8. Hukuk Dairesi 2015/16727 E. , 2015/19749 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı
... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair ... 12. Aile Mahkemesi"nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, tarafların evlendikten sonra kurulan ve davalının da ortak olarak bulunduğu ... İnşaat Mimarlık Ltd. Şti."nin ve yine ... Elektronik Bilgi İşlem Sanayi ve Dış Ticaret Ltd.nin elde ettiği gelirin, yine davalının müteahhitlik yaparak kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonucu sahip olduğu ... ada ... parselde kayıtlı 20 ila 26 nolu bağımsız bölümlerin edinilmiş mal olduğunu, davalının taşınmazların bir kısmını mal kaçırmak amaçlı olarak kardeşi ile amcasına devrettiğini açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 90.000.TL katılma alacağının faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, evlilik içerisinde tarafların edindikleri malları bulunmadığını, vekil edeninin babasına ait şirket tarafından yapılan inşaatlardan dolayı bu devirlerin yapılmış olduğunu, ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 90.000.TL katılma alacağının karar tarihinden faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 sayılı HMK 33. m). iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Kural olarak, mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden(TMK 229.m) ve denkleştirmeden(TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının(TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin(TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır(TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 229, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye anı karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, ... tarihinde evlenmiş, ... tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu taşınmazlar, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu ... tarihinde edinilerek davalı eş adına tescil edilmiştir. Ancak taşınmazların bağımsız bölümlerinin bir kısmı boşanma davasından kısa bir süre önce bir kısmı ise daha sonra satış suretiyle davalının kardeşi ile amcasına devredilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara dayanak alınan 17.06.2013 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu edilen şirketler yönünden herhangi bir inceleme yapılmadığı, incelemenin mali konularda uzman bir bilirkişi tarafından yapılmasının gerektiği açıklanmış; mahkemece şirketler yönünden talep edilen alacak hakkında bir hüküm kurulmamıştır. Ancak, bu taleple ilgili olarak davacı temyiz talebinde bulunmadığından, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
Dava konusu bağımsız bölümlerin (katların) davalı ile 3. kişiler arasında aktedilen ... 27. Noterliğinde düzenleme şeklinde ... ve ... tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri uyarınca yapıldığı, tarafların ise bu sözleşmenin imza edilmesinden kısa bir süre önce 08.09.2007 tarihinde evlendikleri görülmektedir. Davalı eş arsa sahiplerine düşen bağımsız bölümler de dahil olmak üzere tamamının inşa bedelinin aynı zamanda müteahhit ve şirket sahibi olan babası tarafından karşılandığını savunmuş; bu husus dinlenen tanıklarca da doğrulanmıştır. Ayrıca evlendikten kısa bir süre sonra kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca gerçekleştirilen imalatlardaki inşaat harcamalarının kişisel maldan karşılanmış olması, hayatın olağan akışına da uygun düşmektedir. Hayatın olağan akışına uygun düşmeyeni iddia eden ispat yükünü üzerinde taşır. Bu bakımdan, bağımsız bölümlerin inşa bedelinin edinilmiş maldan karşılandığı davacı tarafından ispatlanamamıştır. "Kat karşılığı inşaat sözleşmesi"; arsa sahibinin arsasının belirli paylarının mülkiyetini yüklenicinin arsa üzerinde inşa edeceği binanın belirlenen bağımsız bölümlerinin teslimi karşılığında, yükleniciye devretmeyi taahhüt etmesi olarak tanımlanabilir. Bu şekilde yüklenici arsa bedeli yerine arsa sahibine bağımsız bölüm (kat) vermek suretiyle, arsa için ayrıca para ödemekten kurtulmakta, kendisine finansman kolaylığı sağlamakta, kendine düşen bağımsız bölümler üzerinden bir kazanç sağlamak istemektedir. Bu kazanç ise; arsa sahibi ile kendisine kalan tüm bağımsız bölümlerin inşası için yaptığı toplam imalat bedeli ile kendisine kalan bağımsız bölümlerin piyasa değeri arasındaki olası farktan oluşmaktadır. Kuşkusuz paylaşım gereği gibi hesaplanmadığı, imalat ve satış fiyatlarındaki ani artış veya düşüşler kazanç durumunu etkileyebileceği gibi zarar edilmesine de yol açabilir.
Yukarıda açıklandığı gibi, davalı, babasının verdiği ve bu nedenle kişisel mal sayılması gereken sermaye ile bağımsız mesleki faaliyet niteliğindeki yüklenici sıfatıyla, kendi bedeni ve fikri çalışması organizasyon becerisi ile kazanç sağlama çabasına girişmiştir. Bu faaliyeti sonunda bir kazanç sağladığı takdirde; bu kazanç, evlilik döneminde elde edilmiş olduğundan; edinilmiş mal niteliğinde olacaktır. ( Suat Sarı Evlilik Birliğinde Yasal Mal Rejimi Olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, İstanbul 2007, sh 146).
Davalının, yukarıda anılan kat karşılığı inşaat sözleşmeleri uyarınca, inşa edilen binadan kendisine düşen bağımsız bölümlerin bir kısmını mal rejiminin sona erme tarihi olan boşanma dava tarihinden önce bir kısmını ise daha sonra yakınlarına satış yoluya devrettiği hususu tapu kayıtlarının incelenmesinde anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece bir inşaatçı, bir mali müşavir ve birde hesap bilirkişi aracılığıyla taşınmazın bulunduğu yerde keşif ve inceleme yapılarak anılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi inşa edilen binaya uygulanarak, sözleşmeye göre davalıya kalan bağımsız bölümlerin ve inşaat seviyelerinin belirlenmesi; arsa sahibine ve davalıya düşen tüm bağımsız bölümler dahil olmak üzere, tasfiye tarihi olan karar tarihi itibariyle binanın tamamının imalat bedelinin ve aynı tarih itibariyle davalıya düşen bağımsız bölümlerin rayiç (piyasa) değerlerinin tespit ettirilmesi gerekir. Bu tespit sonucu; davalıya düşen bağımsız bölümlerin rayiç değeri toplamı tüm bağımsız bölümleri içeren binanın maliyet bedelinden fazla olduğu takdirde; bu fark davalının kazancı, aynı zamanda edinilmiş mal niteliğinde alacak ve tasfiye hesabına girecektir. Tasfiye hesabına taşınmazın kendisi girmediği, mevcut kazanç girdiğinden burada TMK"nun 232. maddesinin uygulanması söz konusu olmayacak ve bu şekilde hesaplanan farkın yarısının davacının artık değere katılma alacağı olarak hükmedilmesi; aksi halde talebin reddi gerekecektir.
Mahkemece açıklanan şekilde inceleme yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş, gerektiğinde keşif yapılarak uzman inşaat ve hesap bilirkişinden rapor alınarak, yukarıda belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması ve gerçekleşecek sonuca göre talep de göz önünde bulundurularak bir karar verilmesinden ibarettir.
Hükmün açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taşınmazlara ilişkin bölümünün yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 1.537,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.