15. Hukuk Dairesi 2019/1124 E. , 2020/1095 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :...1. Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen karar asıl ve birleşen dosya davacısı vekili, asıl ve birleşen dosya davalıları ..., ..., ... ve ... vekillerince temyiz edilmiş, asıl ve birleşen dosya davacısı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, duruşma talebi kabul edilerek 17.03.2020 tarihinde yapılan duruşmaya taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Yargıtay Başkanlar Kurulu"nun 26.03.2020 tarih, 15.04.2020 ve 30.04.2020 tarihli kararları ile en son müzakerelerin 31.05.2020 tarihine kadar ertelenmesine karar verilmiş ise de, erteleme süresince acil, öncelikli ve zorunlu işler ile kurul ve daire başkanlıklarınca uygun görülecek dosyalarla ilgili olarak müzakere ve duruşmaların yapılıp yapılmayacağı hususu kurul ve daire başkanlıklarının takdirine bırakılmış olup, eldeki davanın duruşmalı temyiz edilerek duruşması da yapılmış olmakla Daire Başkanlığınca Yargıtay Kanunu da dikkate alınarak işin acil ve öncelikli incelenmesi gerektiği takdir edilerek
bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl ve birleşen dava arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanmış olup, tapu iptâli ve tescil istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince asıl davada davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar hakkında açılan dava ile birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı asıl dava davalıları ..., ..., ..., ... ve ... ile birleşen dosyada davalı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce davalılar ..., ... ve ...’un (12 nolu bağımsız bölüm yönünden) yapmış olduğu istinaf başvurularının esastan reddine, davalılar ..., ..., ...’un (28 nolu bağımsız bölüm yönünden) ve birleşen dosya davalısı ...’ın yapmış olduğu istinaf başvurularının kabulü ile bu davalılar yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili ile asıl dava davalıları ..., ..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl davada davalı olan ... ilk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmamış olup, hakkında verilen karar kesinleştiğinden Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara karşı temyiz yoluna başvurmasında hukuki yararı bulunmaması sebebiyle davalı ...’ün temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Diğer davalıların temyiz itirazlarına gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp bir isabetsizlik bulunmaksızın karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davalılar ..., ... ve Mehmet Maşuk Kıyının tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
3-Davacının, davalılar ..., ..., ... ve birleşen dosya davalısı ...’a yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Davacı arsa sahibi ile davalılardan yüklenici Meral İnşaat Taahhüt, Turizm, Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. arasında Mersin 9. Noterliği"nin 09.03.2015 tarih ve 7151 yevmiye nolu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlendiği, yüklenici şirketin 10.03.2016 tarihli ihtarnameyi davacı arsa sahibine göndererek sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini bildirdiği, davacı arsa sahibinin de yüklenici şirkete gönderdiği 21.03.2016 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshine kabul ettiğini bildirdiği, böylece arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafların fesih iradelerinin birleşmesi sonucu feshedildiği, fesihten önce arsa sahibi tarafından yüklenici şirket temsilcisi Uğur Meral’e verilen 25.01.2016 tarihli “Düzenleme şeklinde vekâletname” ile vekaletnamede kat ve bağımsız bölüm numaraları yazılı 13 adet bağımsız bölümün üçüncü kişilere satışını da içeren vekaletname verildiği, yüklenici şirket tarafından bu vekâletnameye dayanılarak vekaletnamede gösterilen bağımsız bölümlerin asıl dosya davalıları üçüncü kişilere satıldığı, yüklenici şirketçe asıl dava davalısı ...’a satılan 45 nolu bağımsız bölümün ise daha sonra ... tarafından birleşen dosya davalısı ...’a satıldığı uyuşmazlık konusu değildir.
