2. Ceza Dairesi 2020/272 E. , 2020/2680 K.
"İçtihat Metni"
Sanık ..."ın İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.01.2011 tarihli ve 2009/869 E., 2011/7 K. sayılı kararı ile haksız yere elde bulundurulan anahtarla kilit açmak suretiyle hırsızlık suçundan TCK’nın 142/2-d, 143/1, 62 ve 53. maddeleri gereğince 3 yıl 1 ay 15 gün, bina içerisinden hırsızlık suçundan TCK’nın 142/2-b, 143/1, 62 ve 53. maddeleri gereğince 3 yıl 1 ay 15 gün ve başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmak suçundan TCK’nın 268/1 delaletiyle 267/1, 62 ve 53. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yokluğunda verilen kararın sanığın sorgusunda bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS adresi olan adresinde 17.03.2011 tarihinde babası Ali Işık’a tebliğ edildiği ve 25.03.2011 tarihinde kesinleştirildiği, kanun yararına bozma talebi üzerine Dairemizin 26.02.2014 tarihli ve 2014/57 E., 2014/5274 K. sayılı kararıyla ‘‘Yakınana ait konuttan gerçekleştirdiği hırsızlık eylemi sırasında, dizüstü bilgisayar ve kol saati yanında yakınana ait otomobilin anahtarını da alan sanığın, evin önünde park halindeki otomobili de çaldığı olayda, eylemin bir bütün halinde tek bir hırsızlık suçunu oluşturacağı ve daha ağır yaptırım öngören suçtan hükümlülük kararı verilmesi gerektiği gözetilmeyip, iki ayrı suçtan hüküm kurulması nedeniyle (2) no"lu kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (İSTANBUL) 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen, 25.01.2011 gün ve 2009/869, 2011/7 sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309.maddesinin 3.fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle, hükmün 1. bendinde yer alan ve yasa maddesi 142/1-b yerine 142/2-b olarak yazılan, devamında TCK"nun 143, 62, 53. maddelerinin uygulanmasına ilişkin mahkumiyet kararının hüküm fıkrasından ÇIKARTILMASINA, hükmolunan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasının ÇEKTİRİLMEMESİNE, 5237 sayılı TCK"nun 142/2-d, 143, 62. maddeleri uyarınca hükmolunan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasının infazına, hükmün diğer bölümlerinin aynen korunmasına,’’ karar verildiği, sanığın 26.08.2015 tarihli eski hale getirme ve temyiz dilekçesi üzerine Dairemizin 07.10.2019 tarihli ve 2019/11477 E., 2019/14963 K. sayılı kararıyla ‘‘sanığın 17.03.2011 tarihi itibariyle cezaevinde bulunduğu, dolayısıyla yapılan tebliğ işleminin geçersiz olduğu ve kararın kesinleşmediği, ancak kararın kesinleşmediği gözetilmeden dairemizce kanun yararına bozma istemi incelenerek 26.02.2014 tarih ve 57-5274 sayılı ilamı ile sonuçlandırıldığı nazara alınarak öncelikle dairemizin 26.02.2014 tarihli ilamına karşı itiraz yasa yoluna başvurulması için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, kanun yararına bozma üzerine verilen dairemizin ilamının itiraz üzerine kaldırılmasına karar verildikten sonra temyiz incelemesinin yapılmasına,’’ karar verildiği, bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2. Ceza Dairesinin 26.02.2014 tarihli ve 2014/57 E., 2014/5274 K. sayılı kararının KALDIRILMASI ile ‘‘ hükmün tebliğ edildiği 16.03.2011 tarihinde sanığın cezaevinde bulunduğu ve gerekçeli kararın tebliğine ilişkin işlemin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na uygun olmadığının anlaşılması karşısında, sanığın 26.08.2015 tarihli eski hale getirme ve temyiz istemi yerinde görüldüğünden öğrenme üzerine hükümleri temyiz ettiği kabul edilerek,
1-Sanığın, hakkında bina içerisinde hırsızlık ve iftira (başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması) suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde: Tüm dosya kapsamına göre, müştekinin 03/05/2005 tarihinde ikametinde iken saat 05:00 sıralarında ilaç içip yattığı saat 05:30 sıralarında tekrar uyanınca hırsızlığın gerçekleştiğini fark ettiği olayda eylemin UYAP"tan alınan güneşin doğuş ve batış çizelgesine göre suç tarihinde yaz saati nedeniyle gece vaktinin saat 04.55"te sona erdiğinin ve hırsızlığın geceden sayılan zaman diliminde gerçekleştirdiğinin kesin olarak belli olmadığının anlaşılması karşısında, sanığın bina içerisinde hırsızlık ve iftira suçlarından eylemine uyan TCK"nın 142/1-b ve 267/1 maddelerinde öngörülen cezaların üst sınırına göre, aynı Kanun"un 66/1-e ve 67/4. maddeleri uyarınca hesaplanan 12 yıllık dava zamanaşımı süresinin suç tarihi ile inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşılmakla, yukarıda anılan suçlardan açılan kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİ,
2-Sanık hakkında, haksız yere elde bulundurulan anahtarla kilit açmak suretiyle hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde:
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİ, ancak; tüm dosya kapsamına göre, müştekinin 03/05/2005 tarihinde ikametinde iken saat 05:00 sıralarında ilaç içip yattığı saat 05:30 sıralarında tekrar uyanınca hırsızlığın gerçekleştiğini fark ettiği olayda eylemin UYAP"tan alınan güneşin doğuş ve batış çizelgesine göre suç tarihinde yaz saati nedeniyle gece vaktinin saat 04.55"te sona erdiğinin ve hırsızlığın geceden sayılan zaman diliminde gerçekleştirdiğinin kesin olarak belli olmadığının anlaşılması karşısında,hırsızlık suçundan hükmolunan cezanın 5237 sayılı TCK"nın 143/1. maddesiyle artırılması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini, kabule göre de; Sanık hakkında TCK"nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, yasaya aykırı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA" yönelik 08.01.2020 tarihli ve 2019/119082 sayılı itirazı üzerine dosya dairemize gönderilmekle, 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin, 6352 sayılı Yasa’nın 99. maddesi ile eklenen 3. fıkrası uyarınca yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.01.2011 tarihli ve 2009/869 E., 2011/7 K. sayılı kararına yönelik Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 26.02.2014 tarihli ve 2014/57 E., 2014/5274 K. sayılı kanun yararına bozma kararının kaldırılarak, itirazda belirtilen gerekçelerle hükümlerin düşürülmesi ve bozulması yönündeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
Dairemizin 26.02.2014 tarihli ve 2014/57 E., 2019/3461 K. sayılı ilamını KALDIRILMASINA karar verilerek yapılan incelemede;
Sanığın yokluğunda verilen 25.01.2011 tarihli mahkumiyet hükmünün, MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı ve 17.03.2011 tarihinde babası Ali Işık’a teslim edilmek suretiyle tebliğ edildiği anlaşılmışsa da, sanığın 10.04.2009 tarihi itibariyle cezaevinde bulunduğu da gözönünde bulundurulduğunda, yapılan tebliğin sanığın cezaevinde bulunması sebebiyle geçersiz olduğunun anlaşılması karşısında; eski hale getirme isteminin kabulü ile yapılan tebliğ işleminin hukuken geçersiz olduğu ve sanığın öğrenme üzerine verdiği 26.08.2015 tarihli temyiz talebinin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
1- Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın gündüz vakti müştekinin evinden dizüstü bilgisayar, kol saati çalması ve daha önce işlemiş olduğu suçlar sebebiyle parmak izi alınırken ismini Mustafa Işık ve Suat Kurt olarak kullanması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın eylemlerine uyan TCK"nın 268/1 delalatiyle 267/1. maddesinde düzenlenen suç için öngörülen cezanın üst sınırına göre, aynı Kanun"un 66/1-e, 67/4. maddelerine göre hesaplanan 12 yıllık zamanaşımının, 03.05.2005 olan suç tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi gereğince istem gibi DÜŞÜRÜLMESİNE,
2- Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince;
TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 günlü ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
a- Müştekinin Ortaca Asliye Ceza Mahkemesindeki 15.03.2010 günlü talimat duruşmasında evine hırsız girdiğini 05.30 ile 06.00 saatleri arasında fark ettiğini beyan etmesi ve UYAP"tan alınan güneşin doğuş ve batış çizelgesine göre suç tarihinde yaz saati sebebiyle güneşin saat 20.07’de battığı, gece vaktinin saat 21.07’de başlayıp saat 04.55"te sona erdiğinin anlaşılması karşısında, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği hırsızlık suçunun sanıklar lehine gündüz sayılan zaman dilimi içerisinde işlendiğinin kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden ve suçun gece vakti işlendiğine dair delillerin nelerden ibaret olduğu karar yerinde denetime olanak verecek şekilde açıklanıp tartışılmadan sanık hakkında TCK"nın 143. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
b- Müştekiye ait konuttan gerçekleştirdiği hırsızlık eylemi sırasında, dizüstü bilgisayar ve kol saati yanında müştekiye ait otomobilin anahtarını da alan sanığın, evin önünde park halindeki otomobili de çaldığı olayda, sanığın eyleminin bir bütün halinde tek bir hırsızlık suçunu oluşturacağı ve daha ağır yaptırım öngören suçtan hükümlülük kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden iki ayrı suçtan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA, 17.02.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.