8. Hukuk Dairesi 2014/14020 E. , 2015/17501 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Düzce İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2014
NUMARASI : 2014/173-2014/213
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen davacı eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 15.11.2012 tarih ve 2011/87 Esas - 2012/695 Karar sayılı ilamına dayanılarak maddi ve manevi tazminatın tahsili amacıyla 04.02.2013 tarihinde takip başlatıldığı, borçlunun 19.10.2009 tarihinden beri tutuklu olduğu, 13.06.2012 tarihinde kesinleşen Ceza Mahkemesi kararı ile 18 yıl hapis cezasına mahkum edildiği, icra emrinin ilamdaki borçlu vekiline 13.02.3013 tarihinde tebliğ edildiği, borçluya 12.11.2013 tarihinde vasi tayin edildiği, alacaklı vekilinin tarihsiz dilekçesiyle, borçluya tayin edilen vasiye icra emrinin tebliğini istediği ve vasinin vesayet kararındaki adresi dışındaki, adresine ""mernis adresi"" şerhi ile çıkarılan icra emri tebliğatının ""muhatabın adreste tanınmaması nedeniye Tebligat Kanunu 21/2. maddesine göre mahalle muhtarına teslim edilerek 2 nolu haber kağıdının kapıya bırakıldığı ""belirtilerek yapıldığı, borçlu vasisi, İcra Mahkemesi"ne başvurusunda, vasiye çıkarılan tebliğatın usulsuz olduğunu, borçlunun 13.06.2012 tarihinden beri hükümlü olduğunu, vesayet kararının vasiye tebliği tarihinde kesinleşmemiş olduğunu haczin ancak icra dosyasından fotokopi alındığı 10.04.2014 tarihinde öğrenildiğini,bu nedenle icra emrinin iptali ile yeniden düzenlenmek suretiyle vasiye tebliğini talep etmiştir.
Mahkemece, vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan, takip dayanağı ilamdaki vekile icra emrinin tebliğ edilerek takibin kesinleştiği, vasiye yeniden icra emri çıkarılmasının bu nedenle hukuki sonuç doğurmayacağı ve hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 513. maddesinde ""Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır."" hükmü düzenlenmiştir. Borçlu, 19.10.2009 tarihinden beri tutuklu olup, Düzce Ağır Ceza Mahkemesi"nce 12.10.2010 tarihinde verilen mahkumiyet kararında da tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Buna göre mahkumiyet hükmünün kesinleştiği 13.06.2012 tarihinde hükmün infazına başlandığı, bu tarih itibariyle de borçlunun ehliyetini kaybettiği ilamdaki vekille vekalet ilişkisinin sona erdiğinin kabulü gerekir. Borçluya TMK"nun 407. maddesi gereğince vasi atanması zorunlu olup ilamdaki vekile 13.02.2013 tarihinde yapılan icra emri tabligatının geçerli olduğundan sözedilemez.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa"nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır
Somut olayda; Düzce Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 12.11.2013 tarih 2013/717 Esas – 2013/860 Karar sayılı vesayet kararında vasi olarak tayin edilen N.. Ü.."nün adresi "".. Mah. .. Bucağı 534 Sok. No:14 .. ""olup bilinen en son adresi olan bu adrese tebligat yapılmadan, alacaklı vekilinin talebi üzerine, icra emri tebligatının ""mernis adresi"" şerhiyle "".. Mah. 353 sok. No:194 İç Kapı No:1 .. "" adresine çıkarıldığı, bu adreste Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre tebligat yapıldığı görülmekle vasiye yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür.
Bu durumda Mahkemece vasiye yapılan tebligatın usulsuz yapıldığı yönündeki şikayetin Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi de göz önünde bulundurularak kabulü gerekirken hukuki yarar yokluğundan bahisle şikayetin reddi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK"nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.