Arsa sahibi tarafından açılan asıl ve birleşen davada, Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2016/19 değişik iş numaralı dosyası üzerinden yaptırılan delil tespiti sonucu alınan 10.05.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre inşaatın gerçekleşme oranının %26,83 olduğu, sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle yüklenici şirkete sözleşmenin 12. maddesi uyarınca verilen satış yetkisine istinaden yüklenici tarafından üçüncü kişilere (davalılara) devri yapılan 13 adet bağımsız bölüm tapusunun iptâli ile davacı adına tescili istenilmiştir. İlk derece mahkemesince, davaya konu edilen bağımsız bölümlerden 45 nolu bağımsız bölümün dava açılmadan önce davalı ... tarafından birleşen dosya davalısı ...’a satıldığı gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine, diğer asıl dava davalıları gerçek kişiler ile birleşen davanın davalısı hakkında açılan davanın kabulüne, 13 adet bağımsız bölümün bu davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptâli ile davacı arsa sahibi adına tesciline karar verilmiştir. Karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince “25.01.2016 tarihli vekâletname ile yüklenici şirkete satış yetkisi verilen 13 adet bağımsız bölümden 1, 28, 29, 36, 45 ve 46 nolu bağımsız bölümlerin sözleşmede yapılan paylaşım sonucunda arsa sahibine düşen bağımsız bölümler olduğu, yüklenicinin düzenleme şeklinde vekaletnameye istinaden kendisine düşen ve satmak için yetki aldığı bağımsız bölümlerle birlikte vekaletnamede satış yetkisi verilen davacı arsa sahibine ait olan bağımsız bölümleri de sattığı” gerekçesiyle istinaf kanun yoluna başvuran ve 29 nolu bağımsız bölümü satın alan ..., 36 nolu bağımsız bölümü satın alan ..., 28 nolu bağımsız bölümü satın alan ... ve 45 nolu bağımsız bölümü satın alan ...’ın istinaf başvurularının kabulü ile bu davalar hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa satın aldıkları bağımsız bölümlerin sözleşme uyarınca arsa sahibine kalacak bağımsız bölümler olduğu gerekçesiyle istinaf başvuruları kabul edilen davalılardan ... ve ... vekili davaya vermiş olduğu cevap ve ikinci cevap dilekçesinde “Müvekkillerinin dava konusu ilişkideki tek muhatabının davalı yüklenici şirket olduğunu, bu nedenle davacı arsa sahibinin durumunu bilmedikleri gibi bilebilecek durumda da olmadıklarını, 29 ve 36 nolu bağımsız bölümlerin tapu devirlerinin yüklenici şirket ile arsa sahibi arasında yapılan ve yükleniciye tapu devir aşamalarını düzenleyen 12. maddeye göre yapıldığını” beyan etmiş, davalı ... vekili cevap dilekçesinde “Müvekkilinin daireleri satın aldığı tarihte arsa sahibi tarafından yükleniciye satışa yönelik vekâletname verilmiş olmasının yüklenicinin vekaletnamede yer alan taşınmazları hak edecek seviyede edimini yerine getirdiğini gösterdiğini” beyan etmiş, yine bilirkişi raporuna karşı beyanlarını sunduğu 26.04.2017 tarihli dilekçesinde ise “Müvekkilinin iki adet bağımsız bölümü yükleniciden satın aldığını” belirtmiştir. Birleşen dosya davalısı ... vekili de 21.05.2018 tarihli dilekçesinde “Yüklenicinin hak ettiği daire sayısı gereği müvekkili yönünden açılan davanın reddi gerektiğini” belirtmiştir. Görüldüğü gibi Bölge Adliye Mahkemesi’nce haklarında açılan dava reddedilen davalılar, mahkemenin kabulünün aksine satın aldıkları bağımsız bölümlerin sözleşme gereğince yükleniciye düşen bağımsız bölümler olduğunu, yüklenicinin yapmış olduğu inşaat seviyesi itibariyle bu bağımsız bölümleri hak ettiğini beyan etmişlerdir.
Öte yandan sözleşme eki basit krokide arsa sahibi ve yüklenici şirkete düşen bağımsız bölümlerin numaralandırması binanın girişine göre sağ taraftan itibaren yapılmıştır. Dava konusu taşınmazda kat irtifakı 11.01.2016 tarihinde tesis edilmiştir. Davacı tarafından yaptırılan tespit sonucu Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2016/19 değişik iş dosyasında alınan 10.05.2016 tarihli raporda bilirkişi tarafından kat irtifak projesi ve mimari proje incelenmiş olup, buna göre kat irtifakı projesinde ve mimari projede bağımsız bölümlerin sözleşme eki basit krokide yapılan numaralandırmanın aksine bina girişine göre sol taraftan itibaren numaralandırıldığı açıkça görülmektedir. Yine davacı vekili tarafından sunulan kat irtifakına ilişkin belgelerden de kat irtifakı kurulurken bağımsız bölümlerin numaralandırmasının vaziyet planına göre bina girişi esas alınarak sol baştan başlanılmak suretiyle yapıldığı anlaşılmaktadır. Arsa sahibi tarafından yüklenici şirkete kat irtifakı kurulduktan sonra 25.01.2016 tarihinde verilen vekaletnamede yükleniciye satış yetkisi tanınan bağımsız bölüm numaralarının kat irtifakı projesi ve mimari projedeki numaralandırma esas alınarak belirlendiği, vekaletnamede yazılı 13 adet bağımsız bölüm numarasının sözleşme eki basit krokideki gibi sağ baştan itibaren numaralandırma yapılması halinde tekabül ettiği bağımsız bölümlerin tümünün sözleşme uyarınca yükleniciye verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölümler olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda davalıların savunmaları, dosya kapsamı ve yukarıda yapılan açıklamalara göre asıl dosya davalıları ..., ..., ... ve birleşen dosya davalısı ...’ın satın aldıkları bağımsız bölümlerin de sözleşme uyarınca yükleniciye verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölümler olduğu sabit olduğundan bu davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’ün temyiz isteminin reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalılar ..., ... ve Mehmet Maşuk Kıyının temyiz itirazlarının reddine, 3. bent uyarınca davacı vekilinin davalılar ..., ..., ... ve ...’a yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün davacı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden asıl ve birleşen dosya davacısına iadesine, ödediği temyiz peşin ve Yargıtay başvurma harçlarının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen dosya davalısı ..."e geri verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.251,28 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl dosya davalısı ..."dan, bakiye 3.295,68 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl dosya davalısı ..."dan, bakiye 2.167,83 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl dosya davalısı ..."dan alınmasına, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi"ne, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
12.05.2020 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.