7. Hukuk Dairesi 2014/1431 E. , 2014/6896 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Osmaniye İş Mahkemesi
Tarihi : 09/10/2013
Numarası : 2012/847-2013/570
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davalı şirketin Osmaniye E.. Boru Fabrikasında Koil İmpeder İmalat işçisi olarak çalıştığını, iş akdinin Çelik İş Sendikasına üye olması nedeniyle feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesi ile sendikal tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının işverenin yönetim hakkı kapsamında İskenderundaki fabrikada görevlendirildiğini, davacının görevlendirmeyi, çalışma koşullarının esaslı bir şekilde değiştirdiğini ileri sürerek kabul etmediğini ve iş akdini kendisinin feshettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Davalı Tosçelik firmasının davacının uzun yıllardır çalışmış olduğu Osmaniye Organize Sanayisinde ve Osmaniye"ye yakın İskenderun ilinde faaliyet gösteren merkezi şirketleri olduğu, davacının çalışmış olduğu ve ikametine yakın şubeden buraya oldukça uzak bir yerde bulunan İzmir ilinde Aliağa ilçesinde bulunan şirketin başka bir şubesine atanmak istediği, davacının bu görev değişikliğini kabul etmediği ve fesih yazısını imzalamaktan imtina ettiği, davalı şirketçe bu görev değişikliğinin işletme gerekleri ile yapıldığına ilişkin her hangi bir haklı gerekçe ileri sürülmediği gibi bu yönde de mahkememize her hangi bir delil ibraz edemediği, davacının iş koşullarında esaslı değişiklik nitelikte olduğu iş yeri değişikliğini davacının kabul etmek zorunda olmaması ayrıca davacının sendika üyeliğinden kısa bir süre sonra görev yerinin değiştirilmek istenmesi hususları da dikkate alındığında; iş akdinin feshinde 4857 sayılı Yasanın 25. maddesinde düzenlenen "işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı" şartlarının bulunmadığı ve işveren tarafından aynı yasanın 18 ve 19. maddesindeki feshin geçerli sebebi dayandırılması ve sözleşmenin feshinin usul şartlarına uyulmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine ve sendikal tazminat talebinin de kabulüne karar verilmiştir.
Anayasanın 141"inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. (Eski 1086 sayılı HUMK 388.mad.) maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir.
Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda, 24.07.2012 tarihli görevlendirme yazısında davacının Osmaniyedeki fabrikadan , İskenderun Sarıseki Organize Sanayinde bulunan Fabrikaya atandığı ancak davacının görevlendirmeyi iş değişikliğinin çalışma şartlarını esaslı şekilde değiştirdiğinden kabul etmediği ve kıdem tazminatının ödenerek iş akdinin feshini kabul ettiğine dair şerh düştüğü anlaşılmıştır. Mahkeme gerekçesinde yer alan davalı T.. Firmasının davacının uzun yıllardır çalışmış olduğu Osmaniye Organize Sanayisinde ve Osmaniye"ye yakın İskenderun ilinde faaliyet gösteren merkezi şirketleri olduğu, davacının çalışmış olduğu ve ikametine yakın şubeden buraya oldukça uzak bir yerde bulunan İzmir ilinde Aliağa ilçesinde bulunan şirketin başka bir şubesine atanmak istediği,şeklindeki gerekçesi davacının zaten ikametine yakın olan İskenderundaki fabrikada görevlendirilmiş olması nedeniyle çelişkili olmuştur. Gerekçenin dosya kapsamına uygun ve denetlenebilir olması gerekmektedir. Görevlendirmenin gerçekten ihtiyaç nedeniyle yapılıp yapılmadığı,kabul etmeyen davacı ile aynı görevde işçi alım için görevlendirilen fabrikanın nitelikli işgücü ihtiyacı nedeniyle İşkur"a talepte bulunup bulunmadığı ve yeni işçi alımı olup olmadığı, davacının çalışma şartlarında ne ölçüde esaslı değişiklik teşkil ettiği, davalının kötüniyetli olup olmadığı hususları duraksamaya yer vermeyecek şekilde kararda belirtilmesi gerekirken, başka dosyalardan alıntı yapılan gerekçenin bu şekilde karara yazılması suretiyle hüküm kurulması kararın denetimine imkan vermediğinden HMK 297/2. maddesine aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; Bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar vermektir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.