Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10168
Karar No: 2018/9436
Karar Tarihi: 25.12.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/10168 Esas 2018/9436 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı vekili, müvekkilinin kayıtlı olduğu taşınmazı nakit paraya ihtiyaç duyması nedeniyle davalı ... adına devrettiğini ancak bu devrin muvazaalı olduğunu ileri sürerek taşınmazın kaydının iptali ve müvekkilinin adına tescilini, değerinin davalılardan tahsilini istemiştir. Davalı ..., dava konusu taşınmazı bedelini peşin ödeyerek satın aldığını, iyi niyetli olduğunu ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme, asıl davada ... iptali ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kısmen kabulü ile birleştirilen davada elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne karar vermiştir. Ancak, davalıya yapılan tebligatların usulsüz olduğu ve taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak, HMK'nın 27. maddesi ve Tebligat Kanunu'nun 10, 21/2, 35/1-2 ve 721/1 maddeleri ile 6100 Sayılı HMK'nın 336-337. maddeleri yer almaktadır.
14. Hukuk Dairesi         2016/10168 E.  ,  2018/9436 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.12.2011 gününde verilen dilekçe ile inançlı işleme ve muvazaa iddiasına dayalı ... iptali ve tescil ya da tazminat; birleştirilen davada 16.02.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davada ... iptali ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kısmen kabulüne; birleştirilen davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Asıl dava, inançlı işleme ve muvazaa iddiasına dayalı ... iptali ve tescil ya da tazminat; birleştirilen dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, dava konusu 471 ada 1 parselde kain taşınmaz üzerinde bulunan A8 Blok 60 No"lu mesken vasfındaki bağımsız bölümün müvekkili adına kayıtlı iken müvekkilinin, nakit paraya ihtiyaç duyması nedeniyle, dava dışı ... "ın yönlendirmesiyle davalı ... ile aralarında yaptıkları adi yazılı (tarihsiz) sözleşme ile 04/10/2011 tarihinde adı geçen davalıya devrettiğini, sözleşmeye göre davalı ..."nin 32.210,00TL"yi 05.03.2012 tarihinde müvekkiline ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, ayrıca ..."nin babası ..."nin iki adet senet imzalayıp müvekkiline verdiğini, ancak davalı ..."nin sözleşmede belirlenen bedeli ödemediği gibi taşınmazı devraldıktan sonra ortadan kaybolduğunu, bu dönemde taşınmazı muvazaalı olarak 14.10.2011 tarihinde davalı ..."a devrettiğini öğrendiklerini ve davalılar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan ... kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, olmadığı taktirde taşınmazın değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ..., ..."nde ikamet ettiğini, şarküteri işletmeciliği yaptığını ve çevrede bilinen bir kişi olduğunu, dava konusu taşınmazın bedelinin peşin ödenmek koşuluyla ve acil ihtiyaç nedeniyle satıldığını öğrendiğini ve alıcı olduğunu, ... kayıtlarını tetkik ettiğinde üzerinde ipotek veya haciz bulunmadığını öğrendiğini ve bunun üzerine bedelini peşin ödeyerek taşınmazı satın aldığını, iyi niyetli 3. kişi olduğunu ve ... siciline güvenerek yeri aldığını, davacının diğer davalıya karşı husumet yöneltmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Birleştirilen davasında ise, davalı ..."ün kendisine ait taşınmazı haksız olarak işgal ettiğini, kira kontratı olmadığı halde herhangi bir bedel de ödemeksizin daireyi kullandığını ileri sürerek davalının müdahalesinin önlenmesini ve dairenin boş olarak kendisine teslimini, şimdilik 4.000,00TL ecrimisil bedelinin 14.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece, asıl davada ... iptali ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kısmen kabulü ile 127.790,00TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ..."den tahsili ile davacıya ödenmesine; birleştirilen davada elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulü ile 3.050,00TL"nin dönemsel olarak hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı-birleştirilen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
    HMK"nun 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasının 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur.
    Öte yandan, 7201 Tebligat Kanununda 6099 sayılı Kanun ile yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." (m. 10)
    Tebligat Kanununun değişik 21/2. maddesi gereğince; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır."
    Aynı Kanunun 35. maddesi gereğince; “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.” (m. 35/1)
    "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." (m. 35/2)
    Somut olaya gelince; davalı ..."nin dava dilekçesinde bildirilen "... Mah. ... Sok. No:3/6 .../..." adresine çıkartılan dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir tebligatın, muhatabın adresten ayrıldığından bahisle bila tebliğ iade dönmesi üzerine mahkemece, aynı adrese birden fazla kez tebligat çıkarılmış ise de bu tebligatların da adı geçen davalının adreste tanınmadığı belirtilerek bila tebliğ iade edildiği, son olarak mahkemece tebligat evrakı üzerine, belirtilen adresin davalının adres kayıt sisteminde yer alan adresi olduğu şerh düşüldüğünden posta memurunca aynı adrese Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ yapıldığı anlaşılmıştır. Ancak UYAP üzerinden yapılan kontrolde, davalı ..."nin adres kayıt sisteminde yer alan adresinin "... Mah.... Sok. No:13 İç Kapı No:6 .../..." olduğu ve yargılama sırasında davalının bu adresine herhangi bir tebligat yapılmadığı anlaşıldığından adı geçen davalıya yapılan tüm tebligatlar usulsüz olup davada taraf teşkili sağlanmamıştır.
    Bu durumda, davalı ..."ye 7201 sayılı Tebligat Kanununu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği sağlanarak savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan ve 6100 sayılı HMK"nun 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Öte yandan, 6100 Sayılı HMK"nın 336. maddesine göre adli yardım talebinin, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden isteneceği, kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebinin ise bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılacağı düzenlenmiştir.
    Aynı Kanunun adli yardım talebinin incelenmesi başlıklı 337. maddesinde mahkemenin, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebileceği düzenlenmiş; 11.04.2013 gün ve 6459 Sayılı Kanunun 23. maddesiyle eklenen cümle ile de talep hâlinde incelemenin duruşmalı olarak yapılacağı, adli yardım taleplerinin reddine dair mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebinin açıkça belirtileceği düzenlemesi getirilmiştir.
    Somut olayda ise, davacı vekilince yargılama sırasında mahkemeden adli yardım talebinde bulunulmuş olup mahkemece, davacının adli yardım talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiş; bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi