
Esas No: 2021/174
Karar No: 2021/894
Karar Tarihi: 29.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/174 Esas 2021/894 Karar Sayılı İlamı
T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/174
KARAR NO : 2021/894
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2021
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili, dava dilekçesinde, özetle; Davalının, müvekkili aleyhine Antalya ... İcra Müdürlüğü'nün .../... E. sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiğini, takibin haksız olması nedeniyle müvekkilinin icra takibine itiraz ettiğini, sonrasında davalının talebi üzerine Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .../... D.İş dosyası kapsamında müvekkilinin menkul ve gayrimenkul ile üçüncü kişi-
lerdeki hak ve alacakları üzerinde 155.959,53 TL miktarlı ihtiyati haciz konulmasına karar verildiğini, bu kez davalı tarafından Antalya ...Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .../... E. sayılı dosyası ile 70.056,26 TL üzerinden itirazın iptali davası açıldığını ve böylece ihtiyati haczin 85.903,27 TL'lik kısmının hükümsüz kaldığını, böylelikle işbu dava ile davalının ihtiyati haczinin haksız ve kötü niyetli olduğunun görüldüğünü, yargılama sonunda Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .../... E.- .../... K. sayılı Kararı ile müvekkilinin takip konusu sözleşmede imzasının bulunmadığı, kefaleti bulunan sözleşmeden kaynaklanan borcun ise kapatılmış olduğu gerekçesiyle müvekkilinin dava konusu borç yönünden sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, Antalya BA.M. ....H.D.'nin .../... E.-.../... K. sayılı dosyasında da davalının istinaf bavşvurusunun esastan reddine ve daha sonra Yargıtay ...H.D.'nin .../... E.-.../... K. sayılı dosyasında ise davalının temyiz iddialarının reddi ile hukuka uygun hükmün onanmasına karar verildiğini, açıklanan sebepler ile müvekkilinin uğramış olduğu maddi ve manevi zararların tazminini davalıdan talep etme zaruretinin doğduğunu, davalının haksız işlemleri söz konusu olmasa idi müvekkilinin herhangi bir zararının doğmayacağını, (örnek göterilen Yargıtay Kararlarında olduğu gibi)davalının haksız işlemleri ile müvekkilinin aleyhine oluşan zararalar arasında nedensellik bağı bulunduğunu, müvekkilinin aleyhine haksız olarak ihtiyati haciz kararı alınması ile müvekkilinin kişilik haklarının zedelendiğini ve TBK m.58 gereğince uğranılan manevi zararın tazmninin gerektiğini, ayrıca oluşan zararı davalının gidermekle yükümlü olduğunu, yukarıda detaylı açıklandığı üzere davalı tarafından herhangi bir alacak bulunmadığı halde takip başlattığını ve haksız olarak ihtiyati haciz kararı aldırdığını, müvekkilinin tacir ve davanın da banka olması, haksız ihtiyati haciz sebebiyle de müvekkilinin kişilik haklarının zedelenmesi ile birlikte bulunduğu iş alanında müvekkiline karşı ticari faaliyetlerde temel unsur olan güven duygusunun azaldığını, açıklanan sebepler ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatları doğrultusunda manevi tazminatın somut durumun şartlarına ve tarafların maddi durumlarının dikkte alınarak belirlenmesi gerektiğini, bu doğrultuda müvekkilinin ve davalının basiretli tacir olarak hareket etme yükümlülüklerinin bulunduğunu, özellikle bankanın elindeki sözleşmede kimin isim ve imzasının bulunduğunu bilmesinin beklendiğini, işbu somut durum göz önüne alınarak müvekkilinin zenginleşmemesi, davalının ise fakirleşmemesinin verektiği esası vereği fazlava dair hakları saklı kalmak kavdıvla 10.000.00 TL manevi tazminat talep ettiklerini, bunun dışında müvekkilinin menkul ve gayrimenkullerine ihyiyati haciz konulmasına karar verilmesi sebebiyle haciz baskısı altında kalmamak ve mal varlığını güvencede tutmak amacıyla Antalya ...İcra Müdürlüğü'nün .../... E. sayılı dosyasına teminat mektubu sunulduğunu ve teminat mektubu komisyonları nedeniyle maddi zarar doğduğunu (dökümü sunulduğu şekilde) bunların toplamının 8.905,77 TL olduğunu, İİK m.259/1 ile Borçlar Knaunu'nun ilgili hükümleri doğrultusunda davalının müvekkilinin uğradığı tüm zararlardan sorumlu olduğunu, belirtilen kanun hükümleri ve Yargıtay içtihatları uyarınca haksız ihtiyati haciz sebebiyle doğan zararlardan haksız haciz koyduran tarafın kusursuz sorumluluğu bulunduğunu, sonuç itibariyle, açıklanan sebepler doğrultusunda haksız ihtiyati haciz kararı alan davalının sebebiyet vermiş olduğu zararlar toplamı 8.905,77 TL maddi tazminatın ödeme tarihlerinen itibaren işletilecek yasal faizi ve oluşan manevi zarar sebebiyle 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, ayrıca yagılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar veilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı Vekili, cevap dilekçesinde, özetle; “İşbu davanın haksız ve hukuksuz olup reddinin gerektiğini, müvekkil banka ile dava dışı borçlu ... Tarım Tur.Tic.Ltd.