11. Ceza Dairesi 2020/848 E. , 2021/2011 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi Belgede Sahtecilik
HÜKÜM : ... hakkında: Mahkumiyet, ... hakkında: Beraat
A)Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sanık ... hakkında verilen beraat kararına yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz talebinin incelenmesi:
Cumhuriyet savcısının yokluğunda verilen hükümleri, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 310/son maddesinde belirlenen ve kıyasen uygulanan 1 aylık yasal süre geçtikten sonra temyiz ettiği anlaşıldığından; temyiz isteminin aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
B)Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik sanığın temyiz talebinin incelenmesi:
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun inanç ve takdiri ile incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
Araç muayenesinde sahtecilik suçlarında suç tarihinin, sahte araç muayenesi yapan kişi yönünden muayene işleminin yapıldığı tarih, suça konu belgeyi kullananlar (araç sahipleri) yönünden ise; sahte muayene işleminin geçerlilik süresi sona ermeden yakalanılması durumunda yakalanma tarihi, geçerlilik süresinin sona ermesinden sonra yakalanılması durumunda sahte muayene işleminin geçerlilik süresinin sona erdiği tarih olduğu; yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22/04/2014 tarihli 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulün etkilenmeyeceği, zincirleme suça dahil olan bir suçtan dolayı, bu durum gözetilmeksizin mahkûmiyet hükmü verilmiş ve kesinleşmiş ise, zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak, kesinleşen hükme konu fiil de göz önüne alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle yeni bir hüküm kurulup, kesinleşen hükümdeki sonuç cezanın mahsubunun gerekeceği ve hukuki kesintinin iddianame tarihi itibarıyla oluşacağı dikkate alındığında;
1-Birleşen 2016/79 Esas sayılı dosyadaki suç tarihinin 02/12/2009 değil, sanık yönünden muayene işleminin yapıldığı 22/01/2009 olduğu, ayrıca bu dosya ile birleşen ve henüz kesinleşmeyen 2018/257 Esas sayılı dosyadaki mahkûmiyet hükmünün bu haliyle mahsup konusu yapılamayacağı ve sanığın adli sicil kaydında görünen Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/100 Esas ve 2011/917 Karar sayılı ile Antalya 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/331 Esas ve 2010/690 Karar sayılı dosyaları getirtilip incelenerek, bu dosyalardaki eylemlerin de zincirleme suç kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesinin gerekeceği anlaşılmakla; ilk iddianame tarihi olan 26/11/2009 tarihine kadar gerçekleşen 22/01/2009-04/06/2009 arasındaki tüm eylemlere ilişkin (birleşen 2015/410 Esas sayılı dosyaya ilişkin suç tarihinin 30/03/2009 olduğu da gözetilerek) TCK’nin 204/1, 43/1. maddeleri uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanarak mahkûmiyet hükmü kurulduktan sonra, gerekçeli kararda yer verilen Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/854 Esas ve 2016/39 Karar sayılı dosyasının yanı sıra, sanığın adli sicil kaydında yer alan ve yukarıda belirtilen kesinleşmiş dosyalarından da mahsup işlemi gerekip gerekmediği birlikte değerlendirilerek sanığa ek ceza verilip verilmeyeceğinin tartışılmaması,
2-Sanığın birleşen 2016/143 Esas sayılı dosyadaki eyleminin, ilk iddianame tarihi olan 26/11/2009 tarihinden sonra 10/04/2010 tarihinde gerçekleştirildiği ve yalnızca bu eyleme ilişkin ayrı bir mahkûmiyet hükmü kurulması gerekirken, birleşen 2016/79 Esas sayılı dosya ile zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle mahkûmiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 01/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.