MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan 22/11/2016 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ... ve Ark. vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 06/06/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar ... ve Ark. vekili Av. ... ile diğer taraftan davalı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 13/02/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacıların miras bırakanı..."in l934 yılında 91.900 m2 taşınmazı ..."den satın aldığını, Kasım 1934 tarih ve ... no ile tapuya bağlanıp adına tescil edildiğini, sonrasında mirasçıları tarafından da 91.900 m2 olarak kullanılan bu yerin l987 yılındaki kadastro çalışmaları sırasında iki parça haline getirilerek, 61113 m2 kısmının ... ada l82 parsel; 30775 m2 kısmının ise ... ada (A) parseli olarak ayrıldığını, ... ada 182 parsel numarasını alan 61.113 m2 bölümün ... mirasçıları adına tescil edilip kesinleştiğini, ancak ... ada (A) parsel numarasını alan 30.775 m2 bölümün kadastro tespitine itiraz niteliğinde açılan davanın reddedilmesi ile kesinleştiğini, 3.şahıslar adına tescil edildiğini, davalıdan bedelini ödeyerek satın aldıkları 91.900 m2 yerden, dava sonucunda kendi mülkiyetlerinden çıkarak üçüncü bir kişi adına tescil edilen kısmının davacılar hissesi olan 3/8 hisse karşılığı ( 11.545 m2) olan 100.000 TL.nin dava tarihinden itibaren kanuni faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü yönünde verilen hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmekle, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 20.01.2015 gün ve 2014/...-2015/... sayılı kararı ile bozulmuştur. Bozma kararı özetle; " davacılar murisi ..."in 1934 tarihinde 91.900 m² olarak satın aldığı Kasım 1934 tarih ... sıra nolu tapu kaydının 1980 de yapılan kadastro tespiti sırasında ... ada 182 ve 275/A parseller olarak davacılar murisi ... adına tespit gördüğü, tespite yapılan itirazlar üzerine, ... Kadastro Mahkemesinin 27.01.1994 gün 1987/135 – 1994/2 sayılı kararı ile ... ada 181 ve ... ada 182 parsel sayılı taşınmazların davacılar miras bırakanı adına tesciline karar verilmiş ise de; ... Kadastro Mahkemesinin 06.06.2008 gün 1987/134 – 2008/1 sayılı kararı ile davacıların dayandığı Kasım 1934 tarih ... sıra nolu tapu kaydının ... ada 181 ve 182 parsel sayılı taşınmazları kapsadığı, 275/A parsel sayılı taşınmazı kapsamadığı, 275/A parselin öncesinde metruke olup, ... tarafından ... isimli şahsa verildiği, bu şahsın da..."ye sattığı, o tarihten beri... tarafından kullandığı, 181 ve 182 parseller ile 275/A arasında kadim ... yolunun bulunduğu belirtilerek dava dışı... mirasçıları adına tesciline karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup, tapu kayıtlarında oluşan hatalardan da Devlet, TMK"nın 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur.

Somut olayda, kadastro mahkemesi kararları ile davacıların dayandığı tapu kaydının ... ada 181 ve 182 parsel sayılı taşınmazları kapsadığı, dava konusu 275/A parseli kapsamadığı belirtilerek, ... ada 181 ve 182 parsel sayılı taşınmazların davacılar murisi adına tesciline karar verildiği, 275/A parselin davacılar miras bırakanı adına olan kadastro tespitinin iptal edildiği, dolayısıyla ...’nin sorumluluğundan söz edilemeyeceği anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir." denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 06/06/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.