
Esas No: 2013/2954
Karar No: 2013/2954
Karar Tarihi: 19/12/2013
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SALİH KARAKOÇ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/2954) |
|
Karar Tarihi: 19/12/2013 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Serruh KALELİ |
Üyeler |
: |
Mehmet ERTEN |
|
|
Zehra Ayla PERKTAŞ |
|
|
Burhan ÜSTÜN |
|
|
Zühtü ARSLAN |
Raportör |
: |
Bahadır YALÇINÖZ |
Başvurucu |
: |
Salih KARAKOÇ |
Vekili |
: |
Av. Ali CAN |
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 2012 yılı genel
atamalarında Hakkari garnizonuna yapılan atamasının
iptali istemiyle açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) tarafından
reddedilmesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 8/5/2013 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci
Komisyonunca, 23/10/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki
ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, 1969 yılında
doğmuş olup Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) subay olarak görev yapmaktadır.
6. Başvurucu 2010 yılında
Malkara garnizonuna atanmış olup, eşi ile birlikte çocuk sahibi olabilmek için
GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinde tüp bebek tedavisi görmektedir.
7. Kara Kuvvetleri
Komutanlığının (K.K.K.) 13/2/2012 tarihli “Sıralı
Hizmet Garnizonu Tebligatları” emri ile başvurucunun atama durumunun
“muhtemel” olduğu kendisine
tebliğ edilmiştir.
8. Başvurucu, 19 yıldır eşiyle
evli olmasına rağmen çocuk sahibi olamadıklarını, çocuk sahibi olmak için tüp
bebek tedavisinin devam ettiğini ve 2012 yılı genel atamaları esnasında bu
durumun dikkate alınmasını istemiştir.
9. Başvurucunun, K.K.K.’nın 7/5/2012 tarihli 2012 yılı genel atamalarında Hakkâri
garnizonuna ataması yapılmıştır.
10. Başvurucu, atama işleminin
iptali istemiyle AYİM Birinci Dairesinde dava açmıştır.
11. Başvurucu dava ve savunmaya
cevap dilekçelerinde; 1995 ilâ 1997 yılları arasında Tunceli garnizonunda
sıralı hizmet garnizon (SHG) hizmetini yaptığını, hizmet puanının yanlış
hesaplandığını, sırası gelmeden atamasının yapıldığını, kendisi dışında SHG
gelmeden atanan başka bir personelin bulunmadığını, 2014 yılında albay
rütbesine yükselecek olmasının atamasına neden teşkil etmeyeceğini, tercihleri
arasında bulunan Ağrı iline atamasının yapılmadığını, eşiyle birlikte uzun
süredir tüp bebek tedavisi gördüğünü, kendisinin ve eşinin yaşının tüp bebek
için belirlenen 35 yaşından büyük olduğu için tedavi şartını taşıdıklarını,
tedavinin dikkate alınarak atamasının yapılmaması gerektiğini, Malkara
ilçesinin İstanbul iline yakın olması nedeniyle tedaviye devam etme
olanaklarının bulunduğunu belirterek atama işleminin iptalini talep etmiştir.
12. AYİM Birinci Dairesi,
15/11/2012 tarih ve E.2012/725, K.2012/1213 sayılı kararıyla davayı
reddetmiştir. Karar gerekçesinde aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir.
“ …
… Davacı vekili tarafından birçok emsal personel gösterilmiş
ise de, dava konusu uyuşmazlık Sıralı Hizmet Garnizonu
(SHG) sırasının belirlenmesi ve bu sıralamada yer alan diğer personelin
durumunun ortaya konmasında odaklanmıştır. Diğer yandan davacı ve eşinin tüp
bebek tedavisi görmesi durumunun ayrıca irdelenmesi gerekmektedir. Davacı
vekilinin ileri sürdüğü emsallerin tek tek incelenmesi yerine, davacının da
bulunduğu SHG. sıra çizelgesinin irdelenmesinin
davacının durumunu açıklığa kavuşturacağı değerlendirilmiştir.
Mevcut mevzuat hükümlerine (İlk SHG hizmetine gidiş tarihi,
müktesep hak v.b.) uygun olarak belirlenen 2’nci defa
Sıralı Hizmet Garnizonuna gidecek Ulaştırma Sınıfı Subaylar (Yb-Bnb.) çizelgesinde davacı 4’üncü sırada bulunmaktadır.
