17. Hukuk Dairesi 2015/4472 E. , 2018/1439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili ile davalı şirket arasında genel ticari kredi sözleşmeleri imzalandığını, bu bağlamda 06/07/2011 günü 900.000,00 TL, 19/04/2011 tarihinde 1.500.000,00 TL tutarlı kredi kullandırıldığını, kredi sözleşmesine aykırı davranılması sebebiyle hesapların kat edildiğini, ödemede vuku bulmaması sebebiyle ... 14. İcra Müdürlüğü"nün 2012/10530 E sayılı dosyası ile 2.381.126,18 TL üzerinden takip başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine haciz işlemleri icra edildiğini, bu bağlamda ... köyü, 133 ada 4 parselde kayıtlı A 5 Bloktaki 45, 46, 47 ve 48 nolu bağımsız bölümlerin davalı şirket tarafından diğer davalılara devredildiğini, bu taşınmazların gerçek değerinin altında düşük bedelle satıldığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile alacaklıyı zarara sokmak kastıyla yapıldığı aşikar olan temliklerin iptali ile müvekkilinin alacaklı olduğu ... 14. İcra Müdürlüğü"nün 2012/10530 sayılı dosyasından satışa izin verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı şahıslar vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkillerine karşı açılan bu davanın İİK.nun 277 ve devamı maddelerince açılan tasarrufun iptali davası olduğunu ve bazı özel dava koşullarını taşıması gerektiğini, davalı müvekkilleri ile diğer davalı şirket arasında herhangi bir organik bağ bulunmadığını, müvekkillerinin tasarruf konusu gayrimenkulleri fiilen de kullandıklarını, tasarrufa konu taşınmazların satış bedeli ile gerçek değerleri arasında aşırı bir oransızlık bulunmadığını, müvekkilleri açısından tasarrufun iptali istenen satış sureti ile mülkiyet devirlerinde satış tarihi itibarı ile gerçek bedellerin ödendiğini, davacı vekilinin iddiasının aksine davalı-borçlu alacaklısına zarar verme kastıyla hareket etmediklerini, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalı şirkete, usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmalara gelmemiş cevap da vermemiştir.Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, borcun doğumunun tasarruflardan önce olduğu anlaşılmış olmakla birlikte davalı borçlu şirket ile davacılar arasında ortaklık, ticari ilişki, akrabalık veya borçlunun durumunu bilmesi gereken kişiler olduğuna dair herhangi bir delil bulunamadığından davalı şahısların iyi niyetli olduğu kanaatine varıldığı, dava konusu gayrımenkullerin satış bedelinin banka kanalı ile ödenmesine, değer farkı olmadığının tespit edilmesine göre davacının davasının reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, İİK 277 ve davamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davasıdır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği,
özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, satılan taşınmaz üzerinde, ipotek ve haciz kayıtları varsa, alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü gerektiği, bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haiz miktarının da gözönünde tutulması gerektiği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerektiği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının ...14 İcra Müdürlüğünün 2012/10530 sayılı takip dosyasından yapılan ilamsız icra takibine dayandığı, icra takibinin dayanağının 21.10.2010 tarihli kredi genel sözleşmesi olduğu, dava konusu satışların kredi genel sözleşmesinin imzalanmasından sonra yapıldığı, icra dosyasından bir kısım malların haczedildiği ancak borcun tamamını karşılar nitelikte olmadığının, davalı borçlunun acz halinde olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de davalı 3. kişi olan ... ve ...için varılan sonuç dosya kapsamına uygun olmayıp araştırma inceleme yetersizdir. Dava sırasında dinlenip beyanı alınan tanık ... davalı ... ve ..."nin dava konusu satın aldıkları gayrımenkullerde daha önceden kiracı oldukları, gayrımenkulleri satın aldıktan sonra da oturmaya devam ettiklerini beyan etmiştir.Davalı ... ve davalı ... yönünden davalı borçlu ile kiracı-kiralayan ilişkisinin bulunduğunun beyan edilmesi sebebi ile davalı 3.kişi olan... ve ...nin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olup olmadığı kira
ilişkisinin ne zaman başladığı, dava konusu taşınmazda kiracı olarak ne kadar oturduğu aynı yerde borçlu şirket ortaklarının-temsilcisinin konutu lup olmadığı hususunun araştırılarak dava konusu tasarrufun İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olup olmadığı yönünden değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken davalı ... ve ... yönünden de eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine dair hüküm tesisi isabetli olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28.02.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.