Şti. arasında genel kredi sözleşmeleri imzalanmış olup, davacı ...'ın bu sözleşmelere kefil olduğunu, ancak asıl borçlu temerrüde düşünce borçlu ve kefillere noter ihtarnameleri gönderilerek borçluların ödemeye davet edildiğini, ancak borcun buna rağmen ödenmemesi üzerine borçlular hakkında Antalya ...İcra Müdürlüğünün ... E. sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davacının takibe itiraz ettiğini, bunun üzerine itirazın iptalini teminen Antalya ...Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .../... E. sayılı dosyasından itirazın iptali davası ikame edildiğini, yargılama neticesinde davacının genel kredi sözleşmesinde kefalet imzasının bulunduğu, ancak asıl borcun sona ermesinin kefalet borcunu da sona erdiren sebeplerden olduğu, davalıya gönderilen noter ihtarında üçüncü kez kapatılmasından sonra açılan ... nolu borçlu cari hesap bakiyesinin bildirildiği, bu hesaba dayalı sözleşmede ise davacının imzasının bulunmadığı gerekçesiyle davacı yönünden davanın reddine karar verildiğini, bu kez davacının mağdur olduğunu iddia ederek işbu davayı ikame ettiğini, müvekkil aleyhine yöneltilen işbu davanın usul ve yasalara tamamen aykırı olduğunu, öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddini talep ettiklerini, esasa yönelik olarak ise, öncelikle davacının maddi tazminat taleplerinin hukuki mesnetten uzak olduğunu, zira ihtiyati haciz kararı talebinde bulunulması ve haciz kararının uygulanmasının haksız
olmadığını, müvekkil bankanın asıl borçluya kredi kullandırmasının nedeninin davacı ve diğer borçluların imzalarına duyulan güven olduğunu, ancak buna rağmen Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .../... E. sayılı itirazın iptali davasında davacı yönünden davanın reddine karar verildiğini, işbu kararın eksik incelemeye dayanması nedeniyle hukuka aykırı olmasına rağmen onandığını, oysa, Mahkeme kararına esas teşkil eden bilirkişi raporunda <ödememe olmamasına rağmen davalının kefaletinin son bulduğunun belirtildiğini, fakat (örnek gösterilen Yargıtay Kararı) gereği kefaletin ödeme ile son bulduğunu, öte yandan Antalya ...Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .../... E. sayılı dosyasında davacının kötü niyet tazminatı talebinin kanıtlanamadığı için reddedildiğini, anılan dava kapsamında müvekkil bankanın takibe konu kredilerden alacaklı olduğu ortaya çıkmış olmakla birlikte davacının kefaletinin son bulduğu ve söz konusu borçlardan sorumlu olmadığına hükmedildiğini, müvekkil bankanın ise ilgili icra takibini davacının ve dava dışı diğer borçluların imzalarına güvenerek açtığını, müvekkilin alacağı dikkate alındığında davacı hakkında icra takibi başlatması ve ihtiyati haciz talep etmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğunu, davacı vekilinin davacının ihtiyati haciz nedeniyle maddi zarara uğradığı ve bu zararın tazminini talep ettiğini, ancak davacının söz konusu iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte haksız ihtiyati haciz nedeniyle tazminat davası açılabilmesi için bu ihtiyati haciz kararının karşı tarafın zararına yol açması gerektiğini, davacının ise anılan zararları ispatlayabilecek bir delil sunmadığını, ayrıca davacının icra dosyası'na teminat mektubu sunmasının kendi iradesi ile yapmış olduğu bir işlem olup, bu sebeple dava dışı bir bankaya ödemiş olduğu komisyonları bu dava kapsamında talep etmesinin mümkün olmadığını, ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte Yargıtay ....H.D.'nin .../... E.