20. Hukuk Dairesi 2015/14348 E. , 2017/4122 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu .... köylerinde 2004 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında; .... köyü 101 ada 194 parsel sayılı 1574,64 m2 yüzölçümlü taşınmaz tarla niteliğinde ..., .... köyü 107 ada 18 parsel sayılı 3158,46 m2 yüzölçümlü taşınmaz tarla niteliğinde ..., ... köyü 116 ada 115 parsel sayılı 1714,31 m2 yüzölçümlü taşınmaz tarla niteliğinde 1/2"şer payla Hayri ve ..., ... köyü 108 ada 17 parsel sayılı 175,19 m2 yüzölçümlü taşınmaz arsa niteliğinde ..., ... köyü 117 ada 17 parsel sayılı 2039,50 m2 yüzölçümlü taşınmaz iki katlı kargir ev ve bahçesi niteliğinde 1/5 payla ..... ve ..., ... köyü 117 ada 20 parsel sayılı 4249,15 m2 yüzölçümlü taşınmaz iki katlı kargir ev ve bahçesi niteliğinde ... adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile tespit edilmişlerdir.
Tutanaklar 22.11.2004 - 22.12.2004 tarihleri arasında askı ilanına çıkartılmış; davacı ... 13.12.2004 tarihinde bu yerler ve 101 ada 152 parsel sayılı taşınmazın kök murisleri olan Yusuf ve Ümmühanı Kaplan"dan tüm mirasçılara kalan yerler olduğunu, mirasın paylaşılmadığını, bu nedenle yapılan tespitlerin hatalı olduğunu ileri sürerek, tespitlerin iptali ile tüm mirasçılar adlarına tescil istemi ile kadastro tespitine itiraz davası açmış, .... mirasçılarından .... Kaplan ile ölü ... Kaplan mirasçıları ....,... davaya katılarak davacının iddialarını tekrarla bu taşınmazlarda kendilerinin de payı olduğunu ileri sürmüş, ölü ... mirasçılarından ... ve ... ise davalı yanında yer alarak rızai taksimin yapıldığını bildirmişler, Orman Yönetimi davaya harçlı katılımda bulunmuş, çekişmeli taşınmazlardan 116 ada 115 sayılı parselin orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile bu parselin orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davacı ... ve katılan gerçek kişilerin davasının reddi ile ... köyü 107 ada 18, 108 ada 17, 117 ada 17 ve 117 ada 20 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline, katılan ... Yönetiminin davasının kabulü ile 116 ada 115 sayılı parselin orman niteliğinde Hazine adına tesciline, 101 ada 194 parsel sayılı taşınmazın ... adına tapuya tesciline, 101 ada 152 parsel sayılı taşınmaz hakkında zuhulen dava açıldığından bu parsel hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2008/2586-6902 sayılı kararıyla “...1- İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli ... köyü 116 ada 115 parsel sayılı taşınmazın, uzman orman bilirkişi tarafından resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve
araştırmada orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına; 101 ada 152 sayılı parselin ise kadastro mahkemesinin 2004/106 Esas 2005/70 Karar sayılı dava dosyasında davaya konu edilip kesinleştiği Tapu Sicil Müdürlüğünün yazısından anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı ve katılanların 116 ada 115 ve 152 sayılı parsellere yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Akoluk köyü 101 ada 194 parsel ile ... köyü 107 ada 18, 108 ada 17, 117 ada 17 ve 117 ada 20 sayılı parsellerle ilgili temyiz itirazlarına gelince; bu taşınmazların ortak miras bırakanlar ...’dan kaldığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, miras bırakanların ölümünden sonra terekenin mirasçıları arasında paylaşılıp paylaşılmadığı ve uyuşmazlığa konu taşınmazların paylaşım sonucu kime isabet ettiğine ilişkindir. Paylaşıma dayanan taraf Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince paylaşımın varlığını, paylaşım tarihini, paylaşıma bütün paydaşların veya yetkili temsilcilerinin katıldıklarını, paylaşımda paydaşlara verilen paylar ile bunların akıbetlerini, yörede kadastro çalışmalarının yapıldığı tarihe kadar paylaşımın bozulmadığını kanıtlamakla yükümlüdür. Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca harici paylaşım belgelerle, bilirkişi ve tanık beyanları ile kanıtlanabilir. Hal böyle olunca, paylaşıma dayanan taraftan bu hususa ilişkin delilleri sorulmalı, paylaşım yapılmışsa, paylaşımın yapılmadığını ileri süren tarafın bu taşınmazlardaki hissesine karşılık ne aldığı, taşınmaz almışsa nereden aldığı ve kimin adına tespit edildiği araştırılmalı, gerektiğinde ilgili tutanaklar getirtilip incelenmeli ve uzun süreli kullanmanın harici taksimin karinesi olduğu düşünülmeli, paylaşımda eşitliğin zorunlu olmadığı göz önünde tutulmalıdır. Mahkemece taraflardan bu yoldaki tanıkları sorularak taşınmazlar başında dinlenmediği gibi dinlenen yerel bilirkişi anlatımı da hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece davacının keşif zaptına geçirilen sözleri paylaşımın varlığı yolunda delil kabul edilmişse de, hem davacı sözleri hem de yerel bilirkişi anlatımından bir paylaşım yapılmışsa dahi bu paylaşımda tüm paydaşlar ya da yetkili temsilcilerinin bulunmadığı, bu paylaşımda murislerin kızlarının hiç birinin yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle yöntemince yapılmış bir paylaşımdan söz edilemez. Dosya arasına davacılar adına tespiti yapılan bir kısım taşınmazlara ait tespit tutanağı örnekleri getirtilmişse de bu tutanakların edinme sebebi sütunlarında bu yerlerin ortak miras bırakanlardan kaldığı yolunda bir açıklama bulunmamaktadır. Mahkemece taraf tanıkları dinlenmediği ve yerel bilirkişiden de sorulmadığı için davacılar adına tespit gören bu yerlerin ortak miras bırakanlardan kalma mı; üçüncü şahıslardan satın alınma mı oldukları; yoksa kendilerince imar-ihyamı edildiği hususu açıklığa kavuşmamıştır.
101 ada 194 sayılı parselin ise davalı tarafından, dava sırasında ortak murisler ....’nın ölü kızı ... mirasçılarından ...’a satıldığı ve bu satışa davacı ...’ın rıza gösterdiği kabul edilerek bu parselin ... adına tesciline karar verilmiştir. Oysa 3402 sayılı Kanunun 40. maddesi hükmü gereğince taraflar arasında yapılmış bir işlem söz konusu olmadığı gibi aynı Kanunun 26/D maddesi gereğince bu kişinin bir katılımı da bulunmadığından 26. maddenin 7. fıkrası gereğince davaya devir alan sıfatıyla ...’ın devam etmesi de olası değildir. Davacı ...’ın feragati ise, diğer paydaşların muvafakati bulunmadığından hukuki sonuç doğurucu bir işlem olarak kabul edilemez. Bu nedenlerle, mahkemece taraflardan tanıkları sorulup, bu kişiler eşliğinde çekişmeli taşınmazlar ile gerekirse ortak muristen davacılar payına düştüğü ileri sürülen dava dışı taşınmazlar başında keşif yapılmalı; taraf tanıklarından paylaşımın yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa paylaşımın tarihi, paylaşıma bütün paydaşların veya yetkili temsilcilerinin katılıp katılmadıkları, paylaşımda paydaşlara verilen paylar ile bunların akıbetleri, yörede kadastro çalışmalarının yapıldığı tarihe kadar paylaşımın bozulup bozulmadığı, paylaşım yapılmışsa, paylaşımın yapılmadığını ileri süren tarafın bu taşınmazlardaki hissesine karşılık ne aldığı, taşınmaz almışsa nereden aldığı ve kimin adına tespit edildiği araştırılmalı, gerektiğinde getirtilen ilgili tutanaklar incelenip bu taşınmazların ortak murislerden kalan yerler olup olmadıkları araştırılmalı, uzun süreli kullanmanın harici taksimin karinesi olduğu düşünülmeli, paylaşımda eşitliğin zorunlu olmadığı göz önünde tutulmalı tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Değinilen yönler
gözetilmeksizin kurulan hüküm usul ve kanuna aykırıdır...” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uylarak yapılan yargılama sonucunda davacıların davasının reddine, ....ilçesi, ... köyü, 108 ada 17 parsel, .... ilçesi, ... köyü, 117 ada 17 parsel, ..... ilçesi, ... köyü, 117 ada 20 parsel, .... köyü, 101 ada 194 parsel, .... ilçesi, ... köyü, 107 ada 18 parsellerin tespit gibi tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre orman kadastrosu yapılmış, temyize konu dava nedeniyle kesinleşmemiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalı ..."dan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 08/05/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.