
Esas No: 2015/1886
Karar No: 2015/2404
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/1886 Esas 2015/2404 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BİGA SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2013
NUMARASI : 2012/852-2013/283
Taraflar arasında görülen tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde, temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388, 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK"un 389., yine HMK"nin 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada HUMK"un 381.maddesinin son fıkrasının HMK"nin 294.maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri göz ardı edilerek; kısa kararda “Davacının davasının davalılar A.. A.., H.. Ç.., B.. A.., B.. Ç.. yönünden husumet nedeniyle reddine” karar verilmesine karşın gerekçeli kararda bu yönde hüküm kurulmayarak kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile 10.4.1992 gün 1992/7-4 sayılı içtihatları birleştirme kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hükmün (6100 sayılı HMK"nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.