21. Hukuk Dairesi 2016/1129 E. , 2017/6415 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verildi.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere ve temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 01.03.2010 tarihli iş kazası sonucu sigortalının maluliyeti nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, hesap edilen 65.856,93 TL maddi tazminattan taleple bağlı kalınarak 43.360,61 TL maddi tazminatın ve 40.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve mütselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacının dava dilekçesinde 10.000 TL maddi tazminat ile 50.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, dosya kapsamında toplanan delillere göre Davacının, davalı ... İnşaat ... Gıda San ve Tic. Ltd Şti tarafından yapmı üstlenilen inşaatta, bu şirketle davalı ...arasında yapılan sözleşmeye göre temin edilen iskelede, davalı ... yanında iskele kurulum işçisi olarak çalışırken, iskeleden düşerek %37 oranında malul kaldığı, iş kazasının gerçekleşemesinde davacının %20 oranında müterafik kusurunun bulunduğu, hesap bilirkişiden alınan 25.09.2013 tarihli raporda davacıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ile bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücuya kabil kısmı tazminat alacağından tenzil edilmeden tazminat alacağının 94.794,87 TL olarak hesap edildiği, davacı vekili tarafından verilen 24.10.2013 tarihli ıslah dilekçesinde geçici iş göremezlik ödeneği ile ilk peşin sermaye değerinin tamamı hesap edilen tazminat alacağında tenzil edilmek suretiyle maddi tazminat isteminin 43.360,61 TL’ye ıslah edildi davalı ... İnşaat ... Gıda San ve Tic. Ltd Şti, ...ile ...’dan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edildiği, yargılamanın devamında hesap bilirkişiden alınan 11.02.2015 tarihli raporda tazminat alacağının 65.856,93 TL olarak hesap edildiği, Davacı vekilinin ... 1. İş Mahkemesinin 2015/472 Esasında açtığı ek dava ile 22.496,32 TL’nin davalı ... İnşaat ... Gıda San ve Tic. Ltd Şti, ... Tuğla ... ve İnş.Malz.Tic.Ltd.Şti, ... ile ...’den müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Somut olayda; davacı vekilinin hesap bilirkişinin 25.09.2013 tarihli ilk raporuna itiraz etmediği ve maddi tazminat istemini bu raporda tespit edilen miktardan müvekkiline kurumca bağlanan geçici iş göremezlik ödeneği ile ilk peşin sermaye değerini tenzil etmek suretiyle bir kısım davalılar yönünden 43.360,61 TL’ye ıslah ettiği, bu yönüyle zarar tavanın belirlendiği ve davalılar lehine bu miktar yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu, her ne kadar açılan ek davada maddi tazminat istemine ek 22.496,32 TL talep edilmiş ve mahkemece birleşen ek dava gözardı edilerek maddi tazminat alacağı hakkında ıslah ile sınırlı 43.360,61 TL’ye hükmedilmiş ise de; birleşen ek davanın davalılar ... İnşaat ... Gıda San ve Tic. Ltd Şti, ...ile ... yönünden usuli kazanılmış hakka aykırı olması nedeniyle bu davalılar için 43.360,61 TL’yi aşan kısım için davanın reddine karar verilmemesi hatalı olmuştur.
3- 6100 sayılı HMK"nun "Taleple Bağlılık İlkesi" başlıklı 26.maddesine göre ise Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Bu hukuki düzenleme doğrultusunda, davacı vekilinin dava dilekçesinde tüm davalılardan 10.000 TL maddi tazminat talep ederken; 24.10.2013 tarihli ıslah dilekçesinde 43.360,61 TL maddi tazminatı davalı ... İnşaat ... Gıda San ve Tic. Ltd Şti, ...ile ...’dan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, Birleşen Ek davada ise 22.496,32 TL’yi davalı ... İnşaat ... Gıda San ve Tic. Ltd Şti, ... Tuğla ... ve İnş.Malz.Tic.Ltd.Şti, ... ve ...’den müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Bu yönüyle tüm istemler beraber değerlendirildiğinde Davalı ...’den toplam 32.496,32 TL ve ...’dan 10.000 TL maddi tazminat talep edilmişken; bu davalılar yönünden talep aşılmak suretiyle 43.360,61 TL’ye karar verilmesi hatalı olmuştur.
4- Bir çok Yargıtay kararında vurgulandığı üzere; alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akde "ibra" denir. İbranamenin kural olarak işçiye veya haksahiplerine yapılmış olan ödeme ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda İbranameden sözedebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla, açık oransızlığın bulunduğu durumlarda ise anılan belge ibraname değil ancak makbuz niteliğindedir. Bu yön ise, ibranamenin verildiği tarih gözönünde tutularak haksahiplerinin gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır.
Somut olayda temyiz aşamasında dosyaya ibraz edilen bila tarihli ibranameye göre davacı vekilinin tazminat istemlerine karşılık 192.600 TL’yi tahsil etmesi nedeniyle davalı ... İnşaat ... Gıda San ve Tic. Ltd Şti, ... Tuğla ... ve İnş.Malz.Tic.Ltd.Şti, ... ve ...’i ibra ettiğini beyan etmiş olması karşısında, bozma sonrasında yapılacak yargılamada, taraflardan ibraname hakkında beyanları sorulmak suretiyle, davacının tazminat alacağının karşılanıp karşılanmadığı hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece yapılacak iş, davacı tarafın 25.09.2013 tarihli ilk hesap raporuna itiraz etmemesi nedeniyle davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı gözeterek, ıslah ve ek dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminat miktarları ve istenilen davalı taraflar da gözetilmek suretiyle taleple bağlılık ilkesine uygun olarak davalıların maddi tazminatlardan sorumluluğu hakkında, temyiz aşamasında dosyaya sunulan ibranameyi de gözeterek bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 18.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.