7. Hukuk Dairesi 2014/1023 E. , 2014/7386 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Dörtyol 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 15/11/2013
Numarası : 2011/176-2013/693
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, yapılan bilirkişi incelemesinde bilirkişi, sendika üyesi olmayan davacının taban ücretini bulmak için belediyede TİS uygulaması olmayan dönemden emsal bordro istemiş ve hesaplamayı 1983 yılındaki bir bordroya dayanarak, bu ücretin asgari ücrete oranını bularak, bu oranı davacının ücretine yansıtarak hesaplama yapmıştır. Bu hesaplama usulü olaya ve dosya kapsamına uygun değildir.
Davacının, sendika üyesi olmadığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle sendikasız işçinin taban ücretini belirlenmesi gerekmektedir. Ancak bu ücretin, davacının yaptığı işi yapan ve kıdemi aynı olan halen çalışan belediye işçisinin, TİS gereği yapılan yardımlardan arındırılmış günlük yevmiyesi esas alınarak belirlenmelidir. Bu ücret baz alınarak varsa fark ücreti alacağı tespit edilmelidir. Bu ücret tespitinde özellikle emsal işçiye verilen ek ödemelerin dikkate alınması, ücret alacağı hesabının giydirilmiş ücret üzerinden yapılması hatalıdır. Hesaplamanın çıplak ücret üzerinden yapılması gerekmektedir. Mahkemece bilirkişinin hatalı usulle belirlediği taban ücreti baz alarak yapılan hesaplama dikkate alınarak karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 03/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.