8. Hukuk Dairesi 2014/21191 E. , 2015/17217 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Şarköy İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/01/2014
NUMARASI : 2013/17-2014/1
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Davacı 3. kişi vekili, borçlu-davalı A.. S..’in borcundan dolayı müvekkiline ait .. yolu üzeri Şarköy adresindeki işyerinde 07/02/2013 tarihinde ve 10/04/2013 tarihinde haciz işlemi uygulandığını, haczedilen malların ve işyerinin müvekkiline ait olduğunu, davalı borçlunun burada çalışan bir işçi olduğunu iddia ederek davanın kabulüyle haczedilen menkuller üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz yapılan adresin, borçlunun adresi olduğunu, sunulan vergi levhasının tek başına yeterli delil sayılamayacağını, borçlunun işyerinde davacı ile birlikte aynı işi yaparken alacaklılarını zarara uğratmak ve mal kaçırmak amacıyla işyerini davacıya devrettiğini, işyerinde çalışmaya devam ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davalı borçlunun 2012 yılından itibaren ve halen davacının yanında sigortalı işçi olarak çalıştığı, her iki haciz işlemi sırasında sunulan vergi levhalarındaki vergi numaralarının aynı olduğu ve davacıya ait işyerlerine ait olduğu, davalı borçluya ait işyeri vergi numarası ile haciz yapılan işyerlerinin vergi sicil numaralarının ve adreslerinin farklı oldukları, davalının halen ortağı göründüğü şirketin .. Mahallesi .. Caddesi üzerinde bulunduğu, haciz işlemlerinin yapıldığı işyerinin davalı borçlu tarafından davacıya devredilmediği, davacı ile davalı borçlu arasında herhangi bir akrabalık yakınlık ilişkisinin ispatlanamadığı, ayrıca haciz işlemlerinin yapıldığı işyerlerinde davalı borçluya ait herhangi bir belgenin de dosyaya sunulmadığı, bu şekilde haciz işlemlerinin yapıldığı işyerlerinin ve haczedilen malların davacıya ait olduğu, davalının ise sigortalı olarak bu işyerinde çalıştığı, davacı tarafça İİK’nun 97. maddesinde yer alan karinenin aksinin ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3.kişinin İİK"nun 96 vd maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasıdır.
Temyize konu davayla ilgili olarak; Şarköy İcra Müdürlüğü"nün 2012/3 talimat sayılı dosyası üzerinden 12.01.2012, 07.02.2013 ve 10.04.2013 tarihlerinde haciz yapıldığı, 12.01.2012 tarihli haczin, ".. cad. Demet sok. No:4 .." adresinde yapıldığı, borçlunun haciz sırasında hazır bulunduğu, 3. kişinin daha sonra haciz mahalline geldiği, dava konusu 07.02.2013 tarihli haciz ve 10.04.2013 tarihli haczin ise .. yolu üzeri- .. firmasında yapıldığı, her iki hacizde de borçlunun hazır olduğu anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, İİK"nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksi davacı 3. kişi tarafından ispat edilmelidir. Davacının dayandığı her zaman sağlanması mümkün olan, borcun doğumundan sonraki tarihi taşıyan faturalar ile yine borcun doğumundan sonra 3.kişinin faaliyete başladığını gösteren vergi levhası karinenin aksini ispata yeterli değildir.
Ayrıca; Şarköy Mal Müdürlüğü"nün 05.09.2013 ve 27.11.2013 tarihli müzekkere cevaplarına göre, davalı borçlu A.. S.."in dava dışı .... Ltd. Şti."nin ortaklarından biri olduğu, ortaklığının halen devam ettiği, anılan şirketin ise haciz tutanağına yansıyan bilgilere göre, dava konusu 07.02.2013 tarihli haciz ve 10.04.2013 tarihli haczin yapıldığı yerde faaliyetlerini sürdürdüğü, öte yandan; her ne kadar davalı borçlunun davacı 3. kişinin yanında sigortalı işçi olarak çalıştığı iddia edilerek SGK kayıtlarına dayanılmışsa da; davalı borçlunun davacı 3. kişi yanında çalışmaya başlama tarihinin 01.02.2012 olduğu, bu tarihin ilk haczin gerçekleştiği 12.01.2012 tarihinden sonraya isabet ettiği tespit edilmiştir.
Tüm bu olgular karşısında, mülkiyet karinesinin aksini ispatlayamayan üçüncü kişi tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.164,20 TL peşin harcın istek halinde geri verilmesine 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.