
Esas No: 2014/11179
Karar No: 2014/11179
Karar Tarihi: 20/7/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET VEYSİ DİLEKCİ BAŞVURUSU |
(Başvuru
Numarası: 2014/11179) |
|
Karar
Tarihi: 20/7/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
Yusuf Enes KAYA |
Başvurucu |
: |
Mehmet Veysi DİLEKCİ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluğun makul süreyi aşması, tutuklamanın
hukuka aykırı olması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının,
yargılamanın özel yetkili mahkemede devam etmesi nedeniyle kanuni hâkim
güvencesinin, siyasi parti faaliyetleri ve legaleylemler
nedeniyle tutuklama kararı verilmesi nedeniyle siyasi faaliyette bulunma hakkı
ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/7/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru,
başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra
Komisyona sunulmuştur.
4.
Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm
Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyleilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediği
şüphesiyle 5/10/2011 tarihinde gözaltına alınmış; 6/10/2011 tarihinde
tutuklanmıştır.
8. Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/105 sayılı dava
dosyasında tutuklu bulunan başvurucu, 27/5/2014 tarihli duruşmada tutuksuz
yargılanmak üzere tahliyesini talep etmiş ancak talebi aynı duruşmada
reddedilmiştir.
9. Başvurucu, Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/5/2014 tarihli
ret kararına itiraz etmiş ancak itirazı Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin
11/6/2014 tarihli ve 2014/480 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir.
10. Ret kararı başvurucuya 13/6/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
11. Başvurucu 4/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurucu 18/7/2014 tarihli duruşmada tahliye edilmiştir.
Başvurucu hakkındaki dava İlk Derece Mahkemesinde derdesttir.
B. İlgili Hukuk
13. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
14. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her
hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde
tazminat isteminde bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır
ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle
ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır
ceza mahkemesinde karara bağlanır."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 20/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyetive
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; somut olay, olgu ve bilgi olmadığı hâlde
tutuklandığını ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı,
48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda,kamu gücünün neden
olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı;
bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği, buna ilişkin
gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
18. Somut
olayda başvurucu, somut olay, olgu ve bilgi olmadığı hâlde tutuklandığını ileri
sürmüşse de tutuklanmasına dayanak oluşturan ifade ve sorgu zaptı, tutuklama
kararı, iddianame vb. gibi herhangi bir belge sunmamış, iddiasını
temellendirememiş; delillerini sunma ve temel hak ve özgürlüğünün ihlal
edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine
getirmemiştir. Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen iddianın
kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
19.
Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
2. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
20.
Başvurucu; tutukluluğun devamı kararlarının hukuka aykırı olduğunu,
tutukluluğun devamına karar veren mahkemenin her seferinde aynı klişe
gerekçelerle tahliye taleplerini reddettiğini, adli kontrol hükümlerinin
uygulanması taleplerinin de reddedildiğini, tutukluluğun makul süreyi aştığını,
delilleri karartma ve kaçma ihtimalinin olmadığını, kendisi ile benzer konumda
olan ve başka davalarda yargılanan sanıkların tahliye edildiğini, kendisinin
hâlen tutuklu olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yanında
eşitlik ilkesinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
21. Anayasa
Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile
bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, §
16). Somut olayda ihlal iddialarının tutukluluğun uzun sürmesine, yargılamanın
tutuklu devam ettirilmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucunun bu
başlık altındaki iddiaları, Anayasanın 19. maddesinin yedinci fıkrası
kapsamında değerlendirilmiştir.
22. Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur. (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 17).
23. Anayasa
Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı
iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun
incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş ise asıl dava
sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı
Kanun"un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi
gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500,
29/9/2016,§§ 33-45).
24. Somut
olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 18/7/2014 tarihinde tahliyesine
karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası,
5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi kapsamında açılacak davada da incelenebilir.
Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun
makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine
tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun"un 141.
maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun telafi
kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu
tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
"ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
25.
Açıklanan nedenlerle tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasının yargısal
başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından
başvurunun bu kısmının başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
B. Kanuni Hâkim Güvencesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu, özel yetkili mahkemelerde yargılamanın devam ettiğini
belirterek kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
27. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
28. Somut
olayda başvuruya konu yargılamanın devam ettiği tespit edilmiştir. Bu kapsamda
başvurucunun hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel
başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
29. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkı ile Toplantı
ve Gösteri Yürüyüşü Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
30. Başvurucu;
siyasi parti faaliyetleri ve katıldığı yasal eylemler nedeniyle yargılandığını
ve tutuklandığını, kendisine isnat edilen eylemlerin düşünce ve örgütlenme
özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek siyasi faaliyette bulunma hakkı ile
toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
31. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu
gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre
özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal
edildiği, buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014,
§§ 19, 20).
32. Somut
olayda başvurucu, siyasi parti faaliyetleri nedeniyle tutuklandığını ileri
sürmüşse de bu iddiasınıtemellendirebilecek herhangi
bir belge sunmamış; delillerini sunma yönündeki yükümlülüğünü yerine
getirmemiştir (bkz. § 18). Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen bu
iddianın kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. 1.
Tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Tutukluluğun
makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın
başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Siyasi faaliyette bulunma ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.