2012 yılı atamalarında sıralı hizmet garnizonunda ulaştırma sınıfı için 3 subay
kadrosunun boşaldığı anlaşılmaktadır. Çizelgede 1’inci sırada yer alan Bnb. M.U’nun çocuğuna ait atanmaya esas
sağlık raporunun bulunduğu; 2’nci sırada bulunan Ulş.
Bnb. M.S.T’nin “TSK’da Görev
Yapamaz” kararlı sağlık raporunun bulunduğu ve Genelkurmay Başkanlığının 24
Ağustos 2009 tarihli onayı ile halen TSK’de hizmete devam ettiği; 3’üncü sırada
yer alan Ulş. Yb. Ş.A’nın seçimle yapılan atama sonucu Ağrı-12’nci Mknz.P.Tug.Loj.Des.K.lığı K.Kh.K.Ks(Loj.Des.K.) görevine atandığı görülmektedir. Bu bağlamda,
sıralamada davacıdan önde bulunan personelden bir kişinin atandığı, SHG’de kadro boşalmasının üç olması nedeniyle 4’üncü sırada
bulunan davacıya SHG sırası geldiği açıktır. Nitekim davacıdan sonrada 5’inci
sırada bulunan Ulş.Yb. N.T’nin de seçimle Hakkari garnizonuna atandığı
görülmektedir. Bu çerçevede, davacının SHG sırasına uygun olarak Hakkari garnizonuna atandırılması
işleminde bu açıdan hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer yandan, davacının ve eşinin tüp bebek tedavisi görmesi
durumunun incelenmesi gerekmektedir. Mevcut K.K. Subay ve Astsubay Atama
Yönergesinin yukarıda belirtilen düzenlemesi çerçevesinde; davacı ve eşinin tüp
bebek tedavisi gördüğü ve yaşlarının 35’ten büyük olduğu açıktır. Tüp bebek tedavisi
görme durumu, ilgili personelin SHG’ye atanmasında,
erteleme sebepleri arasında sayılmıştır. Ancak anılan bu sebebin idarenin
takdir yetkisine bağlı olarak belirli şartlara bağlandığı da görülmektedir.
Anılan Yönerge düzenlemesine göre; tüp bebek tedavisinden yararlanacak
personelin erteleme/atama durumunun diğer emsal personel açısından aleyhe bir
sonuç doğurmaması; başka bir anlatımla tüp bebek tedavisi gören personel için
yapılan erteleme teklifinin, emsalleri arasında avantaj sağlamayacak bir şekilde
değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının tüp bebek tedavisi görmesi
nedeniyle, sırası geldiği halde, SHG hizmetine gönderilmemesi kaçınılmaz olarak
başka bir personelin sırası gelmeden SHG hizmetine gönderilmesi yolunu
açacaktır. Nitekim davalı idare de, bu durumu göz
önüne alarak, davacıya avantaj sağlamamak amacıyla, takdir yetkisini SHG. sırası gelen davacıyı Hakkari garnizonuna atamak yönünde
kullanmıştır. Daha önceki atama safahatına göre tüp bebek tedavisi olanağı
bulan ve bunu belirli bir süre sürdüren, ayrıca birkaç atama ertelemesiyle
kendisine bu yönde olanak sunulan davacının tüp bebek tedavisi dikkate
alınmayarak, sırası gelmesi nedeniyle Hakkari
garnizonuna atanması işleminde takdir yetkisinin objektif sınırlar içinde
kullanıldığını kabul etmek gerekmektedir.
…”
13. Başvurucu tarafından bu
karara karşı yapılan karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 2/4/2013 tarih ve
E.2013/20 K.2013/344 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
14. Karar, başvurucu vekiline
19/4/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 8/5/2013
tarihinde, Anayasa Mahkemesine süresi içerisinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
16. 27/7/1967 tarih ve 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun “Atanmalarda dikkate alınacak hususlar” kenar başlıklı 118.
maddesi şöyledir:
“Subayların ve astsubayların atanma ve yer değiştirmeleri,
hizmetin aksatılmadan yürütülmesi esasına bağlı olarak; memleketin ekonomik,
sosyal, iklim ve ulaştırma durumları ile kültür ve sağlık durumları ve bunlara
benzer yer ve bölge şartları gözönüne alınarak tespit
edilecek bölgelere ve garnizonlara aşağıdaki esaslar da dikkat nazara alınarak
sıra ile yapılır:
a) Meslek programları, meslek içi eğitim esasları ve kadro
ihtiyacı,
b) Sağlık durumu,
c) İdari, asayiş ve zaruri sebepler,
d) İstekli bulunduğu yerler.”
17. 18/12/2005 tarih ve 26027
sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak 1/1/2006 tarihinde yürürlüğe giren Subay ve Astsubay Atama
Yönetmeliği’nin 14. maddesi şöyledir:
“Subay ve astsubayların atamaları, hizmetin aksatılmadan
yürütülmesi esasına ve hizmet ihtiyacı prensibine uygun olarak aşağıdaki
kriterler dikkate alınarak Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından atama yönergelerinde belirtilen
garnizonlar arasında sıra ile yapılır.
a) Meslek programları ve meslek içi eğitim esasları,
b) Kadro ihtiyaçları,
c) Kıta hizmeti zorunluluğu,
ç) Terfi durumu,
d) Sınıf, branş ve ihtisasları,
e) Kendisinin, eşinin ve bakmakla yükümlü olduğu
çocuklarının atamaya esas hayati önemi haiz sağlık durumları,
f) İdari, asayiş ve zaruri sebepler,
g) Personelin atanma isteğinde belirttiği yerler.
ğ) (Ek bent:RG-20/4/2013-28624) Bakmakla
yükümlü olduğu ve aynı çatı altında yaşayan anne, baba veya yargı kararıyla
vasi tayin edilmesi kaydıyla kardeşin atamaya esas hayati önemi haiz sağlık
durumları.
Subay ve astsubaylar, kendileriyle eşlerinin memleketleri ve
daimi ikametgahlarının bulunduğu garnizonlar dahilinde, mümkün olduğu kadar,
sıkıyönetim hizmetleri, sosyal tesis (orduevi, özel eğitim merkezi, askerî
gazino, ve benzeri), levazım amirlikleri, ihale / muayene ve kabul komisyon
üyelikleri, inşaat-emlak, asker alma ile jandarma (eğitim görevleri hariç) ve sahil
güvenlik hizmetleri gibi halkla doğrudan ilişkili görevler veya mal ve hizmet
alımı ile ilgili görevlere verilmez veya atandırılmazlar.
Ancak, son genel nüfus sayımına göre büyükşehir belediye / belediye hudutları
içindeki nüfusu (Değişik ibare: RG-20/4/2013-28624) 1.000.000"u aşan yerler
için bu fıkra hükmü uygulanmaz.”
18. Aynı Yönetmeliğin 55., 56.,
57. ve 58. maddeleri.
19. Anayasa’nın “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi” kenar
başlıklı 157. maddesi şöyledir:
“Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, askerî olmayan makamlarca
tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askerî hizmete ilişkin
idarî işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve
son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda
ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.
Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin askerî hâkim sınıfından
olan üyeleri, mahkemenin bu sınıftan olan başkan ve üyeleri tamsayısının salt
çoğunluğu ve gizli oy ile birinci sınıf askerî hâkimler arasından her boş yer
için gösterilecek üç aday içinden; hâkim sınıfından olmayan üyeleri, rütbe ve
nitelikleri kanunda gösterilen subaylar arasından, Genelkurmay Başkanlığınca
her boş yer için gösterilecek üç aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir.
Askerî hâkim sınıfından olmayan üyelerin görev süresi en
fazla dört yıldır.
Mahkemenin Başkanı, Başsavcı ve daire başkanları hâkim
sınıfından olanlar arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar.
(Değişik fıkra: 7/5/2010-5982/21 md.)Askerî Yüksek İdare
Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve
özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre
kanunla düzenlenir.”
20. 4/7/1972 tarih ve 1602
sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun “Teminat” kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:
“Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin Başkanı, Başsavcı, Daire
Başkanları ve üyeleri; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi hakimleri olarak Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının kendilerine sağladığı teminat altında hizmet görürler.”
21. 1602 sayılı Kanun’un 8., 9.
ve 10. maddeleri şöyledir:
“Üyelerin seçimi:
Madde 8 – (Değişik: 25/12/1981 -
2568/1 md.)
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri hakim
sınıfından olan üyeleri, bu sınıftan olan başkan ve üyeler tam sayısının salt
çoğunluğu ile her boş yer için gösterilecek üç aday arasından,
Hakim sınıfından olmayan üyeleri, Genelkurmay
Başkanlığınca her boş yer için gösterilecek üç aday arasından,
Cumhurbaşkanınca seçilir.”
“Atanma:
Madde 9 – (Değişik: 25/12/1981 -
2568/1 md.)
Seçilenler arasından rütbe ve kıdem sırasına göre Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlığına, Başsavcılığına, daire başkanlıklarına ve
üyeliklere, Milli Savunma Bakanı ve Başbakanın imzalayacağı, Cumhurbaşkanının
onaylayacağı Kararname ile atama yapılır. Atamalar Resmi
Gazete"de yayımlanır.
Başkan, Başsavcı ile daire başkanlarının askeri hakim sınıfından olması şarttır.”
“Görev süresi:
Madde 10 – (Değişik: 25/12/1981 -
2568/1 md.)
Askeri Hakim sınıfından olmayan
üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 19/12/2013
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 8/5/2013 tarih ve 2013/2954
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
23. Başvurucu, Malkara
garnizonunda görev yaptığını, eşiyle birlikte GATA Haydarpaşa Eğitim
Hastanesinde tüp bebek tedavisi gördüğünü, tedavi nedeniyle 2012 yılında
atamasının yapılmamasını istemesine karşın Hakkâri iline atamasının
yapıldığını, atama işleminin iptali istemiyle açtığı davanın ise
reddedildiğini, atama nedeniyle çocuk yapma hakkına müdahale edildiğini, atama
işleminde idarenin haklı bir gerekçeye dayanmadığını, emsalleri arasında
avantaj sağlamamak adına işlemin tesis edildiği belirtilse de somut olarak bu
hususun ortaya konulmadığını, diğer yandan AYİM’de
hâkim sınıfından olmayan üyelerin askeri personel statülerinin devam ettiğini
ve bu sebeple mahkemenin tarafsız ve bağımsız olmadığını belirterek, anayasal
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve 100.000 TL manevi tazminat
talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların
başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve
olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bu kapsamda başvurucu, çocuk
sahibi olma hakkına müdahale edildiğini, AYİM’de
açtığı davanın hukuka aykırı olarak reddedildiğini, tarafsız ve bağımsız bir
yargılama yapılmadığını ileri sürmektedir. Bu şikâyetler gözetilerek başvurucunun
şikâyetleri, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile adil yargılanma hakkı
çerçevesinde iki başlık halinde değerlendirilmiştir.
25. Anayasa’nın 20. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini
isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine
dokunulamaz.”
26. Anayasa’nın 13. maddesi
şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı
olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve
ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
27. Anayasa’nın 36. maddesi
şöyledir:
“Herkes, meşrû vasıta
ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma (Değişik ibare: 3.10.2001-4709/14 md.)
ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan
kaçınamaz.”
28. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü ve dördüncü fıkraları şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin
kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır.
Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlarda inceleme yapılamaz.”
29. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes davasının, medeni hak ve
yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen
suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve
tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde
görülmesini isteme hakkına sahiptir. Karar alenî olarak verilir. Ancak,
demokratik bir toplum içinde ahlak, kamu düzeni veya ulusal güvenlik yararına,
küçüklerin çıkarları veya bir davaya taraf olanların özel hayatlarının
gizliliği gerektirdiğinde veyahut, aleniyetin adil yargılamaya zarar
verebileceği kimi özel durumlarda ve mahkemece bunun kaçınılmaz olarak
değerlendirildiği ölçüde, duruşma salonu tüm dava süresince veya kısmen basına
ve dinleyicilere kapatılabilir.”
30. AİHS’in 8. maddesi şöyledir:
“1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına
saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi,
ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal
güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç
işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu
olabilir.”
31. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı
45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf
olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal
edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
32. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları
ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
33. 6216 sayılı Kanun’un “Esas hakkındaki inceleme” kenar başlıklı
49. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel
başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve
bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır.
Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
1- Özel
Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı Yönünden İnceleme
34. Başvuru konusu olayda,
başvurucu, Malkara ilçesinde görev yaptığını, eşiyle birlikte GATA Haydarpaşa
Eğitim Hastanesinde tüp bebek tedavisi gördüğünü, tedavi nedeniyle atamasının
yapılmamasını istemesine karşın Hakkâri iline atamasının yapıldığını, atama
işleminin iptali istemiyle açtığı davanın ise reddedildiğini, atama nedeniyle
çocuk yapma hakkına müdahale edildiğini ileri sürmektedir.
35. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca,
Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden kişilere
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı tanınmıştır.
36. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Mahkemece açıkça dayanaktan yoksun
başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal
iddialarını kanıtlayamadığı, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi
gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 20).
37. Başvurucu tarafından, atama
işlemi nedeniyle çocuk yapma hakkının kamu gücü tarafından ihlal edildiği ileri
sürülmüş olup, anılan hak Anayasa’nın 20. ve AİHS’in
8. maddesinde yer alan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamındadır.
Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bir çiftin çocuk sahibi olma hakkının
ve bu hakkı kullanabilmek adına çocuk yapmaya yardımcı olacak tekniklere
başvurulmasının özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamı içinde olduğu
sonucuna varmıştır (Bkz. Dickson/Birleşik Krallık, B. No: 44362/04, 4/12/2007; S.H.
vd./Avusturya, B. No: 57813/00, 3/11/2011).
38. Bu durumda incelenmesi
gereken husus özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında korunan bu
hakkın kullanımına veya haktan yararlanılmasına kamu gücünün işlem, eylem veya
ihmali nedeniyle bir müdahalenin söz konusu olup olmadığıdır. Eğer müdahalenin
varlığı tespit edilirse bu müdahalenin Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerinde
öngörülen şartlara uygun olup olmadığı değerlendirilmeli; bu çerçevede
müdahalenin hukuki dayanağının ve meşru bir amacının olup olmadığı ile ölçülü
ve demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığı hususlarının tartışılarak
ihlal iddiası hakkında bir sonuca varılması gerekir.
39. Başvuru konusu olayda,
başvurucu, eşiyle birlikte tüp bebek tedavisi gördüğünü ve bulunduğu yerden
başka bir yere atamasının yapılması nedeniyle çocuk sahibi olma hakkına
müdahalede bulunulduğunu ileri sürmüş ise de, başvuru formu, AYİM kararı ve
konuya ilişkin mevzuat değerlendirildiğinde; kamu gücü tarafından tesis edilen
atama işleminin, başvurucunun yardımcı tedavilerden yararlanmak suretiyle çocuk
sahibi olma hakkına izin vermeyen, bu hakkı engelleyen veya yasaklayan bir
işlem niteliğinde olduğu söylenemez. Bu hakka bir müdahaleden söz edilebilmesi
için başvurucunun yardımcı tedavi yöntemini kullanması için girişimde bulunduğu
anda veya tedavi süreci içinde kamu gücü tarafından bu hakkın kullanımının
zorlaştırılması, engellenmesi veya yasaklanması gerekmektedir. Ancak
başvurucunun sözü edilen garnizona atanması, eşiyle birlikte çocuk sahibi olmak
için yardımcı tedavi yöntemlerinden yararlanmasına herhangi bir engel
oluşturmamaktadır. Başvurucu tedaviye devam etmesinin engellendiğine ilişkin
somut bir işlemin varlığından da söz etmemiştir. Diğer taraftan AYİM kararında,
başvurucunun anılan tedavi nedeniyle daha önce birkaç kez atamasının
ertelendiği ifade edilmiş olup, başvuru formunda bu durumun aksine bir
açıklamada da bulunulmamıştır. Bu durumda, başvurucunun yardımcı tedavilerden
yararlanmak suretiyle çocuk sahibi olma hakkına kamu gücünün işlem, eylem veya
ihmali neticesinde doğrudan bir müdahalede bulunulmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
40. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlali iddialarına
ilişkin olarak bir ihlalin olmadığı açık olduğundan, başvurunun bu bölümünün
diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması”
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2- Adil Yargılanma Hakkı Yönünden İnceleme
a. Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi Kararının Adil Olmadığı İddiası
41. Başvurucu, atama işleminde
idarenin haklı bir gerekçeye dayanmadığını, emsalleri arasında avantaj sağlamamak
adına işlemin tesis edildiği belirtilse de somut olarak bu hususun ortaya
konulmadığını, açtığı davanın reddedildiğini belirterek bu durumun adil
yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
42. Anayasa’nın 36. maddesinin
birinci fıkrasında herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Maddede geçen “adil yargılanma hakkının” kapsamı
Anayasa’da açık bir şekilde düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriğinin,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil
yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesi çerçevesinde
belirlenmesi gerekir.
43. Bireysel başvuruya konu
davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve
uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve
değerlendirilmesi ile kişisel bir uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından
getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması, bireysel başvuru
incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Anayasa’da yer alan hak ve
özgürlükler ihlal edilmediği sürece ve açıkça keyfilik içermedikçe derece
mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru
incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede, derece mahkemelerinin delilleri
takdirinde açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire
müdahalesi söz konusu olamaz (B.No:
2012/1027, 12/2/2013, § 26).
44. Başvurucu, Hakkâri
garnizonuna yapılan atamasının iptali istemiyle açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş olup, başvurucunun
iddialarının delillerin değerlendirilmesine, mevzuatın yorumlanmasına ve esas
itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
45. Adil yargılanma hakkı
bireylere dava sonucunda verilen kararının değil, yargılama sürecinin ve
usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle, bireysel
başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için
başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediğine, bu çerçevede
yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi
olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi
delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme
kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği
veya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan
unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfiliğe
ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir. Somut olayda başvurucunun
yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge
sunmadığı, aksine yargılama sonucunda verilen kararın içeriğinin adil olmadığı
şikâyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır.
46. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu, derece mahkemesi kararının açık bir keyfilik de içermediği
anlaşıldığından başvurunun bu bölümünün “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
b. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin Bağımsız Olmadığı İddiası
47. Diğer taraftan, başvurucu, AYİM’de görev yapan hâkim sınıfından olmayan üyelerin
askeri personel statülerinin devam ettiğini ve hukuk eğitimi almadıklarını
ileri sürerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
48. Başvurucunun ihlal
iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı
veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (B.
No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
49. Anayasa Mahkemesi tarafından
bu konu daha önce incelenirken belirtildiği üzere, AYİM’in
oluşumu, statüsü ve görevleri Anayasa ve ilgili Kanun’da hüküm altına
alınmıştır. AYİM’e atanan askeri hâkimlerin
bağımsızlığının Anayasa ve ilgili Kanun hükümleri ile garanti altına alındığı,
atanma ve çalışma usulleri yönünden, askeri hâkimlerin bağımsızlıklarını
zedeleyecek bir hususun olmadığı, kararlarından dolayı idareye hesap verme
durumunda bulunmadıkları, disipline ilişkin konuların AYİM Yüksek Disiplin
Kurulunca incelenip karara bağlandığı görülmektedir (B. No: 2013/1134,
16/5/2013, § 29). Diğer yandan, sınıf subayı üyelerin en fazla dört yıllık bir
süre ile görev yapmaları, disiplin konularında yukarıda bahsedilen Disiplin
Kuruluna tabi kılınmaları, görev süreleri zarfında idari veya askeri
yetkililerce herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmamaları, bu subayların idareye
karşı bağımsızlıklarını güçlendirmiştir (Benzer yöndeki AİHM kararları için bkz: Mustafa Yavuz ve Diğerleri/Türkiye (kk.), B. No: 29870/96, 25/5/2000; Bek/Türkiye, B. No:
23522/05, 20/4/2010, § 30).
50. Somut olayda, mahkemenin
bağımsız ve tarafsız olmadığına ilişkin bir husus saptanmamıştır. Açıklanan
nedenlerle başvurunun bu bölümünün “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
A. Açıklanan nedenlerle;
1.
Başvurucunun özel hayat ve aile hayatına saygı
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerinin “açıkça dayanaktan yoksun olması”,
2.
Başvurucunun Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararının adil olmadığı iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması”,
3.
Başvurucunun Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinin bağımsız olmadığı iddiasının “açıkça
dayanaktan yoksun olması”,
nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
19/12/2013
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.