Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8109
Karar No: 2018/1446
Karar Tarihi: 28.02.2018

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/8109 Esas 2018/1446 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/8109 E.  ,  2018/1446 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili ...’in 10.09.2010 tarihinde ... ve ... ile birlikte ... ili ... ilçesi ... caddesi üzerinde bulunan Kıraathane önünde oturmakta iken, davalılardan ...’nın sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracın aşırı sürat ve virajı alamaması sebebiyle müvekkili ...’e çarptığını, müvekkilinin sol bacağının bu çarpmanın etkisiyle kırıldığını, müvekkilinin bu olay sonrasında uzunca bir süre tedavi görmek zorunda kaldığını, müvekkilinin bu olay sonrasında ... Devlet Hastanesi Acil servisine kaldırıldığını, burada kendisine ilk müdahale yapıldığını, müvekkilinde sol tıbia kırığının tespit edildiğini, ... Sağlık Kurulu tarafından 27/09/2010 tarih ve ... hasta nosu ile sol bacak tıbia kırığı sebebiyle müvekkiline 3 ay istirahat raporu verildiğini, sol bacağı ciddi bir şekilde zedelenen ve zarar gören müvekkiline yapılan operasyon ile platin takıldığını, meydana gelen bu olay nedeniyle müvekkilinin kalıcı sakatlık geçirecek şekilde yaralandığı ve kendisinde kalıcı iş gücü
    kaybı ve sakatlık meydana geldiğini, şoförlük mesleğini yapmakta olan müvekkilinin meydana gelen bu olay neticesinde iş gücü kaybı ve sakatlık sebebiyle çalışamaz duruma geldiğini, kendisinin ve ailesinin geçimini sağlayamadığını, maddi olarak zarara uğradığını, ayrıca müvekkilinin meydana gelen bu olay neticesinde uzunca bir süre tedavi görüp iş gücü kaybı ve sakatlık sebebiyle sürekli olarak evde istirahatı sebebiyle ruhen büyük bir acı ve ızdıraba uğradığını, psikolojisinin bozulduğunu, meydana gelen tüm bu olayların etkisiyle derin bir ruhi acı ve ızdıraba uğradığından ötürü müvekkilinin manevi olarak ta zarara uğradığını, ayrıca müvekkilinin eşi olan ... ile müşterek çocukları ..., ..., ..., ... ve ...’in de meydana gelen bu olay neticesinde müvekkilinin kalıcı sakatlık ve iş gücü kaybına uğraması ve sürekli olarak tedavi görmesi sebebiyle manevi olarak büyük bir acı ve ızdıraba uğradıklarını, psikolojilerinin bozulduğunu, derin bir ruhi üzüntü ve acı duyduklarından dolayı bu müvekkillerinin de meydana gelen bu olay neticesinde manevi olarak zarara uğradıklarını, bu olay nedeniyle olaya sebebiyet veren ... plaka sayılı araç sürücüsü ...’nın, davalılardan .... ise ... plaka sayılı aracın ... poliçe numarasıyla ve 15/07/2010 tarihli olarak KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesini yapması sebebiyle meydana gelen bu olay nedeniyle oluşan maddi zararları sigorta poliçesindeki limiti içerisinde sorumlu olmak kaydıyla tazmin sorumluluğu bulunduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkillerinden ... için 20.000,00 TL maddi (2.000 TL bakım masrafı, 18.000,00 TL iş gücü kaybı), 15.000,00 TL manevi, eş ... için 10.000,00 TL manevi, ... 5.000,00 TL manevi, ... için 5.000,00 TL manevi, ... için 5.000,00 TL manevi, ... için 5.000,00 TL manevi, ... için 5.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 70.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın, davalılardan ....’nin yalnızca maddi tazminatla sorumlu olmak üzere olay tarihi olan 10.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde bahsi geçen ... plaka sayılı aracın müvekkili şirkete 15.07.2010-15.07.2011 tarihleri arasında Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı davalı şirketin
    sigortalının kusur oranında poliçe teminatları limiti dâhilinde maddi zararlardan dolayı sorumlu olduğunu, davacının dava dilekçesi ekine herhangi bir belge eklemediğini, kaza sonucu üçüncü kişinin yaralanması, sakatlığı veya 3. şahsa ait aracın zarar görmesi halinde, sigortacı sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında zarar görenlere tazminat ile yükümlü olduğunu, ancak tazminatın ödenebilmesi için zarar görenlerin bu zararlarının uzman bilirkişilerce ayrı ayrı hesap ettirildikten sonra sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, sonuç olarak maluliyete ilişkin geçerli olan teminatın, her halükarda verilecek bir teminat olmayıp ortaya çıkacak duruma göre verilecek bir tazminat olduğunu, davacı vekilinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 20.000,00 TL maddi tazminat talep etmekte olduğunu belirtmesine karşın bu maddi tazminatın ne kadarının maluliyet tazminatı, ne kadarının tedavi gideri olduğu konusunda bir açıklama yapmadığını, bu nedenle HUMK"nun 75/2. maddesi gereğince davacı vekilinin maddi tazminat talebini detaylı olarak açıklamasını talep ettiğini, trafik kazalarının esas niteliği itibariyle haksız eylemden sayılan hallerden olduğu halde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulünün mümkün olmadığını, sigortacının zarar giderim yükümlülüğünü düzenleyen Karayolları Trafik Kanunu"nun 98/1 ve 99/1 maddeleri hükümlerinde sigortacının gerek bedensel, gerekse eşyaya gelen zararları ödeme yükümlülüğünün durumunun sigortacıya ihbarından itibaren sekiz iş gününde ödenmesi gerektiğinin hükme bağlandığını, bu hükümlerin esasen TTK."nun 1299. maddesinin tekrarı niteliğinde olduğunu, bu nedenlerle faiz başlangıcının dava tarihi alınması gerektiğini, ayrıca davalının dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumluluğunun söz konusu olmadığını, bu nedenlerle müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda; sorumluğunun azami limit ile sınırlı olacağına, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama masrafları ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... cevap dilekçesinde; haksız ve hukuka aykırı davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacı ... tarafından açılan maddi tazminatın değerlendirilmesinde; kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, kaza sonucunda
    davacının yaralandığı ve bilirkişi raporuna göre davacının maddi tazminatının 13.949,86 TL olduğu, her ne kadar davalı tanıkları davacıya 5.800,00 TL ödeme yapıldığını belirtmiş ise de bu konuda herhangi bir belge ibraz edilmediği, davacının da ödeme yapıldığını kabul etmediği, bu durumda kaza sonucunda davalının davacıya 5.800,00 TL ödeme yaptığı iddiasına bir değer vermenin mümkün olmadığı, dolayısıyla davacının bilirkişi raporu ile tespit edilen zararından davalı ...’nın sürücü olması nedeni ile ...."nin kazanın meydana gelmesinde kusurlu olan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasını yapan şirket olması nedeni ile meydana gelen zarardan sorumlu oldukları kanaatine varılmış ve 13.949,86 TL tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen; davacı ... tarafından açılan manevi tazminatın değerlendirilmesinde; yaralanmasında davalının tam kusurlu olduğu, olayın meydana gelmesinde davacının herhangi bir kusurunun bulunmaması nedeni ile araç sürücüsü davalıdan manevi tazminat talebinde bulunmakta haklı olduğu anlaşılmakla M.K."unun 4. maddesi dikkate alınmak suretiyle matematiksel bir uygulama yapmaksızın, olayın oluş biçimi, zararın niteliği ve derecesi göz önüne alınmak suretiyle ve miktarı belirlerken olayın meydana gelmesinde tarafların kusur oranları göz önüne alınmak sureti ile tarafların tespit olunan sosyal ve ekonomik durumları, davalı için bir ceza, davacı için zenginleştirici ve özendirici olmayacak ancak zarara uğrayanda huzur duygusu ve manevi ızdırabın dindirilmesinde etki yaratacak kadar olması gerektiği ve yine toplumun moral yapısı, paranın satın alma değeri ve günümüzün ekonomik koşullarına uyum sağlayacak miktarda olması, neticeden tarafların gerçek durumlarını gerektirdiği miktarda olması hususlarına dikkat edilerek davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...’dan tahsiline, davacı ...’e verilmesine; gerek haksız fiil zamanında yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununda gerekse bu kanun zamanında gelişen içtihatlar ışığında düzenlenen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda trafik kazası nedeniyle ağır bedensel zarara uğrayan davacının yakınlarının manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu hususunda tartışma bulunmamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken öncelikli hususlar “yakınlık” kavramından ne anlaşılması gerektiği ile yaralanmanın “ağır bedensel zarara” neden olup olmadığıdır. Davacı diğer davacıların yakını olarak onların eş ve babası olduğu, ancak davacıda meydana gelen yaralanmanın ağır bedensel zarar niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... tarafından açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    1-Borçlar Kanunu"nun 47. maddesinde düzenlenen “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir” hükmünden de anlaşılacağı üzere cismani zarara uğrayan kimseye manevi tazminat verilebilecektir. BK"nın 47. maddesinin anlatım ve amacı itibariyle zarar görenin ancak ölümü halinde yakınlarına manevi tazminat ödenmesi öngörülmektedir.Bununla birlikte genel bir nitelik taşıyan BK"nın 49. maddesi kişilik haklarına saldırı halinde manevi tazminat hükmedilmesini hüküm altına almıştır. BK 49. maddesinde “Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir”. Maddede belirtilen kişilik haklarına, kişinin yaşamı, sağlığı, beden ve ruhsal bütünlüğü gibi varlıkların tümü girmektedir. Kişilik hakları, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini koruyan haklar olduğu ve bunların fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerleri içerdiği gözetildiğinde, yakınların yaralanmasının, duygusal değerlere saldırı kapsamı içine girip girmediği konusu üzerinde durulmak gerekir. Duygusal kişilik değerler, kişinin toplum içindeki yeri, birlikte yaşadığı ailesi ve yakınlarının değer alanı içine giren haklardır. Bu haklar, kişinin bizzat şahsına bağlı olmayıp özellikle aile hukuku içinde yer alan değerlerdir. Bu bağlamda BK"nın 49. maddesindeki düzenleme itibariyle, kişinin bizzat değil de, yakınlarının (karı-koca, ana-baba ve çocukları) ağır yaralanması gibi somut olayın kendisine özgü ağırlığının ve özelliğinin zorunlu kıldığı olguların ortaya çıkıp kanıtlanması halinde duygusal değerlerin ihlal edildiği ve bozulduğu böylece Aile Birliği içinde korunması gereken gönül bağlılığının zarar gördüğünün kabulü gerekir.Doktrinde ve yerleşik içtihatlarda da belirtildiği gibi cismani zarar kavramına ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin de girdiği, bir kimsenin cismani zarara maruz kalması sonucunda onun eşi, ana-babası veya çocukları gibi çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olmuşsa bu durumda yansıma yolu ile değil doğrudan doğruya zarara maruz kalmasının söz konusu olduğu ve manevi tazminat isteyebileceği kabul edilmiştir (YHGK., 2010/4-77 Esas, 2010/82 Karar; YHGK., 26.04.1995 tarih, 1995/11-122 Esas, 1995/430 Karar).Somut olaya gelince, davacı ..., geçirdiği trafik kazası sonucu dosya kapsamında yer alan Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu raporuna göre meslekte kazanma gücünü %5,3 oranında kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme sürecinin olay tarihi olan 10.09.2010 tarihinden itibaren 9 ay uzayabileceği şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır. Gerek BK 47. maddedeki cismani zarar kavramından, gerekse BK 49. maddedeki kişilik hakları kavramından yola çıkıldığında tüm bu olayların eş Songül ve çocukları ..., ..., ..., ..., ... içinde manevi zarar doğuracağı açık olduğundan davacı eş ve çocuğa da bir miktar manevi tazminata hak kazanacaktır. Bu nedenle davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ...’nın manevi tazminat isteminin reddi doğru olmamıştır.
    2-Ayrıca BK"nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Dosya kapsamından, davacı ...’nin kaza nedeniyle sol tibia fibula kırığı, Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu raporuna göre meslekte kazanma gücünü %5,3 oranında kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme sürecinin olay tarihi olan10.09.2010 tarihinden itibaren 9 ay uzayabileceği şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır. O halde, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen yaralanan Medeni için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, açıklanan dosya kapsamına uygun düşmeyen miktarda manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 28/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi