Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1964
Karar No: 2019/12286
Karar Tarihi: 19.12.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/1964 Esas 2019/12286 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/1964 E.  ,  2019/12286 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    - K A R A R -

    Davacılar vekili; 01/08/2004 tarihinde, ..."a ait ve kendisinin sevk ve idaresindeki araç ile dava dışı ..."a ait aracın ve davalı ..."a ait olup kendi sevk ve idaresindeki araçların karıştığı trafik kazasında, müvekkillerinin oğlu/kardeşi ..."ın yaşamını yitirdiğini, mirasçıları olan anne ve babasının destekten yoksun kaldıklarını, aynı kazada ..."ın da aylarca yatalak kalacak ve ağır hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, ..."e ait aracın hasar gördüğünü, kazada kusurun tamamının davalıya ait olduğunu, kaza nedeniyle müvekillerinin maddi ve manevi olarak zarar gördüklerini belirterek, davacılar ... ve ... için 10.000,00"er TL, diğer davacıların her biri için 2.000,00"er TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi, destekten yoksun kalma, iş güç kaybı, tedavi giderleri ve araçta meydana gelen hasar nedeniyle de fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 31.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, ATK tarafından maluliyet raporu düzenlenmesi için ilgilinin müracaatının sağlanarak, bir kısım tetkik ve muayenelerinin yapılması gerektiğinin belirtildiği, davacı vekiline bu konuda süre verilmiş olmasına rağmen ilgilinin hastaneye müracaat etmediği ve dosya kapsamına göre karar verilmesinin talep edildiği, bu yönüyle talep edilen zararın sigorta şirketi tarafından ödenen miktarı aşıp aşmadığının belirlenemediği, ceza dosyası kapsamına göre söz konusu kazada ... ..."ın da 2/8 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeni ile maddi ve manevi zararın tazmini, cismani zarar nedeni ile maddi tazminat ve araç hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Somut olayda ..."in ölümü nedeni ile davacı anne ..., davacı baba ... ve diğer davacılar ...nın kardeşleri olan ..., ..., ... ve ... yönünden destekten yoksun kalma nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep edilmiştir. Ayrıca kazada yaralanan davacı ... yönünden maluliyet zararı ve tedavi gideri ile araçta meydana gelen zararın tazmini talep edilmiştir. Mahkemece ..."in olayda 2/8 oranında kusurlu olması ve davacı ... yönünden maluliyet raporu alınamadığı gerekçesi ile davanın tümden reddi doğru değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
    Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup "ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir" şeklinde hükme bağlanmıştır.
    Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
    Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Desteklenen (yardım gören) kimsenin BK. 45 gereğince tazminat isteme hakkının doğabilmesi için, destek sayılan kimsenin ya fiilen ilgiliye bir yardımda bulunması, bakması veya ileride böyle bir yardım veya bakma ihtimalinin ciddi olarak muhtemel olması lâzım ve yeterlidir. Bir kimseye kanun hükmü veya akdî bir mükellefiyet icabı ileride bakması çok muhtemel olanlar da destek sayılırlar. Doktrin bu tür desteklere “farazi destek” adını vermektedir. Bundan maksat, ölenin ölmemiş olması halinde davacıya bakma hususunda kanunî bir yükümlülük altında bulunmasıdır.
    Destekten yoksun kalma tazminatının önemli şartlarından biri bakma unsurudur. Bir başkasına bakma, destek sayılmanın en önemli şartıdır. Bakma fiilen mevcut olabileceği gibi, ileride gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel de bulunabilir. Bu anlamda tazminat talebi, ölenin bakım gücüne sahip olması şartına bağlıdır. Bu nedenle, ölümün gerçekleştiği anda veya ileride bakım gücü olmayan kişi, destek sayılamaz. Bu durumun ispatı da davacıya düşer. Ancak destek olunan kişiye ne şekilde yardımda bulunulduğu önemli değildir. Destek görene yapılan yardım, beslenme, giyinme veya barınmaya yönelik olabileceği gibi, eğitim, sağlık, kültür gibi alanlarda da olabilir. Bu anlamda yardımın para verilerek yapılması da şart değildir. Ayni yardımlar gibi hizmet edimleri de destek niteliği taşıyabilir (GÖKYAYLA Kadir Emre, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Ankara 2004, s. 102-107; EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 16, Ankara 2014, s. 759).
    Yapılan açıklamalar dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde, eldeki davada kusura ilişkin ceza mahkemesi tarafından alınan ATK Trafik İhtisas Kurulu ile mahkeme tarafından alınan Makine Mühendisi bilirkişi raporları mevcuttur. Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/121 E.-143 K. sayılı kararı ile sanık ... hakkında dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu bir kişinin ölümüne, bir kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek suçlamasıyla görülen kamu davası sonucunda, sanığın cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 18/06/2012 tarihinde 12. Ceza Dairesi kararı ile onanarak kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. 04.01.2006 tarihli hesap bilirkişi raporunda PMF 1931 tablosuna ve desteğin 2/8 kusur oranına göre destek zararı anne için 6.598,54 TL, baba için 6.251,25 TL olarak hesaplanmış, davacılar vekili 23.02.2006 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 17.864,00 TL olarak belirlemiştir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacıların ..."in ölümünden dolayı destek tazminatı talepleri olduğu anlaşılmakla, bu kalem isteklere ilişkin olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    2-Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m. 46/I’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu"nun 46. maddesinde belirtilen “bütün masraflar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu bakımdan zarara uğrayan barınma, beslenme, ulaşım, paramedikal ve bu gibi giderleri de isteyebilir.
    Somut olayda davacı ..."ın maluliyet oranının belirlenmesi için ATK 3. İhtisas Kurulu"na müzekkere yazılmış, ATK 3. İhtisas Kurulu ön rapor göndermiş, bazı eksik tetkiklerin yapılarak davacının muayene için gelmesi gerektiği bildirilmiş, ancak davacı hazır edilemediği için davacı vekili dosyanın mevcut haliyle karara çıkmasını talep etmiş, mahkemece davacı vekilinin verilen sürede davacıyı hazır edemediği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir. Davacı ..."la ilgili Şanlıurfa Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 09.02.2005 tarihli raporda (beyin cerrahi, ortopedi ve genel cerrahi) yaralanmasının sağ radius kırığı nedeni ile mutad iştigaline 45 gün engel teşkil ettiği, 3 ayda iyileşebileceği, belirtilmiştir. Davacı ..."ın ayrıca kafa tarvması geçirdiği, bir süre gözlem altında tutulduğu, ilk müdahaleden sonra Harran Ün. Tıp Fakültesine sevk edildiği, tedavisine burada devam edildiği, tedaviye ilişkin film ve grafiler ile Harran Ün. tedavi dosyasının da dosyada mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
    Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının maluliyet zararı ve tedavi giderlerine ilişkin talebinin bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, davacı vekilinin talebi de dikkate alınarak, davacı ..."a ait dosyada mevcut belgeler değerlendirilmek suretiyle uzman bilirkişiden maluliyet zararına ilişkin rapor alınması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ayrıca olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi olağan hayat tecrübelerine aykırıdır. Bu konuda 818 sayılı BK 42/II. maddesi yol gösterici nitelikte olup aynı zamanda zararın gerçek miktarını belirleyecek olan hakime de bir görev yüklemektedir. Bu durumda, davacıya ulaşım, refakatçi ve belgelenemeyen tedavi giderlerini kanıtlama imkanı tanınmalı, davacının bu giderlerini kanıtlayamaması durumunda belgelenemeyen ancak tedaviye bağlı olarak yapılması olanaklı bulunan giderler yönünden davacının tüm tedavi evrakları değerlendirilerek, yaralanma derecesi ve iyileşme süreci de gözetilerek uzman doktor bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre 818 sayılı BK"nın 42. maddesi gereğince olayın özelliği değerlendirilmek suretiyle bu kalem isteklere ilişkin olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    3-Davacı taraf, kaza nedeniyle ..."in idaresindeki ... plakalı araçta kaza nedeniyle oluşan hasar bedelinin de davalılardan tahsilini talep etmiştir.
    Tazminat davasında davacı olma ehliyeti, kural olarak mal varlığında doğrudan doğruya zarar oluşan kişiye aittir. Ancak, bir şeyi sözleşmeyle (kira, ariyet vs) elinde bulunduran kişiler ve zilyet, onu aldığı gibi malikine aynen iade etmek zorundadır. Somut olayda; ... plakalı aracın kaza sırasındaki sürücüsünün ... olduğu ve olay sırasında aracın zilyedi durumunda bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacılar müteveffanın anne, baba ve kardeşleri yani mirasçılarıdır. 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce yaptırılan delil tespitinde araç hasarı 5.015,00 TL olarak tespit edilmiş, davacı vekili ıslah dilekçesi ile bu miktar üzerinden talepte bulunmuştur. Davacıların araçta meydana gelen zarara ilişkin dava açmakta hukuki yararının, dolayısıyla aktif dava ehliyetinin bulunduğu düşünülerek, konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden araçta oluşan hasar bedelinin tespiti yönünden ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacıların bu talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    4-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine destek ..."in vefatı nedeni ile hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu hususta olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 19/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi