4. Hukuk Dairesi 2015/3336 E. , 2016/1762 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 05/03/2010 gününde verilen dilekçe ile mobing nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 20/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, idari yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, dava husumet nedeni ile reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, ... Üniversitesi ..... Fakültesi Fakülte sekreteri iken kişisel ve keyfi uygulamalarla farklı görevlerde çalıştırıldığını bir çok kez idare mahkemesinde dava açtığını davalıların sistemli ve organize bir şekilde yıpratma ve yıldırma amaçlı psikolojik taciz uyguladıklarını, davalıların ayrı ayrı, psikolojik tacizleri idare mahkemesi kararlarını uygulamamaları ve mahkeme kararlarına aykırı olarak sicil notu düzenlendiğini iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, Anayasa’nın 129/5 ve Devlet Memurları Kanunu’nun 13. maddeleri gerekçe gösterilerek kamu görevlilerine husumet yöneltilemeyeceğinden, davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının yargı kararının uygulanmaması nedeniyle manevi tazminat istediği anlaşılmaktadır. Yargılama esnasında yürürlüğe giren 21/2/2014 tarih ve 6526 sayılı Kanun"un 18. maddesi ile İYUK"un 28/4 maddesinde değişikliğe gidilmiş, mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davasının ancak ilgili idare aleyhine açılabileceği öngörülmüştür. Ancak, her dava açıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemelere tabi olduğundan, bu yasa değişikliği yürürlük tarihinden sonra açılan davalar için uygulanabilecektir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan İYUK"un 28/4. maddesi gereğince yargı kararını uygulamayan kamu görevlileri aleyhine de tazminat davası açılabilir.
Davacı dava dilekçesinde her bir davalı için ayrı ayrı sebepler göstererek, bu sebeplere istinaden manevi tazminat sebeplerini açıklamıştır. 21/02/2014 tarihindeki değişiklik yapılmadan önceki İYUK"un 28/4. maddesi uyarınca, idari yargı kararlarını uygulamayan kamu görevlileri aleyhine dava açılabilmektedir. Dolayısıyla dava tarihi göz önüne alındığında (2014 yasa değişikliği öncesi) idari yargı kararını uygulamayan davalılara husumet düşmektedir. Ancak davacının davalılar tarafından kendisine yönelik psikolojik taciz olarak nitelendirilebilecek sistemli, organize yıpratma amaçlı eylemleri nedeniyle, davalılara husumet düşmeyeceğine yönelik mahkemenin kabulü doğrudur.
Şu durumda mahkemece, davacıya dava dilekçesi açıklattırılmalı, davalıların mobbing niteliğinde görülen eylemleri nedeni ile ne kadar tazminat istediği, hangi idari yargı kararının uygulanmadığı için ne miktar tazminat istediği açıklattırılarak, iki talep yönünden eylem tefrik edilmeli, mobbing eylemi nedeniyle talepler yönünden davanın husumetten reddi, idari yargı kararlarının uygulanmaması yönünden davanın esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/02/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan hem davalıların idari yargı kararını uygulamaması eylemine, hemde kişisel kusurlarıyla kendisine mobing uyguladıkları iddiasına dayanıldığına göre davacının tüm talepleri ile ilgili olarak esasın incelenmesi gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluk kararına katılmıyorum. 15/02/2016