4. Ceza Dairesi 2016/15269 E. , 2020/12115 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Cinsel taciz, tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
A-Sanık hakkında cinsel taciz suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyizinde;
Sanığa yükletilen cinsel taciz suçundan dolayı kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca, sanık ..."un, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
B-Sanık hakkında tehdit suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyizde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2015/16-873 Esas ve 2018/145 Karar sayılı 03.04.2018 tarihli kararında, sanıklar hakkında kurulan hükümlerde, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine ilişkin ihtaratın ileriye yönelik ve takdir yetkisini sınırlamayan bir bildirim niteliği taşıdığı, bu sebeple "TCK 52/4. maddesi gereği ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine" şeklinde infazda tereddüte yol açacak ve infazı kısıtlayacak şekilde hüküm kurulmadığı takdirde, yalnızca ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği ihtaratına hükümde yer verilmesinin usul ve yasaya aykırı olmadığının belirtilmesi karşısında, bu hususlar bozma sebebi yapılmamakla tebliğnamedeki bu yönde bozma isteyen görüşe iştirak edilmeyerek yapılan incelemede;
1-İddianamede anlatılan, sanığın, katılana gönderdiği mesajlarda geçen "... çekilmiş fotoğrafların var", "vallaha şimdi bilgisayara yüklüyorum benden günah gitti", "evleneceksin evlenmediğin takdirde kızını kaçırıp elimde bulunan tüm resimlerini internet üzerinden dünyaya yayacağım" şeklindeki sözlerin, TCK 107/2 maddesinde düzenlenen şantaj suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan sanık hakkında tehdit suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de;
a-TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanabilmesi için, bir suç işleme kararıyla, değişik zamanlarda aynı kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi gerekli olup, sanığın ne şekilde farklı zamanlarda katılanı tehdit ettiği açıklanmaksızın, sanık hakkında zincirleme suç hükümleri gereği artırım yapılması,
b-Tehdit suçundan kurulan hükümde; TCK"nın 43. maddesi gereği 7 ay 15 gün olarak artırım yapılan cezada aynı Kanunun 62. maddesi uyarınca indirim uygulanırken hesap hatası yapılarak ""6 ay 7 gün"" yerine "6 ay 10 gün hapis" olarak tayin edilen cezanın bu bağlamda günlüğü 20 TL"den 3740 TL yerine, 3800 TL adli para cezası olarak fazla tayin edilmesi,
C- Sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden;
1-Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun oluşabilmesi için özel bir maksat olan sırf huzur ve sükunu bozma amaçlı olarak işlenmesi gerekmekte olup, sanığın kastının ne suretle katılanın ısrarla huzur ve sükununu bozmaya yönelik olduğu kanıtlara dayalı olarak açıklanmadan, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,
3-Kabule göre de;
a-Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan kurulan hükümde; TCK"nın 62. maddesi uyarınca indirim sonucu "3 ay 3 gün" olarak belirlenen ceza günlüğü 20 TL"den adli para cezasına çevrilirken hesap hatası sonucu 1840 TL yerine 1940 TL adli para cezası olarak fazla tayin edilmesi,
b-Sanığın, katılana yönelik farklı zamanlarda gerçekleştirdiği mesaj gönderme şeklindeki eylemlerinin, TCK"nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun "ısrar" öğesini oluşturması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, aynı Kanun"un 43/1. maddesinin uygulanması,
D-Her iki suç yönünden müştereken yapılan incelemede;
1-Sanığın tehdit ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun işlendiği tarihten farklı olarak; katılanın şikayet dilekçesinde belirttiği üzere, katılana yönelik cinsel taciz içeren mesajları, 09.07.2011 tarihinde gönderdiği anlaşıldığından, bu durumun uzlaşmaya engel teşkil etmediği belirlenerek;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu, yine sanığa isnat edilen TCK"nın 123 maddesi kapsamındaki huzur ve sükunu bozma suçu yönünden ise, uzlaşma önerisinin yapıldığı tarihte 5271 sayılı CMK’nın 253/3. maddesinde engel bulunduğu gözetilerek, yeni düzenleme karşısında bu suç yönünden de uzlaşma önerisinde bulunulması gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
2-Kabule göre de;
a-Yargıtay"ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için kararın dayandığı tüm verilerin bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiilerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak Anayasa"nın 141/3. ve 5271 sayılı CMK"nın 34 ve 230, 232, 289/1-g (1412 sayılı CMUK"nın 308/7) maddelerine aykırı davranılarak gerekçesiz hüküm bırakılması,
b-17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun"un 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK"ya eklenen geçici 5. maddenin (d) bendi ile; "01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" hükmü getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen Anayasa Mahkemesi (25.06.2020, 2020/16,2020/33; R.G. 19.08.2020, Sayı:31218), sözü geçen geçici 5/d maddesindeki hükmün, "kovuşturma evresine geçilmiş" ibaresinin aynı bentte yer alan, "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa"nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de, 5271 sayılı Kanun"un 2/1-(f) maddesince hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi ve aynı Yasanın 251/3. maddesi gereği mahkumiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi, bu durumunda temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından lehe düzenleme getirmesi karşısında,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; sanık lehine getirilen, yeni düzenlemenin, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesi gereğince, 5271 sayılı sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddesiyle "kovuşturma evresine geçilmiş" dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK"nın 251/1 maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa"nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 7 ve 5271 sayılı CMK"nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."un temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.