
Esas No: 2021/468
Karar No: 2022/244
Karar Tarihi: 21.03.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/468 Esas 2022/244 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/468 Esas
KARAR NO : 2022/244
DAVA : Ortaklar kurulu kararının yokluğunun tespiti
DAVA TARİHİ : 18/08/2021
BİRLEŞEN .... ASLİYE TİARET MAHKEMESİ'NİN 2021/... E.
SAYILI DOSYASI
DAVA : Kayyum atanması
DAVA TARİHİ : 21/09/2021
KARAR TARİHİ : 21/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Mahkememiz asıl dava dosyasında davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 27 Nisan 1999 tarih ... sayı, 289 sayfalı Ticaret Sicil gazetesinde görüldüğü üzere ... Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin kurucu ortağı olduğunu, bu şirketin diğer kurucu ortağının ise müvekkilinin kardeşi ... ... olup aynı zamanda ... ...' nin de müvekkilinin kardeşi ... ...' nin eşi ve şirketin şu anda ortağı olduğunu, müvekkilinin ise Türk vatandaşı olmakta birlikte, Romanya'da yaşadığını ve orada ikamet ettiğini, yıllar boyunca ortağı olduğu kişinin kardeşi olması nedeniyle duyduğu güven, yurtdışında yaşıyor olması gibi sebeplerle pay sahibi olduğu şirketle ilgilenemediğini, ancak bir noktada davalı ... Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin kendisine yıllar önce icra takibi başlattığını ve İstanbul' daki gayrimenkulünü satmakta olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine geçen günlerde Türkiye'ye gelerek 'nden şirkete ilişkin evrakları istediğini, 21.06.2004, 23.11.2005, 03.07.2009 tarihli 3 adet ortaklar kurulu karar suretinin kendisine verildiğini, bu 3 evraktaki tüm kararların müvekkilinin imzasıyla alınmış gibi gözükse de bu imzaların ikisinin müvekkiline ait olmadığını, bunun üzerine Ticaret Sicil gazetesi taraflarınca incelenerek Ticaret Sicil Gazetesi, 16 Aralık 1999, Sayı 4941, Sayfa 350'de bulunan şüpheli ... ...'nin payını artıracak şekilde sermaye artırımı yaparak, müvekkilinin yüzdelik payını oldukça düşüren kararın, Ticaret Sicil Gazetesi, 3 Şubat 2006, Sayı 6495, Sayfa 284'de bulunan şüpheli ... ...'nin şüpheli ... ...'ye pay devri gerçekleştirerek, şüpheli ... ...'nin şirket ortakları arasına katıldığı kararın, Ticaret Sicil Gazetesi, 3 Nisan 2007, Sayı 6779, Sayfa 375'de bulunan şüpheli ... ...'nin yeniden sermaye artırımı yaparak müvekkilin yüzdelik payını sembolik değerlere düşüren kararın, Ticaret Sicil Gazetesi, 13 Temmuz 2009, Sayı 7352, Sayfa 415'de bulunan şüpheli ... ...'yi temsil ve ilazama münferiden yetkili kılan kararın, Ticaret Sicil Gazetesi, 3 Ocak 2013, Sayı 8228, Sayfa 415'de bulunan müvekkilin ortaklıktan çıktığına ilişkin kararın müvekkilin bilgisi ve katılımı dışında bir şekilde müvekkili imzasıyla alınmış olduğunun görüldüğünü, müvekkilinin bu toplantılar için ne davet aldığını ne hazır bulunduğunu ne de vekaletname ile yetkilendirme yaptığını, sayılan tüm bu kararların müvekkili aleyhine kararlar olduğunu, müvekkilin yüzdelik payını küçülttüğünü, şirketi temsil hakkını ortadan kaldırdığının bariz olduğunu, müvekkilinin bu ortaklar kurullarına ne davet edildiğini ne hazır bulunduğunu ne de imza atmış olduğunu, kararlarda bulunan imzaların müvekkilinin eli ürünü olmadığını, müvekkilinin bu toplantı tarihlerinde yurtdışında bulunduğunu, müvekkilinin Romanya'da ikamet ettiğini, kurul kararlarının bizzat imzalamış gibi görünmekteyse de kendisi toplantının yapıldığı ülkede dahi bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin Türkiye'ye giriş çıkışlarının getirtilerek toplantı tarihleri ile karşılaştırılmasını talep ettiklerini, müvekkilinin