11. Hukuk Dairesi 2019/2085 E. , 2020/426 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28/09/2017 tarih ve 2016/175 E- 2017/610 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 07/03/2019 tarih ve 2018/860 E- 2019/243 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, gübre ve tohum ürünleri ile ilgili araştırmalar yaparak geliştirdiği ürünlerin dünya çapında satışını gerçekleştiren müvekkiline ait RAZORMİN, AMINOCAT ve AMINOCAL markalarının, başta İspanya olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde ve WIPO nezdinde tescilli olduğunu, bu markaları taşıyan müvekkiline ait ürünler, 2000 yılından beri (AMINOCAL 2006 yılından beri) Türkiye"de satışta olduğunu, davalının ise 2008-2013 yılları arasında müvekkili şirket ürünlerinin Türkiye"deki satıcısı olduğunu ancak davalının, müvekkili şirket markalarının birebir aynılarını, müvekkilinin izni olmaksızın Türkiye"de kendi adına tescil ettirdiğini ve haksız olarak tescil ettirdiği markaları ürünlerinin üzerinde kullanmakta olduğunu ileri sürerek, davalının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespiti ile durdurulmasına, hükmün gazetede ilanına, ürünlere el konulmasına, toplatılmasına, davalının TPMK nezdinde tescilli 2014/52822 tescil numaralı "AMINOCAL" markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dünyaca tanınmışlık iddiasının tutarlı olmadığını, davacının iddialarının muhatabı olan markaların uzun zamandır müvekkili adına tescilli olduğunu, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği markaların Türkiye"de tescillerinin olmadığını, tescillerin müvekkili markalarından daha sonraki tarihli olduklarını, davacının sessiz kalma yolu ile hakkını kaybettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markaları arasında gerek görünüş ve gerekse sessel olarak yakın bir benzerlik bulunduğu, anlamsal olarak birbirlerinden farklılaşmadığı, markaların aynı sınıf ürünlerde kullanıldığı da dikkate alındığında aralarında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunduğu, hukuken korunan bir marka ve bu markaya bağlı bir hakkın kullanımının sözkonusu olduğu durumlarda haksız rekabet olgusunun oluşmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla davalının tescilli markalarını kullanmasının haksız rekabet oluşturmayacağı,
taraflar arasında davacı ürünlerinin Türkiye’de satış ve pazarlamasına ilişkin yazılı olmayan ancak tek taraflı beyanlarla desteklenen bir distribütörlük sözleşmesi bulunduğu, davacının mallarını Türkiye’de pazarlama yetkisinin davacı tarafından davalıya verildiği, davacının markasının tescili konusunda davalıya izin verildiğine yahut rıza gösterdiğine ilişkin hiçbir delil bulunmadığı, davalı şirketin davacıdan izinsiz olarak AMINOCAL markasını kendi adına tescil ettirdiği, bu nedenle 2014/52822 sayılı AMINOCAL markasının 556 sayılı KHK’nın 42/1-b maddesinin yollamasıyla 8/2 maddesine aykırı bir tescil olduğu ve hükümsüz kılınabileceği gerekçesiyle, davacının haksız rekabet ve tecavüze ilişkin talebinin reddine, davalı adına TPMK nezdinde tescilli bulunan 2014/52822 sayılı AMINOCAL markasının hükümsüzlüğünün tespitine ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında gerek görünüş ve gerekse sessel olarak 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunduğu, tescilli markaya bağlı bir hakkın kullanımının sözkonusu olduğu durumlarda haksız rekabetin oluşmayacağı, davalı şirketin davacının vekili olduğu ve davacıdan izinsiz olarak AMINOCAL markasını kendi adına tescil ettirdiği, bu nedenle 2014/52822 sayılı AMINOCAL markasının hükümsüz kılınabileceği yönündeki belirlemede bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 15/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.