11. Ceza Dairesi 2017/1613 E. , 2018/8420 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1) Sanığın sahte araç muayenesi yaparak üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiası ile hakkında açılan kamu davasında; belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu da göz önüne alınarak, orjinal belge asıllarının getirtilerek suça konu belgelerle karşılaştırmak suretiyle duruşmada incelenip özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve aldatma niteliği bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2)Kabule göre ;
a)Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarihli 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla kez işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olduğu ve her iddianameye kadar olan eylemlerin zincirleme biçimde işlenmiş bir resmi belgede sahtecilik suçunu, iddianameden sonraki eylemlerin ise hukuki kesinti nedeniyle ayrı suçu oluşturacağı gözetilerek; Malkara Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/325 Esas ve Bakırköy 20. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2011/165 Esas sayılı davalarına konu olan fiiller ile temyiz konusu davaya konu olan fiil arasında hukuki kesinti bulunmaması nedeniyle bu fiillerin zincirleme suç oluşturduğu dikkate alınarak, sözü edilen davalarla bu davanın birleştirilmesi ve zincirleme suçtan hüküm kurulması,gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması
b)Suç tarihinin, 01.04.2010 tarihli muayene işlem tarihi olduğu halde, karar başlığında 07.04.2011 olarak hatalı yazılması,
c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.