şirketteki her türlü hakkına neredeyse şirketin kurulduğu günden bugüne açıkça tecavüz edildiğinin ortada olduğunu, müvekkili şirket üzerinde hiç söz hakkı bırakılmadığını, şirket ortaklarının kötü niyetinin ortada olduğunu, taraflarınca iş bu davanın ikamesiyle birlikte şirket varlıklarını elden çıkarma yoluna gidileceğini bu nedenle dava sonuna kadar şirkete tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini ve Ticaret Sicil Gazetesi, 16 Aralık 1999, Sayı 4942, Sayfa 350'de bulunan şüpheli ... ...'nin payını artıracak şekilde sermaye artırımı yaparak, müvekkilin yüzdelik payın: oldukça düşüren kararın, Ticaret Sicil Gazetesi, 3 Şubat 2006, Sayı 6495, Sayfa 284'de bulunan ... ...'nin ... ...'ye pay devri gerçekleştirerek, ... ...'nin şirket ortakları arasına katıldığı kararın, Ticaret Sicil Gazetesi, 3 Nisan 2007, Sayı 6779, Sayfa 375'de bulunan ... ...'nin yeniden sermaye artırımı yaparak müvekkilin yüzdelik payını sembolik değerlere düşüren kararın, Ticaret Sicit Gazetesi, 13 Temmuz 2009, Sayı 7352, Sayfa 415'de bulunan ... ...'yi temsil ve ilazama münferiden yetkili kılan kararın, Ticaret Sicil Gazetesi, 3 Ocak 2013, Sayı 8228, Sayfa 415'de bulunan müvekkilinin ortaklıktan çıktığına ilişkin kararın yokluğunun ve batıl olduğunun tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz asıl dava dosyasında davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddi gerektiğini, zira davacı tarafın davalı şirket hissesini İstanbul 6. Noterliği' nin 24.12.2012 tarih ve ... yevmiye numarasıyla Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi (Ortak İçi) ile şirketin diğer ortağı ... ...'ye devrettiğini, davanın açıldığı tarih itibariyle davacı tarafın şirket hissedarı olmamakla iş bu davayı açmak için aktif husumet ehliyetinin olmadığını, davacı tarafın dava tarihinde davalı şirket hissedarı olmaması sebebiyle aktif husumet ehliyetinin bulunmaması, gerekse davacının hisse devrinden önceki ortaklar kurulu kararlarının hükümsüzlüğünün tespitine ilişkin davayı açmakta hukuki güncel yararının bulunmaması ve davacı tarafın yapılan bütün işlemlerle ilgili önceden haberdar olduğu, davacı tarafın taraflar arasında mevcut başka mahkeme dosyalarındaki beyanlarıyla sabit olduğundan ve aradan geçen onca süreden sonra alınan kararların yokluk veya butlan sebebiyle geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu hususları nazara alınarak davanın usulden reddini talep ettiklerini, davalı şirket ortaklarından ... ...'nin 1980'li yıllardan beri kuyumculuk sektöründe faaliyette bulunduğunu, ticari hayatına aynı sektörde kendi adıyla kurulmuş şahıs şirketi ile başladığını, davalı şirket ortaklarından ... ...'nin, şahıs şirketi ile kuyumculuk sektöründe varlığını 1999 yılına kadar sürdürdüğünü, aynı sene şirket hacminin büyümesi, ticari şartlar ve gereklilikler dolayısıyla limited şirketi kurma ihtiyacının doğduğunu ve kanuni zorunluluktan dolayı bir zamanlar kendisine güven duyduğu kardeşi davacıyı şirkete ortak ettiğini, nitekim 1999 yılında ... ...'nin şahıs şirketindeki bütün malvarlığını aktif ve pasifleriyle birlikte yeni kurulan davalı ... Ltd. Şti'ye devrettiğini, davalı şirketin ilk sermaye artırımının da şahıs şirketindeki kaynaklarla (Özvarlık = Özsermayesi) yapıldığını, İTO kayıtlarından da anlaşılacağı üzere; ... ...'nin yıllarca aynı sektörde faaliyet gösterdiği şahıs şirketinin devamı niteliğinde olduğunun resmi kayıtlarla sabit olduğunu, davalı şirketin aile şirketi olması sebebiyle, şirket ile ilgili alınan bütün ortaklar kurulu kararlarının bütün ortakların bilgisi, rızası ve