sanık ...’i yaralamasından dolayı kamu davası açılmış ve cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, ....’in olaydan hemen sonra alınan doktor raporunda herhangi bir yaralanmasından bahsedilmediği, olayın tek tanığı olan.... İmal ifadesinde, sanık ...’in sanık ...’i ittiği,....’in de kendisini korumak için karşılık verdiğini beyan ettiği, somut olarak bu şekilde bulunan olayda sanık ...’in olayın meydana geldiği yerde kamu düzenini sağlamak ile görevli olduğu, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 7/k. maddesinde, “Türk Medeni Kanununun 981 inci maddesine, Borçlar Kanununun 52 nci maddesine, Türk Ceza Kanununun 24 ve 25 inci maddelerine göre zor kullanma” şeklinde yer aldığı üzere kuvvet kullanma yetkisinin bulunduğu, bu nedenle sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 25. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
2) Sanık hakkında hükmolunan cezanın adli para cezası olması ve sabıka kaydının da bulunmaması karşısında, 5728 sayılı Kanun’la değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi uyarınca, sanık hakkında kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılmamasında; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır. Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; sanık ... hakkında, mahkemece yargılama yapılarak deliller ve tanık beyanları usulünce değerlendirilerek mağdur sanık ..."i basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde yaralama eyleminden TCK 86/2, 29, 62, 52/2 maddeleri uyarınca 1500,00 TL. adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, mahkemenin sanık hakkında TCK’nin 25. maddesini uygulamadığı; kanun yararına bozmaya konu edilen hukuka aykırılığın 5271 sayılı CMK"nin 309.maddesindeki hallere dahil olmayıp hakimin takdir hakkına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Yine mahkemece hükmün gerekçesinde her iki sanığın kişilik özellikleri de dikkate alınarak yeniden suç işlemeyecekleri yönünde kanaate varılamadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği açıklanarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususu değerlendirilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle mahkemenin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 15.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.