
Esas No: 2018/2020
Karar No: 2018/9977
Karar Tarihi: 08.05.2018
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/2020 Esas 2018/9977 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
.....
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları ...... maliki olduğu 1000 parsel sayılı taşınmazını davalı ...’a, 609 ve 264 parsel sayılı taşınmazlarını da davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, murisin taşınmaz satmasını gerektirir bir durum olmadığını, anılan işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalılar adına kayıtlı tapuların iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, mirasçılar arasında 31.03.2005 tarihli taksim sözleşmesi yapıldığını, davacıların .... 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2005/793 Esas sayılı dosyası ile miras taksim sözleşmesinin feshini dava ettiklerini, sözkonusu davada mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine tarafların tekrar bir araya gelerek 09.03.2006 tarihli "taksim sözleşmesi ve protokolü"nü düzenlediklerini, tarafların bu sözleşme ile bağlı olduklarını, 1000 parsel sayılı taşınmazı ise bedeli karşılığında satın aldıklarını, ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa olgusunun kanıtlanamadığı, davacılara da miras bırakan tarafından taşınmaz verildiği ve bu sebeple murisin gerçek iradesinin mallarını mirasçılar arasında paylaştırmak olduğu benimsenmek suretiyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece; ‘’ Denkleştirmenin kabul edilebilmesi için tüm mirasçılara taşınmaz temlik edilmesi ya da bir hak, para v.s. verilmesi ve kendisine taşınmaz devredilen kimsenin mirasçı olması zorunludur. Somut olayda davacı ... ve ......’ye yapılmış bir temlik bulunmadığı, öteyandan mirasbırakanın 264 parsel ve 609 parsel sayılı taşınmazlarını temlik ettiği ...’un mirasçı olmayıp, murisin sağ olan oğlu .....’in oğlu olduğu saptandığına göre denkleştirmenin varlığından sözedilemez. Toplanan tüm deliller yukarıdaki ilkeler uyarınca irdelendiğinde murisin gelinine ve torununa yaptığı temliklerin mal kaçırma amaçlı olduğu sabittir. Hal böyle olunca; davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere reddedilmiş olması doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
./..
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Ancak; dava 20.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açılmış, mahkemece yapılan keşif sonucu çekişme konusu taşınmazların toplam değeri 327.728,00 TL olarak belirlenmiştir.
Bu durumda, hüküm altına alınması gereken nispi karar ve ilam harcının; davaya konu edilen taşınmazların toplam değerinin davacıların miras payına ( 2/3 ) isabet eden ( 218.485,33 TL) değer üzerinden hesaplanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden eksik harca hükmedilmesi doğru değildir.
Ne var ki; anılan bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; hükmün ( 4. ) bendinde yazılı ‘’ 1.366,20 TL ‘’ ibaresinin çıkarılmasına, yerine ‘’ 14.924,73 TL ‘’ ibaresinin yazılmasına, yine aynı bentte yazılı ‘’ 1.069,20 TL’nin ‘’ ibaresinin çıkarılmasına, yerine ‘’ 14.627,73 TL’nin ‘’ ibaresinin yazılmasına, davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.