şirketin menfaatleri doğrultusunda alındığını, davacının Romanya' da kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteren ... Limited Şirketi unvanlı şirketinin de bulunduğunu, davacı tarafın, davalı şirket hissesini ... Noterliği 24.12.2012 tarih ve ... yevmiye numarasıyla Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi (Ortak İçi) ile şirketin diğer ortağı ... ...'ye devrettiğini, genel kurulca 3 ay içinde reddedilmeyen ortaklar kurulu kararının geçerli olduğunu, öncelikle davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine, davacın davayı açmakta hukuki güncel yararının bulunmaması nedeniyle usulden reddine, TTK madde 448/3 gereğince, davalı şirketin piyasadaki itibarını, kredibilitesini ve uğrayabileceği zararlar nazara alınarak mahkemenin davacı taraftan uygun göreceği bir teminata hükmedilmesine,TMK madde 2 gereğince dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olan haksız, kötüniyetli ve hukuka aykırı davanın esastan reddine,yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2021/... E. sayılı dosyasında davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketin kurucu ortağı olduğun, davacının Türk vatandaşı olmakla birlikte Romanya'da yaşayıp ikamet ettiğini, ortak olduğu kişilerin kardeşi olması nedeniyle duyduğu güven, yurt dışında olması gibi sebeplerle pay sahibi olduğu şirketle ilgilenemediğini, davalının kendisine yıllar önce icra takibi başlattığını ve İstanbul'daki gayrimenkulünü satmakta olduğunu öğrendiğini, 3 adet ortaklar kurulu kararının incelendiğini, bu üç evraktaki tüm kararların davacının imzasıyla alınmış gibi gözükse de bu imzaların ikisinin davacıya ait olmadığını, davacının bu ortaklar kurullarına ne davet edildiğini ne de hazır bulunduğunu, kararlarda bulunan imzaların davacının eli ürünü olmadığını, bu toplantı tarihlerinde davacının yurt dışında bulunduğunu, bu nedenlerle tüm kararların yokluğunun tespiti için ....Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 2021/... esas sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini ve savcılık şikayetinde de bulunulduğunu beyanla, öncelikle davalı şirkete tedbiren dava sonuna kadar kayyım atanmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosya açısından mahkememizce usulüne uygun yapılan tebligat sonucu davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın şirket hissedarı olmadığını, davacının işbu davayı açmakta hukuken güncel bir menfaatinin olmadığını, davacı tarafın, davalı şirketteki hissesini devretmek amacıyla .... Noterliği' nin, 09.10.2012 tarih ve ... yevmiye numarasıyla ... ...'ya vekaletname verdiğini, davacı tarafın, bahsi geçen vekil ... ...'nın imzasıyla, davalı şirket hissesini ... Noterliği' nin 24.12.2012 tarih ve ... yevmiye numarasıyla Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi (Ortak İçi) ile şirketin diğer ortağı ... ...'ye devrettiğini, söz konusu hisse devrinin hukuken geçerli olduğunu, mevzuatta sermaye şirketlerine kayyım atanmasına ilişkin hallerin şirket organlarının işlevsiz kalması ve işlerin durmasından ibaret olduğunu, somut olayda davalı şirkete kayyım atanmasını gerektirir bir durum söz konusu olmadığını, şirket organlarının fiilen bütün faaliyetlerini yerine getirdiğini, şirkete kayyım atanmasının şirket işlerinin aksamasına ve şirketin zarara uğramasına sebep olacağını, zira şirketin eski ortağı olan davacı ile davalı arasındaki fikir uyuşmazlıkları şirkete kayyım atanması için hukuken yeterli sebep teşkil etmediğini, ayrıca davacı tarafın kötü niyetli olarak, dava dilekçesinde davalı şirketin altın rezervlerini azalttığı, şirket varlıklarını saatığı/kaçırdığı yönündeki iddialarının asılsız olup, mahkemeyi yanıltmaya yönelik soyut ifadelerden ibaret olduğunu, mahkemece gerekli görülmesi halinde davalı şirket ile ilgili mal varlığı ve mali araştırma yapılması halinde somut gerçeklere ulaşılmasının mümkün olacağını, öncelikle davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine,davacın davayı açmakta hukuki güncel yararının bulunmaması nedeniyle usulden reddine, davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin talebin, şartların oluşmaması sebebiyle reddine;TMK madde 2 gereğince dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olan haksız, kötüniyetli ve hukuka aykırı davanın esastan reddine,yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin 20/08/2021 tarihli ara karar ile; "HMK.nun 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceğinin veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK.nun 390. maddesine göre tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Dava konusu olayda yaklaşık ispat koşulu oluşmadığı ve Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi'nin 2017/... Esas 2017/... Karar sayılı ilamında da ifade edildiği üzere kayyum atanmasına ilişkin talebin şirket yöneticisinin azline ilişkin davada ileri sürülebileceği " kanaatiyle reddine karar verilmiştir.
... 'ne yazılan davalı ... San. Tic. Ltd Şti'nin ilk kuruluşundan itibaren sicil kaydının alınan Genel kurul kararlarının pay durumunu gösterir sicil kaydının gönderilmesi istemli yazıya cevap verildiği, şirketin en son sicil kayıtlarının, sicil özeti bilgilerinin, bilgisayar ortamında bulunan tüm sicil kayıtlarının dosya içerisine gönderildiği anlaşılmıştır.
... İlçe Emniyet Müdürlüğü'nce davacı ...'ye ait yurtdışı giriş çıkış kayıtları dosya içerisine gönderilmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2021/... soruşturma sayılı dosyasının celp edildiği, yapılan incelemesinde ; müştekinin ... şüphelilerin ... ... ve ... ... olduğu, özel belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarından şikayet üzerine soruşturma açıldığı ve 07/12/2021 tarihi itibariyle Uyap Entegrasyon sorgulamasında bahse konu soruşturma dosyasının halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/... E. Sayılı dosyasının celp edildiği, yapılan incelemesi ile ... tarafından ... aleyhine ... İcra müdürlüğü' nün 2020/... Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemli dava açıldığı, davanın husumet yokluğundan reddine karar verildiği görülmüştür.
... İcra Müdürlüğü'ne ait 2016/... E. Sayılı icra dosyasının Uyap sisteminden gönderildiği, yapılan incelemesinde ... tarafından ... aleyhine 121.007,78. Euro üzerinden icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır.
Celp edilen ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/... E. Sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; davacı ... tarafından ... aleyhine Menfi Tespit istemli dava açıldığı müzekkere yazım tarihi itibariyle dosyanın derdest olduğu görülmüştür.
.... Noterliğinin 09/10/2012 Tarih Ve ... Yevmiye Sayılı Evrak Aslının mahkememize gönderildiği görülmüştür.
... Noterliği'ne 24/12/2012 tarih ve ... yevmiye numaralı Limited Şirket Hisse Devir sözleşmesinin aslının mahkememize sunulduğu görülmüştür. Yine davacı vekilince davacının Romanya'da bulunan 3 adet asıl belgenin dosya içerisine sunulduğu anlaşılmıştır.
03/12/2021 tarihli ara karar ile yeniden davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi değerlendirilerek, ihtiyati tedbir talebi yargılamayı gerektirdiğinden reddine karar verilmiştir.
