Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6248
Karar No: 2017/5150

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6248 Esas 2017/5150 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/6248 E.  ,  2017/5150 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairenin 19/01/2017 tarih, 2015/13023 E. - 2017/257 K. sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili 09/01/2014 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ... köyü (Mah.) 161 parsel sayılı 114.000 m² büyüklüğündeki tarla vasfındaki gayrimenkulü 13/02/1995 tarihinde tapu sicil kayıtlarına itimat edilerek ...A.Ş"den bedelini ödeyerek satın aldığını, şirketin taşınmazı 28/07/1986 tarihinde ..."dan satın aldığını, ..."ın taşınmazı 16/12/1955 yılında 4753 sayılı Kanuna uygun olarak kurulan Maki Tefrik Komisyonu tarafından orman kapsamı dışına çıkarılması nedeniyle 4753 sayılı Topraklandırma Kanunu hükümlerine göre T.C Devleti tarafından tanzim edildiğini, söz konusu tapunun defalarca el değiştirmesine izin verildiğini, dava konusu taşınmazda İSKİ lehine kamulaştırma şerhi bulunması nedeniyle İSKİ ile müvekkili arasında kamulaştırma görüşmelerinin yapıldığını, müvekkilinin söz konusu gayrimenkulü iktisap ettiği tarihte tapu kaydı üzerinde "Ormanla ilişkisi vardır" şerhinin bulunmadığını, müvekkilinin iktisap tarihinin 13/02/1995 olduğunu, 28/11/1995 tarihinde tapuya orman şerhinin işlendiğini, müvekkilinin ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/02/2002 tarihinde orman şerhinin kaldırılması için dava açıldığını, 11/12/2003 tarih, 2000/276 E. - 2003/1018 sayılı kararı ile reddedildiğini, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/04/2005 tarihli ve 2005/1208 E. - 2005/5174 K. sayılı kararıyla kararın usûlden bozulduğunu, ilgili davalar sonucunda Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/06/2008 tarih 2008/5562 E. - 2008/8055 sayılı kararıyla müvekkilinin karar düzeltme talebinin reddedildiğini ve müvekkilinin tapusunun iptaline dair mahkeme kararının kesinleştiğini, müvekkilinin zarara uğramasının nedeninin özel mülkiyete tâbi olduğu kabul edilen söz konusu gayrimenkulü daha sonra "Orman" olarak sayıp kamulaştırma yapmadan ve hiçbir bedel ödemeden tapusunun iptal edildiğini, bu nedenlerle müvekkilinin gerçek zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 14/01/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile;100.000,00.-TL olarak gösterdiği dava değerini 6.840,000,00.-TL’ye yükseltmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucu davacının ıslah edilmiş davasının kabulü ile; 4721 sayılı Kanunun 1007 sayılı maddesi uyarınca, 6.840.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, hükmün davalı Hazine ve ihbar olunan Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 19/01/2017 tarih ve 2015/13023 – 2017/257 E.- K. sayılı ilamı ile sair hususlar incelenmeksizin nisbi dava ve ıslah harcı yatırılmadığı gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, davacılar vekili tarafından hüküm kurulmadan önce ıslah harcının yatırıldığı belirtilerek karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

    Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
    İhbar olunan ... temyiz itirazları bakımından;
    1- Usul hükümlerine göre davada taraf olmayan bir kimse aleyhine veya lehine hüküm kurulamaz. Hüküm ancak taraflar hakkında verilebilir. 6100 Sayılı HMK"nın 61. vd. maddeleri uyarınca (mülga 1086 Sayılı HUMK"nun 49. vd. maddeleri) ihbar üzerine davaya katılan 3.kişi, ihbar eden tarafın yardımcısı ve temsilcisi olup, feri müdahil konumundadır ve aynı kanunun 69. maddesi (mülga 1086 sayılı HUMK"nun 57. md.) uyarınca da yargılama sonunda, hüküm feri müdahil hakkında değil, taraflar hakkında verilir. Dolayısıyla ihbar olunan 3.kişi, ihbar edenin adına, onun temsilcisi olarak, hükmü temyiz edebilirse de, kendisi adına temyiz edemez. Ancak, aynı madde hükmüne aykırı olarak ihbar olunan hakkında da hüküm verilmişse, ihbar olunan, hükmün kendisine ilişkin bölümünü kendi adına temyiz edebilir.
    Somut olayda; davalı Hazinenin talepte bulunması üzerine, Orman Yönetimi açılan davada ihbar edilen sıfatıyla yer almış ancak davaya bir müdahalesi de olmamıştır. ihbar olunan davanın tarafı değildir. Zaten mahkemece de buna uygun olarak aleyhine ya da lehine hüküm kurulmamıştır. Bu nedenle ihbar olunan vekilinin hükmü temyiz etme yetkisi bulunmamakla, temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Davalı ... temyiz itirazları bakımından;
    İncelenen dosya kapsamına göre dava konusu ... köyü 161 parsel sayılı taşınmazın 114000 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile tapulama sonucu 1969 yılında... adına tapuya tescil edildiği,13/02/1995 tarihinde davacı tarafından satın alındığı, 28.11.1995 tarihinde “ormanla ilişiği vardır”şerhinin yazıldığı, daha sonra davacı ...’ın ... ve ... karşı 161 parsel sayılı taşınmazda bulunan orman şerhinin kaldırılması için dava açtığı, birleşen dosyada ise Orman Yönetimi tarafından tapu maliki ...’a karşı taşınmazın kesinleşen orman sınırları içerisinde kaldığı gerekçesi ile tapu iptal ve orman vasfı ile tesciline yönelik dava açtığı, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/319 Esas - 2007/62 Karar sayılı dosyada yapılan yargılama sonucu ... tarafından açılan davanın reddine, ...i tarafından açılan davanın kabulü ile 161 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfı ile tesciline karar verilmiş, hüküm temyiz incelemesinden geçerek 02/06/2008 tarihinde hüküm kesinleşmiş, taşınmaz 19/10/2010 tarihinde hükmen orman vasfı ile tescil edilmiştir. Eldeki dava ise; 09/01/2014 tarihinde açılmıştır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
    4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava taşınmazların mülkiyetinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
    Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa
    niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
    Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
    Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
    Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise, Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir.
    Somut olaya gelince ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu, daha sonra satış yoluyla davacıya geçtiği, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz
    sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.Davacıların zararı, ... 1. Asliye Hukuk mahkemesinin 2005/319 Esas -2 007/62 Karar sayılı kararının kesinleştiği 02/06/2008 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması ve bu tarih itibari ile yularda belirtilen esaslara göre taşınmazın niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
    Ne var ki;dosyada dava tarihi değerlendirme tarihi olarak esas alınmış ve değerlendirme tarihi itibari ile taşınmazın niteliği belirlenmemiştir.
    Hal böyle olunca çekişmeli taşınmazın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairenin 19/01/2017 tarih, 2015/13023 E. - 2017/257 K. sayılı bozma kararının kaldırılarak,
    1)Birinci bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan ... temyiz itirazlarının REDDİNE,
    2)İkinci bente açıklanan nedenlerle hükmün değişik gerekçe ile BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/06/2017 günü oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi