17. Hukuk Dairesi 2015/7636 E. , 2018/1559 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu minübüste yolcu olan davacının parmağının, aracın otomatik kapısına sıkışıp kopma noktasına geldiğini ve tedaviye rağmen tam işlerlik kazanmadığını, davalı sürücünün durak olmayan yerde ve hiçbir uyarı yapmadan yolcu indirmesi sırasında kaza meydana geldiğinden davalı sürücünün kazada kusurlu olduğunu, işgücü kaybına uğrayan davacının tedavi gideri yapmak zorunda kaldığını, manevi olarak da zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı sigortacı sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 5.000,00 TL. maddi ve 5.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 21.05.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 12.714,82 TL"ye yükseltmiştir.Davalı ... şirketi vekili, poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, kusur ve maluliyete ilişkin raporlar alınarak davacının gerçek zararının tespit edilmesi gerektiğini, davadan önce temerrüde düşürülmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davaya konu edilen olayda davalının kusuru bulunmadığını, kendi kusuru nedeniyle yaralanan davacının zararından davalının sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu olayla ilgili olarak açılan ceza davasında davacının olayda tam kusurlu olduğunun saptandığı, davalının olayda kusuru olmadığı için beraatine dair verilen kararın kesinleştiği, olayda davalının kusuru bulunmadığından davalı tarafın zarardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgöremezlik tazminatı ve tedavi gideri ile manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı taraf, davaya konu olayda davalı sürücünün kusurlu olduğu ve davalıların zarardan sorumlu olduğu iddiasıyla dava açmış; davalılar, davalı sürücünün kusuru olmadığı savunmasında bulunmuştur. Mahkeme ise, davalı sürücü hakkında açılan ceza davasındaki yargılamada, davalı sürücünün kusuru bulunmadığından beraatine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği gerekçesiyle, davalı sürücünün kazada kusursuz olduğunu kabul ederek davacı isteminin reddine karar vermiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. md.) gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Somut olaya bakıldığında; davaya konu olaya ilişkin olarak kaza tespit tutanağı düzenlenmediği; ceza yargılaması kapsamında alınan 10.06.2011 tarihli trafik bilirkişisi raporunda, davacının yaralanması ile sonuçlanan olayda davacının tamamen kusurlu olduğu ve davalı sürücünün kusuru bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği; ceza mahkemesinin, davalı sürücünün kusursuz olduğu tespitini içeren bu rapora göre beraat kararı verdiği görülmektedir. Ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı, davalı sürücünün kazada kusursuz olduğu temeline dayanmakta olup kararın dayanağı olan bilirkişi raporunda ise, tamamen davalı sürücünün beyanı dikkate alınarak tespit yapıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Ayrıca, ceza mahkemesi tarafından, davalı sürücü hakkında kusur yokluğu nedeniyle verilen beraat kararı, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Davaya konu olaydaki taraf kusurlarının tespiti bakımından, mahallinde yapılan keşif üzerine makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 22.03.2012 tarihli raporda, davalı sürücünün olayda tam kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiş; ceza davasındaki rapor ile mahkemenin kendi aldığı rapor arasında oluşan çelişkinin giderilmesi için alınan, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi"nin 28.02.2013 tarihli raporunda ise, davacı ve davalı sürücünün olayda % 50"şer kusurlu oldukları yönünde görüş bildirilmiştir. Olaya ilişkin kusurun varlığı ve oranı konusunda, ceza mahkemesinin kararı ile bağlı olmayan hukuk mahkemesi, ceza davasındaki kusur tespiti ile kendisinin aldığı ilk rapor arasındaki çelişkiyi giderir mahiyette düzenlenen ATK raporunu da almasına rağmen, ceza davasındaki kusursuzluğa dayanan beraat kararına göre karar vermiş olup mahkemenin değerlendirmesi ve ulaştığı sonuç hatalıdır. Bu durumda mahkemece; ceza hakiminin kusur değerlendirmesinin, hukuk hakimini bağlamayacağı ilkesi, kusura ilişkin cezadaki rapor ile mahkemenin kendi aldığı makine mühendisi bilirkişisinin raporu arasındaki çelişkiyi gideren, oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen ATK raporuyla kusur oranlarının belirlendiği gözetilmek suretiyle, ATK raporundaki kusur belirlemesine göre davacı talepleri değerlendirilip oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 05.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.