18/01/2022 tarihli ara karar ile davacının 21/06/2004,23/11/2005,03/07/2009 ve 26.12.2012 - 23.11.2005 - 26.03.2007 - 03.07.2009 tarihli Genel kurullarda atılmış olan imzaların kendisine ait olup olmadığının tespiti konusunda Adli Tıp Uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilerek, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda sonuç ve özetle; 1-İnceleme konusu “...nin21.06.2004 tarih ve 36 karar numaralı, ... Noterliğince 08.07.2004 tarih ve ... yevmiye numarası ile onaylanmış karar”da ... adina atfen atılmış imza ile ...'ye ait mukayese olarak gönderilen imza örnekleri arasında grafolojik tanı unsurlarıbakımından uygunluk ve benzerlikler tespit edildiğinden;İnceleme konusu “... Limited Şirketinin21.06.2004 tarih ve 36 karar numaralı ... Noterliğince 08.07.2004 tarih ve ... yevmiye numarası ile ona lanmış karar”da ... adına atfen atılmış imzanın ...'nin eli ürünü olduğu,
2-İnceleme konusu diğer kararlarda ... adına atfen atılmış imza ile ...'ye ait mukayese olarak gönderilen imza örnekleri arasında grafolojik tanı unsurları bakımından farklılıklar tespit edildiğinden;
...nin 23.11.2005 tarih ve ... karar numaralı, ..., Noterliğince 20.01.2006 tarih ve ... yevmiye numarası ile onaylanmış,
...nin 08.03.2007 tarih ve ... karar numaralı, ... Noterliğince 21.03.2007 tarih ve ... yevmiye numarası ile onaylanmış,
...nin 08.03.2007 tarih ve ... karar numaralı, ..., Noterliğince 26.06.2007 tarih ve ... yevmiye numarası ile onaylanmış,
...nin 03.07.2009 tarih ve 2009/... karar numaralı, 03.07.2009 tarih ve ... yevmiye numarası ile onaylanmış,
...nin 26.12.2012 tarih ve 2012- 12-01 karar numaralı, 26.12.2012 tarih ve ... yevmiye numarası ile onaylanmış kararlarda ... adına atfen atılmış imzaların ...'nin eli ürünü olmadığı..." yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 02/03/2022 tarihinde bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davalı vekili ise 10/03/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna itirazlarını ve beyanlarını sunmuştur.
21/03/2022 tarihli celsede hisse devir sözleşmesinin iptaline yahut ... ...'ya karşı açtıkları dava olup olmadığı hususu davacı vekilinden sorularak, davacı vekilince ... ... ile karşılıklı bir davalarının olmadığı, bilirkişi raporunda incelenmemiş yalnızca bir kararın mevcut olduğu, 1999 yılının incelenmediği beyan edilmiştir. Davalı vekili ise, önceki beyanlarını tekrar ettiklerini, bilirkişi raporuna esas alınan en eski imza tarihinin 2010 yılına ilişkin olduğunu, bu sebeple imza raporunu kabul etmediklerini, hisse devrini vekaleten yapan ... ...'nın tanık olarak dinletilmesini talep ettiklerini, gelecek celse hazır edebileceklerini, vekaletnamenin düzenlendiği tarih olan 09/10/2012 tarihinden, hisse devrinden 3 gün sonra 12/10/2012 tarihinde davalının müvekkili şirketin yetkilisi hesabından davacı tarafa 30.000 USD para gönderdiğini, bu dekontu da ellerinde mevcut olduğunu, bu durumun bile hisse devrinin gerçek bir devir olduğunu ispatlamakta olduğunu beyanla davanın reddini talpe etmiştir. Davacı vekilince yine aynı tarihli celsede tedbir taleplerini tekrar etmiştir.
Asıl davanın ; 26/12/2012 tarih ve ... sayı ile onaylı, 03/07/2009 tarih ve 6574 sayı ile onaylı, 26/03/2007 tarih ve 1809 sayı ile onaylı, 20/01/2006 tarih ve 413 sayı ile onaylı ve ticaret sicil gazetesinin 16/12/1999 tarihli sayfa 350 de bulunan davalı şirkete ait ortaklar kurulu kararlarının yoklukla malul olup olmadığı, birleşen davanın ise; davalı şirkete kayyum atanması şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde; TTK'nın 622. Maddesi yollaması ile limited şirketler hakkında da uygulanacak olan TTK'nın 445. Maddesinde genel kurul kararının iptali, 447. Maddesinde butlanı düzenlenmiş olup, kesin hükümsüzlük hali TBK'nın 27. Maddesinde belirtilmiştir. TTK'nun 1. ve TMK'nun 5. maddeleri uyarınca, anılan TBK'nun genel hükümlerinin ticari işlere de uygulanacağı tartışmasızdır. Bu bakımdan, nitelikleri itibariyle imkansız veya kanunun emredici hükümlerine aykırı olan yahut ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bulunan genel kurul kararlarının da mutlak butlanla batıl olduğu ileri sürülebilecektir. Hukuki yararı olanlar, kararın mutlak butlan ile batıl veya geçersiz olduğunun tespitini talep edebilecektir. Böyle bir davanın iptal davasında olduğu gibi bir süreye tabi olmadan her zaman açılması mümkündür.
Genel kurul kararlarının yokluğu ise TTK'da düzenlenmiş bir konu olmayıp borçlar hukukunun genel hükümlerine göre değerlendirilecek bir konudur. Davacı, genel kurul karanın yoklukla malul olduğunu iddia etmiştir. Buna gerekçe olarak da bildirdiği kararlardaki imzaların kendisine ait olmadığını iddia etmiştir.
Butlan, genel kurul karanın içeriği itibariyle kanunun emredici hükümlerine aykırı olmasını ifade ettiği halde yokluk, hukuki işlemin kurucu şekli unsurlarını düzenleyen emredici hukuk kurallarına aykırılık nedeniyle hukuki işlemin varlık kazanamamasını ifade eder (Prof. Dr. ... , Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2014, s.28-29)
Somut olayda; davacı taraf , davalı şirket hissesini ... Noterliği' nin 24.12.2012 tarih ve ... yevmiye numarasıyla Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile şirketin diğer ortağı ... ...'ye devretmiştir. 24.12.2012 tarih ve ... yevmiye numaralı Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi incelendiğinde, devir işlemini yapan kişinin vekaleten ... ... olduğu görülmüştür. Davacı tarafça ... ...' ya karşı açılan bir dava ya da hisse devir işleminin iptaline ilişkin açılan bir dava da bulunmamaktadır. Nitekim davacı taraf .... Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 2020/... esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde de hissesini ... Noterliği' nin 24.12.2012 tarih ve ... yevmiye numarasıyla Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile şirketin diğer ortağı ... ...'ye devrettiğini ifade etmiştir. Davaya konu ortaklar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitinin talep edildiği tarihte davacı davalı şirkette hissedar değildir. Aradan geçen süre de nazara alınarak kararların yokluğun tespitinin ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırıdır. ( Yargıtay 6. HD' nin 2019/... esas, 2020/... karar sayılı kararı) Birleşen davadaki şirkete kayyum tayini talebi açısından da davacının açıklanan nedenlerle hukuki menfaati olmadığı anlaşıldığından davacının davasının gerek ana dava gerekse birleşen dava açısından ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının gerek ana dava gerekse birleşen dava açısından ayrı ayrı REDDİNE,
2- Mahkememizce kurulan hüküm gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL Karar ve İlam Harcının, peşin yatırılan 59,30.-TL'den mahsup edilerek eksik yatırılan 21,40.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5.100,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
BİRLEŞEN .... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NİN 2021/... E. SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN İSE;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL Karar ve İlam Harcının, peşin yatırılan 59,30.-TL'den mahsup edilerek eksik yatırılan 21,40.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5.100,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (... Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2022
Başkan ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
¸e-imzalıdır
Katip ...
¸e-imzalıdır
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.