Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2871
Karar No: 2019/9643
Karar Tarihi: 09.12.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/2871 Esas 2019/9643 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/2871 E.  ,  2019/9643 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Bursa 6. İş Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    İlk derece mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı Kurum vekili dosyaya sunduğu dava dilekçesinde özetle; sigortalı ... 11.05.2011 günü davalı ... Müdürlüğünde çalışmakta olduğu esnada düştüğünü ve bulunduğu depoda tahtaya çarparak gözünden yaralandığını, iş kazası nedeniyle adı geçen sigortalıya toplam 119.694,28 TL gelir ve ödeme yapıldığı gelirlerin onay, ödemelerin tediye ve sarf tarihlerinden itibaren yasal faizleri ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Belediye vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı yönünden reddini talep ettiklerini, kazanın meydana geldiği deponun müvekkili idareye ait olmadığından işyeri olarak değerlendirilemeyeceğini, işçi ... hangi sebeple belediyeyle ilgili olmayan depoda bulunduğunun taraflarınca bilinmediğini, müvekkili idarenin kazada doğrudan doğruya herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacı kurum sigortalısının kazanın vuku bulmasında kusurlu bulunduğunu, kazanın davacının herhangi bir görevlendirmesi olmamasına rağmen, üstelikte belediyeye ait olmayan bir depoda dikkatsiz ve tedbirsiz davranışı sonucu, kendi görevi dahilinde olmayan bir işi yaptığı sırada meydana geldiğini, davacı kurum sigortalısı ... tecrübeli işçi olup, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gerekli bilgi ve beceriye sahip olduğunu, işverenin sadece maddenin belirlediği sayılı ve sınırlı durumlarda sorumlu tutulduğu için, kaçınılmaz dış etkenlerden, kötü rastlantılardan teknik arıza ve araç ve gereçlerdeki yapım hatalarından sorumlu bulunduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    HÜKÜM:Yukarıdaki açıklamalara göre;
    Davanın KABULÜNE,
    85.889,02.¨ peşin sermaye değerli gelirin 10.02.2015 gelir bağlama onay tarihinden itibaren, 6.056,05.¨ geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeme tarihinden itibaren, 3.810,36.¨ tedavi giderinin sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” dair hüküm kurulmuştur.
    İSTİNAF SEBEPLERİ:
    İlk Derece Mahkemesi hükmüne karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna aykırı olması nedeni ile istinaf incelemesi talep etmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
    Bursa 6. İş Mahkemesinin 08/03/2017 tarihli, 2015/222 Esas-2017/128 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı Kurum vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı kurum vekili ve davalı Belediye şirket vekili tarafından kararın yerinde olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davacı Kurum, 11.05.2011 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerden oluşan sosyal sigorta yardımlarının 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi uyarınca davalıdan rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında ise, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir.
    Eldeki davada, sigortalı ..."nın 11.05.2011 günü davalı ... Müdürlüğünde çalışmakta olduğu esnada düştüğünü ve bulunduğu depoda tahtaya çarparak gözünden yaralandığını, sigortalının çalışma esnasında gözlük takma zorunluluğunun bulunup bulunmadığı, sigortaının geçmişinde (Sara-Epilepsi) sağlık propleminin olup olmadığı, düşmesinde sağlık propleminin etksinin olup olmadığı, olayın maddi olgularının degerlendirilmesinde yeterince irdelenme yapılmadığı, mevcut bilirkişi raporunun çelişkiyi giderici olmadığı gibi olayın oluşuna da uygun olmadığı, olayın oluşuna uygun yeniden kusur raporu alınmalı ve sonuca göre karar verilmelidir.
    Uygulamada, sigortalının veya hak sahibinin bakiye ömürleri 1931 tarihli “PMF (Population Masculine et Feminine)” Fransız yaşam tablosundan yararlanılmakta ise de; Başkanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup Sosyal Güvenlik Kurumunun 2012/32 sayılı Genelgesiyle de ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda, Ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun bakiye ömrün belirlenmesinde nazara alınmalıdır.
    Aktif devre 60 yaşı kadar, pasif devre 60 yaşından bakiye ömür sonuna kadar olan devredir. Aktif dönemden amaçlanan “iş görebilirlik çağı”dır. Yani; sigortalının, olağan olarak işinde çalışabilme gücünün devam süresidir ki, bu da Yargıtay’ca benimsenen görüşe göre, kural olarak “60” yaşa kadar sürer. Sosyal Güvenlik Yasalarında, sosyal amaç ya da istihdam politikaları gözetilerek değişik yaşlar ile tanınan emeklilik yaşının, aktif dönem sonu olarak ele alınması uygun değildir. Öte yandan, meslekte kazanma güç kaybı oranının %60’ın altında kaldığı durumlarda ise, işgöremezlik oranına bağlı olarak emsallerine göre fazla efor harcamak suretiyle de olsa, çalışmasını sürdürüp yaşlılık aylığına hak kazanması mümkün bulunduğundan, 60 yaş sonrası pasif dönem için zarar hesabı yapılmasına olanak bulunmamaktadır. “Malul Sayılma” başlıklı 5510 sayılı Kanunun 25. maddesinin “iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybeden sigortalıların malül sayılması” gereğine ilişkin hükmü gözetildiğinde sigorta kolu farklı da olsa, iş kazası sonucu sigortalıda oluşan sürekli iş göremezlik oranı %60 veya daha üstünde ise; artık sigortalının ileride çalışmasını sürdürmeyeceğinin kabulü ile, aktif dönemle birlikte pasif döneminde maddi zarar hesabına dahil edilmesi gerekir. Sigortalı yaşlılık aylığı alıyor ise pasif devre zarar hesabı yapılmamalıdır. Bununla birlikte, tazminatların peşin olarak hesaplanması, oysa gelirlerin taksit taksit elde edilmesi, bu nedenle peşin belirlenen tazminattan her taksitte ödenen kısmın bakiyesinden faiz geliri elde edileceğinden sermayeye ekleneceği nazara alınarak, tazminata esas gelire iskonto uygulanmaktadır. Peşin sermayeden elde edilecek yarar reel faiz kadardır. Buna göre; önceki uygulamalardaki gibi %10 iskonto oranı yerine, enflasyon dışlanarak, değişen ekonomik koşullar ve reel faiz oranları da nazara alınıp, Sosyal Güvenlik Kurumu ilk peşin sermaye değeri hesaplamalarına paralel olarak %5 oranının uygulanması hakkaniyete uygun olacaktır. Mahkemece, gerçek zararın yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde belirlenmesi ve gerçek zarar hesabının % 10 oranına göre hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum vekili ve davalı şirketi vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul BAM 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esestan reddine ilişkin kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi