Kadastro sırasında dava konusu 159 ada 6 parsel sayılı 2503,71 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydına dayanılarak davalı Naci Orhan adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, tapu kaydına dayanarak ve taşınmazın kanunları uyarınca devlete kalan yerlerden olduğunu öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı Hazine"nin tutunduğu tapu kaydının dava konusu taşınmaza ait olmadığı, taşınmazın davalı tarafın tutunduğu ve tespite esas alınan tapu kaydının kapsamında kaldığı ve dava konusu taşınmaz üzerinde davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13 ve 14. maddesi hükmünde öngörülen taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de mahkemece yapılan araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Tapu kayıtlarının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri soyut ve gerekçesiz, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki harita keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermediğinden yetersizdir.
O halde, davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı ve davalı tarafın tutundukları tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, kayda dayanan tarafın kayıt maliki ya da malikleri ile akdi, irsi ilişkisi saptandığı takdirde dayanılan kaydın dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz ile revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlara komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita ile komşu taşınmazların tespit tutanakları, varsa dayanakları kayıtlar Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar yönünden tanık bilgisine başvurulmalı, uzman bilirkişiden keşfi denetlemeye imkan verecek şekilde rapor alınmalı, bilirkişi ve tanık beyanları komşu taşınmazların dayanağı tapu kayıtları ile denetlenmeli, dava konusu taşınmazın davacı ve davalı tarafın tutunduğu tapu kayıtlarının kapsamında kaldığının belirlenmesi, bir başka deyişle kayıtların iç içe girmesi halinde; önceki günlü, hukuksal değerini yitirmeyen ve doğru temele dayalı tapu kaydına değer verilmesi gerektiği gözönünde tutulmalı, dava konusu taşınmazın kayıtların kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde, yöntemine uygun zilyetlik araştırması yapılarak; davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmüne göre taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemece böylesine bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazine"nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 21.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.