Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3079
Karar No: 2019/9308
Karar Tarihi: 02.12.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/3079 Esas 2019/9308 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/3079 E.  ,  2019/9308 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava, 23.06.1997 tarihinde meydana iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelir ile yapılan geçici iş göremezlik ödemesi ve tedavi giderlerinden oluşan Kurum zararının rücuan tazmini istemine ilişkin olup davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
    1-Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkı, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olup, Kurum alacağının belirlenmesinde dikkate alınması gereken, gelirin ilk peşin sermaye değeridir.
    Kurumun, sigortalı veya haksahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
    Kazanılmış haklar, hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
    Diğer yandan, maddi anlamda kesin hüküm, yargısal kararlara tanınan hukuksal gerçeklik niteliğidir. Maddi anlamda kesin hüküm sayesinde, mahkeme kararlarına güven duyulması ve bu kararların uygulanması, yanlar arasındaki uyuşmazlığın bütün bir gelecek için son bulması, çelişik kararlar verilmesine engel olunması, toplumsal yaşam için zorunlu olan hukuksal istikrarın sağlanması amaçlanır.
    Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı öncesinde 506 sayılı Kanunun 26. maddesine dayalı olarak açılan davalarda Kurumun rücu alacağı, sigortalı ya da hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği miktarla sınırlıdır. Davacı Kurumun, belirlenen bu miktar ile sınırlı olmak üzere; gelirin ilk ve artışa ilişkin peşin sermaye değerleri karşılığının tahsilini istemesi, iptal öncesi yasal düzenlemelere uygun bulunmaktadır.
    Anayasa Mahkemesi kararlarının mahkemeleri bağlayıcı niteliği açıktır. Ne var ki bu etki, kararın yayımlanması ile ortaya çıkar, derdest olan davalar açısından geçerlidir. Artışların bir bölümünün ilk rücu davasında hüküm altına alınmış olması, maddi anlamda kesin hüküm niteliğindedir. Davacı Kurumun rücu hakkının hukuksal temelinin ve kapsamının Anayasa Mahkemesi iptal kararı sonrasındaki tanımı, kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı, engelleyici nitelikte sonuç doğurmayacaktır.
    Sigortalı veya haksahiplerine bağlanan gelirde meydana gelen her artış ya da değişiklik ayrı bir olgu niteliğindedir. İlk peşin değerli gelir ile artışlar nedeniyle açılan ilk rücu davasının kesinleşmiş olması, ilk peşin değerli gelirin (ilk davada hüküm altına alınmayan) kusur farkı nedeniyle kesin hüküm engeli oluşturmayacağı da belirgindir. Eldeki davada, sürekli iş göremezlik gelirinin ilk peşin sermaye değeri, artışlardan bağımsız, ayrı bir olgu, ayrı bir değer ifade etmektedir. (HGK 2008/10-363 Esas - 2008/366 Karar)
    Sigortalı ...’ye, geçirdiği iş kazası sonucu Kurum tarafından %54 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden gelir bağlandığı ve sürekli iş göremezlik oranına itiraz edilmesi üzerine Adli Tıp 3. ihtisas Dairesi ve Adli Tıp Genel Kurul’undan alınan raporlarda sürekli iş göremezlik oranının %52 olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut peşin sermaye tablolarında belirtilen gelirlerin farklılığı karşısında bir çelişkinin varlığı söz konusudur. Buna göre, mahkemece, sigortalı kazalının, ilk gelire girdiği tarih itibariyle kesinleşen sürekli iş göremezlik oranı % 52 üzerinden geliri sorulmalı ve sonuca görede, davacının, kesinleşen rücu davasında, artışlı olarak geliri talep ettiği ve % 10 üzerinden artışlı olarak talebin kabul edildiği görülmekle, dava ve karar tarihi dikkate alındığı zaman o dönemdeki yasal koşulların buna cevaz verdiği ve bu haliyle Kurum lehine kazanılmış hak oluştuğu belirgin olup Kurumca gönderilecek ilk peşin sermaye değer tablosundaki gelir üzerinden davalıların kusur karşılığı bulunduktan sonra, ilk rücu davasındaki kabul edilen % 10’luk kısmın içinde artışlarda olduğu için (1.611,00TL), bakiye alacağı belirlerken, Kurum’dan gelen İlk peşin sermaye değer tablosundaki gelirin % 10’u belirlenerek bu kısım düşülüp bakiye Kurum alacağı belirlenmeli, ilk davada hüküm altına alınıp kesinleşen miktar artışları da içerdiği için bunun tamamının düşülmesi (1.611,00 TL) hakkaniyete aykırı olacağı gözetilmelidir. Hüküm kurulurken kararı temyiz eden davalı ... yönünden bu şekilde hesap yapılmalı, kararı temyiz etmeyen diğer davalı şirket yönünden, Kurum lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu da dikkate alınmalıdır.
    2-Sadece sürekli iş göremezlik oranına itiraz sebebiyle davaya dahil edilen sigortalı kazalı ... hakkında da tüm talepler yönünden kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde davacı Kurum ve davalılardan ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."ya iadesine, 02/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi