8. Hukuk Dairesi 2015/12999 E. , 2015/17452 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2014
NUMARASI :
DAVACI : M.. K..
DAVALI : D.. D.. vs.
DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti, Alacak
M.. K.. ile D.. D.. aralarındaki Muhdesat Aidiyetinin Tespiti, Alacak davasının reddine dair Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 24.12.2014 gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalılarla ortak murisleri adına kayıtlı .. ada ..parsel sayılı taşınmazda bulunan bina temelinin kendisi tarafından yapıldığını, ayrıca bu yerin arsasının ifraz edilerek kendisine verilmesi için murise 6 tane bilezik ve 6 tane koyun verdiğini açıklayarak, bina temelinin kendisi tarafından yapıldığının tespitine, murise verdiği bilezik ve koyunlarının bedelinin miras payları oranında davalılardan alınarak kendisine verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, dava konusu temelinin muris babaları tarafından yapıldığını, davacı tarafından murise bilezik ya da koyun verilmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu temelin kaba inşaat seviyesine gelmediği, dolayısıyla muhdesat niteliği kazanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki
.//..
yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Dava konusu edilen inşaat temelinin bulunduğu taşınmaz için taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası mevcut ve derdest olduğundan, davacının bu temelin kimin tarafından meydana getirildiğini tespit ettirmesinde ortaklığın giderilmesi davası sonucunda verilebilecek satış suretiyle ortaklığın giderilmesi kararının infazı için yapılacak satışta satış parasının dağıtımını etkileyeceğinden güncel hukuki yararı mevcuttur. Bu nitelikteki tespit davaları mülkiyet tespiti niteliğinde olmadığından başlı başına bir değer oluşturabilecek nitelikte olması koşuluyla kimin tarafından meydana getirildiğinin tespiti mümkündür. Davacının talebinin konusu da bu nitelikte olduğu halde, mahkemece muhdesat niteliği kazanmadığı gerekçesiyle bu talebinin reddi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; davacının muhdesat tespiti talebi ile ilgili delillerinin toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca davacı tarafından meydana getirilmişse davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar vermek; aksi halde bu talebin reddine karar vermek olmalıdır. Hükmün bu bölümünün açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Davacının muhdesatın tespitine karar verilmesi talebi yanında, mirasbırakana verdiğini iddia ettiği altın eşya ve koyun bedeli yönünden de sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebi de mevcuttur. Davacı mirasbırakana yaptığı bu ödemeyi taşınmazın bir bölümünün ifraz edilip kendisine satışıyla ilgili olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece bu istek yönünden bir inceleme yapılmamıştır. Öncelikle davacının terditli olmayan iki ayrı davası bulunduğu gözetilerek, talep ettiği alacak miktarının dava değeri olarak gösterdiği miktar içinde kalan bölümünün HMK"nın 31.maddesi gereğince açıklattırılması, açıklamadan kaçınıldığı takdirde her iki davaya ilişkin talebin yarı yarıya olduğu kabul edilerek deliller çerçevesinde değerlendirilip bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu talep hakkında değerlendirme yapılmadan karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.