17. Hukuk Dairesi 2018/713 E. , 2019/11923 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ :Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun davalı ... yönünden esastan reddine, davalı ... yönünden kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ..."a ait, davalı ... sevk ve idaresinde bulunan aracın karıştığı kaza neticesinde ... ve ... isimli kişilerin vefat ettiklerini, aracın sigorta poliçesinin bulunmaması nedeni ile ölenin yasal mirasçılarının başvurmaları üzerine, 27/05/2015 tarihinde ..."ın anne ve babasına toplam 7.596,00 TL ve 27/05/2015 tarihinde ise, ..."ın eşi ve çocuklarına ise toplamda 37.745,00 TL olmak üzere genel toplamda 45.071,00 TL"nin ödendiğini, Adıyaman 2. İcra Müdürlüğünün 2015/8275 E sayılı dosyasında davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını davalıların borca itiraz ederek, takibin durmasına neden olduklarını belirterek davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına ve davalıların asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına mahküm edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davalının aracı kaza tarihinden önce diğer davalı ..."a devrettiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili yetki itirazında bulunmuş kusuru kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulü ile Adıyaman İcra Müdürlüğünün 2016/11568 (Kapatılan Adıyaman 2. İcra Müdürlüğünün 2015/8275) sayılı icra takip dosyasındaki itirazın iptaline, takibin devamına, yasal şartları oluşmadığından, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş, karara karşı davalılar tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuş, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince davalı ... vekilinin başvurunun esastan reddine, davalı ... vekilinin başvurusunun kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2-Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK"nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay"ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı KTK"nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Bunun yanında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 20/d maddesinde “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa"nın 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi, araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
Somut olayda, davalı ... aracını davalı sürücü ..."a davaya konu kazadan önce haricen sattığını iddia etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince; davalı ..."un ... plakalı traktörünü, kazadan önce harici olarak fiili hakimiyeti ve ekonomik yararlanması diğer davalıya ait olmak üzere devrettiği, davalı ..."ın işletenlik sıfatının kalmadığının harici satış sözleşmesi ve tanık beyanlarının kazadan yaklaşık bir hafta sonra aracın noterde devrinin sağlanması ve özellikle kollukça tanzim edilen 26.04.2017 tarihli tutanakta aracın kaza öncesinde davalı ... tarafından fiilen kullanıldığının tespit edilmiş olması hususlarıyla birlikte değerlendirildiğinde davalı ... tarafından kanıtlanmış olduğu kanaatiyle bu davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı ... vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazları kabul edilmiş, bu davalı yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile HMK"nun 353/1-b,2 maddesi uyarınca düzelterek esas hakkında karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaza 20.03.2015 tarihinde meydana gelmiş olup davalı ... kaza tarihi itibariyle kayıt malikidir. Bu durumda yukarıda anılan 2918 sayılı KTK"nun 3. maddesi ve 20/d maddesi birlikte göz önünde bulundurulduğunda, aracın maliki olan davalı ... tarafından aracın kanunen aranan resmi şekle uygun olarak satışının yapıldığını gösterir herhangi bir kaydın bulunmadığı, aracın kaza tarihinden sonra 27.03.2015 tarihinde resmi olarak devredildiği, haricen satım hususunu kabulün 3. kişi konumunda bulunan davacıya karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığı gözetilerek; araç işleteni sıfatı devam eden davalı ..."un zarardan sorumlu olduğu gözetilerek hüküm tesisi gerekirken, harici satış sözleşmesi tanık beyanları ve kolluk tutanağı esas alınmak suretiyle yerinde olmayan gerekçeyle anılan davalı yönünden husumetten davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; aynı Kanun"un 373/1 maddesi uyarınca, dosyanın ilk derece mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, aşağıda dökümü yazılı 8,50 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 12.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.