7. Hukuk Dairesi 2014/1424 E. , 2014/6897 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Osmaniye İş Mahkemesi
Tarihi : 09/10/2013
Numarası : 2012/846-2013/569
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile 20/05/2011 - 25/07/2012 tarihleri arasında davalı şirketin E.. Alt Yapı bölümünde Dilme Makinesi Operatörü olarak çalıştığını, Çelik-İş sendikasına üye olması nedeniyle işverence tehdit edilip istifa dilekçesi yazıp imzalattırılarak iş akdinin feshedildiğini belirterek davalı işverence yapılan feshin (haksız olduğuna) geçersizliğine ve davacının işe iadesine, iş başlatmama tazminatının sendikalar kanunun 31/6. Maddesi gereğince belirlenmesine ve diğer haklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davacının istifa etmek suretiyle işten ayrıldığını bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının istifa dilekçesinde her hangi bir sebep belirtmediği, tek geçimi emeği olan işçinin iş sözleşmesi devam ederken her hangi bir gerekçe göstermeden istifa etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ayrıca başka bir şubede görevlendirme talebini kabul etmeyen davacının istifa etmek zorunda bırakıldığı yönündeki tanık beyanları da dikkate alındığında; davacının istifa dilekçesinin baskı altında imzaladığı, amacının iş akdini feshetmek değil davalı şirkette olan işçilik alacaklarına bir an önce kavuşmak olduğunun kabul edildiği, İş akdini davacının feshetmediği, davacı işçinin davalı işveren tarafından işten çıkarıldığı, iş akdinin feshinde 4857 sayılı Yasanın 25. maddesinde düzenlenen "işveren haklı nedenle derhal fesih hakkı" şartlarının bulunmadığı ve işveren tarafından aynı yasanın 18 ve 19. Maddesindeki feshin geçerli sebebe dayandırılması ve sözleşmenin feshinde usul şartlarına uyulmadığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve Çelik-İş sendikasının 12/02/2013 havale tarihli yazısı, davacının sendikaya üye kayıt fişi, davacı tanıklarının beyanlarına göre davalı işverence davacının sendika üyesi olması ve üyelikten ayrılmaması nedeniyle davacı işçiyi sendikal nedenlerle işten çıkardığı gerekçesiyle davacının 1 yıllık brüt ücreti tutarındasendikal tazminata karar verilmiştir.
Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17 nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.
Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır.
İstifa belgesine dayanılmakla birlikte, işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.
İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır.
İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde, işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamaz. İstifa durumunda işçinin işverene ihbar tazminatı ödemesi yükümü ortaya çıkabileceğinden, istifa türündeki belgelerin titizlikle ele alınması gerekir. İmzaya itiraz ya da metin kısmına ilaveler yapıldığı itirazı mutlak olarak teknik yönden incelenmelidir.
Somut olayda davacının 25.07.2012 tarihinde; "20.05.2011 tarihinden itibaren çalışmakta bulunduğum Dilme İşçisi görevimden 25.07.2012 tarihi itibariyle kendi isteğimle istifa ediyorum" şeklinde el yazısı ile yazılmış istifa dilekçesini verdiği, 31.08.2012 tarihli bordroda davacıya 4.073.00 TL prim ödemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı isticvap edilerek istifa dilekçesinin hangi koşullar altında verdiği araştırlarak, yapılan 4.073.00 TL prim ödemesinin istifa karşılığı ödenip ödenmediği istifa sırasında kendisine ödeme yapılıp yapılmadığı, işyerinde yerleşik bir pirim uygulamasının bulunup bulunmadığı araştırlarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.