8. Hukuk Dairesi 2015/9775 E. , 2015/17214 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/07/2013
NUMARASI : 2012/299-2013/662
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Asıl ve birleşen davada davacı üçüncü kişi vekili, haciz uygulanan gayrimenkulün müvekkiline ait olduğunu, haciz yapılan adresin ve enkazın borçluya aidiyetinin tespit edilmemiş olmasına rağmen haczin uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile 24.12.2012 tarihli haczin iptaline ve haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı alacaklı vekili, davaların reddini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı borçlu davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının mülkiyet iddiasını ispatladığı gerekçesiyle asıl dava ve birleşen davanın kabulü ile, dava konusu enkazın davacıya ait olduğunun tespitine, üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiş hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 3. kişinin İİK"nun 96 vd maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
20.10.2008 tarihli ilk hacizde, haciz sırasında hazır bulunan, dava konusu gecekonduda oturduğu belirlenen ve aynı zamanda borçlunun gelini olan H.. K.., gecekondunun borçlu A.. K.. tarafından dava dışı H.. T.."a satıldığını ifade etmiştir. Dava konusu 24.04.2012 tarihli hacizde ise yine haciz mahallinde hazır bulunan gelin H.. K.. bu sefer, gecekonduyu borçlu A.. K.."ün İ.. S.."e sattığını söylemiş olup, gecekonduda ikamet ettiği anlaşılan H.. K.."ün beyanları arasında çelişki bulunmaktadır.
Öte yandan, menkul mal niteliğine sahip gecekondu ile ilgili yapılan adi nitelikli satış sözleşmesi de 13.11.2008 tarihini taşımakta olup, bu tarih borcun doğumundan sonraki bir tarihe isabet etmektedir. Ayrıca, davacının Belediye Başkanlığı"na sunmuş olduğu emlak vergi beynanamesi de tarih itibariyle borcun doğumundan sonraya tekabül ettiği gibi bu bildirimlerin tek taraflı ve beyana dayalı olarak yapılıyor olması sebebiyle bu tür belgeler istihkak davalarında güçlü delil niteliğine de sahip değildir. Bu doğrultuda; somut olayda, İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Davacı 3. kişinin bu yasal karinenin aksini kesin ve güçlü delillerle ispatlaması gerekmektedir. Davacı ise dava dosyasına sunmuş olduğu adi niteliğe sahip, her zaman tanzimi mümkün olan ve borcun doğumundan sonraki tarihlerde düzenlenmiş bulunan belgeler ile alacaklı-borçlu lehine olan karinenin aksini ispat edememiştir.
Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında; eldeki davada mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olup, ispat yükünün davacı 3. kişide olduğu, ve anılan tarafın sunmuş olduğu deliller ile istihkak iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366. ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.185,35 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı H.. C.."a iadesine, 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.