
Esas No: 2018/2746
Karar No: 2018/12648
Karar Tarihi: 20.09.2018
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/2746 Esas 2018/12648 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı, 1936 yılında verdikleri beyannamenin 6. ve 7. sırasında kayıtlı taşınmazların 1950 yılında yapılan kadastro çalışması ile 388 ada 15 ve 391 ada 24 sayılı parseller olarak nam-ı müstear olan ...... oğlu ...... adına ......’ndan icareli şerhi ile tescil edildiğini, mülga 2762 sayılı ... Yasası’nın 44. maddesi uyarınca anılan taşınmazların kendi ...ı adına tescili gerekir iken usulsüz olarak......Müdürlüğü adına tescil edildiğini, bilahare 5737 sayılı Yasa’nın geçici 11. madde uygulamasından kurtulmak maksadıyla da anılan taşınmazların ...... adına tescil edildiğini, tevhit, ifraz ve kat mülkiyeti işlemleri ile taşınmazların 388 ada 33 ile 391 ada 24 sayılı parseldeki 2 ve 3 no’lu bağımsız bölümlere dönüştüğünü, tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Asıl ve birleştirilen davalarda davalı, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1981/298 E 1993/625 K sayılı ilamının kesin hüküm teşkil ettiğini, ... Meclisi’nin 12.12.2012 tarih ve 580 sayılı kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, öte yandan dava konusu taşınmazların davacı ... tarafından verilen 1936 tarihli beyannemede yer almadığını, bu nedenle davacının taşınmazları iktisap etmesinin mümkün olmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflar vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, dava konusu taşınmazların davacı ... tarafından verilen 1936 tarihli beyannamenin 6. ve 7. sırasında kayıtlı taşınmazlar olduğunun alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Taşınmazın aynına ilişkin birleştirilen dava yönünden de hüküm altına alınması gereken vekalet ücretinin dava konusu bağımsız bölümlerin dava tarihindeki ve harcı tamamlanan değer ( 589.302,80 TL ) üzerinden hesaplanması gerekirken dava dilekçesinde gösterilen değer ( 50.000,00 TL ) üzerinden hesaplanması hatalıdır.
Ne var ki; anılan bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün ( 5-B ) bendindeki ‘’ 4.778,03 TL ‘’ ibaresinin çıkarılmasına, yerine ‘’ 36.972,11 TL ‘’ ibaresinin yazılmasına, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 20.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.