-.../... K. sayılı kararının ... tarihli olup, bu tarihte söz konusu karar kesinleştiğinden davacının bu tarihten sonraki komisvon taleplerinin kabulünün de mümkün olmadığını. davacı vekilinin hansi bankalar nezdinde veya davacının hangi gayrimenkulüne ihtiyati haciz konulduğunu, hangi bankada ne kadar kredi limitinin bulunduğunu, ihtiyati haciz nedeniyle davacının hangi bankalardaki kredi limitini kullanamadığını ve haciz ihbarnamesi gönderilen hangi bankalarla çalıştığını açıklamadığını, davacı vekilinin söz konusu soyut ve dayanaksız beyanlarının farazi iddialardan öteye geçmediğini ve davacının davasını somutlaştıramadığını, Uyap sorgulamalarında davacının üzerinde kaytılı araç bulunamadığını ve sadece davacı adına kayıtlı taşınmaz tespit edildiğini, davacının .../... Şubesi'ndeki hesabına ihtiyati haciz konduğunu ve bu hesabın bloke olduğunu, ancak ihtiyati haciz konulan paranın icra dosyasına gönderilmesinin taraflarından istenmediğini, blokedeki paranın icra dosyasına gönderilmesinin davacı/borçlu vekili tarafından talep edildiğini, sonrasında da bu paranın teminat mektubu karşılığında yine davacı tarafından çekildiğini, davacının dava dilekçesinde talep ettiği teminat mektubu devre komisyonlarının tamamen Antalya ... İcra Müdürlüğü'nün .../... E. sayılı dosyasına sundukları 08.10.2015 tarihli taleplerinin sonucu ödedikleri masraflar olup, davacının bu talepleri olmasaydı söz konusu masrafların da doğmamış olacağını, davacının kendi talebi sonucunda icra dosyasına ödediği açık olan bir paranın icra dosyasından yine kendisi tarafından çekilmesi sırasında ödediği masrafların taraflarından istenmesinin mümkün olmadığını, davacının manevi tazminata yönelik tüm iddialarının da hukuki mesnetten uzak olduğunu, manevi tazminatın Borçlar Kaununu'nun 56.maddesinde düzenlemiş olup, şahsiyet hakkında hukuka aykırı tecavüzden doğan acı, elem ve ızdırabın telafisi amacıyla hükmedilen bir tazminat olduğunu ve kusur sorumluluğu esasına dayandığını, manevi tazminata hükmedilebilmesi için yasanın düzenlediği tüm şartları taşıması gerektiğini, oysa ki, somut olaya bakıldığında manevi tazminatın şartlarının oluşmadığının görüleceğini, yukarıda ifade edildiği üzere, itirazın iptali davasında müvekkil bankanın takibe konu kredilerden alacaklı olduğu ortaya çıkmış ve davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddedilmiş olmasına rağmen, hatalı bilirkişi raporları gerekçe gösterilerek davacının kefaletinin son bulduğu ve söz konusu borçlardan sorumlu olmadığına hükmedildiğini, halbuki ilgili icra takibinin davacının ve dava dışı diğer borçluların sözleşmede bulunan imzalarına güvenerek açıldığını, bu nedenle müvekkil bankanın davacı hakkında icra takibi başlatması ve ihtiyati haciz talep etmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğunu ve buna bağlı olarak ihtiyati haciz talep eden iyiniyetli müvekkil bankanın kusuru bulunmadığından davacının bu yöndeki tüm iddialarına itiraz ettiklerini, nitekim (örnek gösterilen) Yargıtay Kararında manevi tazminat talebinin mutlaka kusurlu davranışa dayanması gerektiğine hükmedildiğini, davacının haksız eylem sebebiyle kişilik değerlerinde zarar doğduğunu ispatlayabilecek hiçbir delil ortaya koymadığını ve farazi iddialar ortaya atarak işbu davayı ikame ettiğini, davacının teminat mektubu komisyonlarına ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiz talep etmesinin de hukuka aykırı olduğunu, faizin başlatılması gereken tarihin karşı tarafın temerrüde düşürüldüği tarih olduğunu, oysa bu hususta çekilmiş bir ihtarname veya müvekkil bankanın başka bir şekilde temerrüde düşürülme durumunun bulunmadığını, bu itibarla kabul anlamına gelmemekle birlikte faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, sonuç itibariyle, zamanaşımı ve eksik harç yatırılması nedenleriyle davanın usulden reddine, aksi durumda haskız ve mesnetsiz davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşıya yükletilmesine karar verilmesini dilediklerini talep etmiştir.
Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklı, maddi ve manevi tazminat talebinden ibaretttir.
Yargıtay ... HD'nin .../... E, .../... K sayılı ilamında da belirtildiği üzere, iş bu dava zorunlu arabuluculuğa tabidir ve iş bu dosyada zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
İİK'nun 259 maddesinde de teminat hususu düzenlenmiştir. Madde de “ İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz. Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder. Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, ihtiyati haczi veren mahkeme Antalya 3. Asliye Ticaret mahkemesidir. Söylemek gerekir ki; mahkemelerin bir numara altında isimlendirmeleri, birden çok mahkemenin olduğu anlamına gelmez. İlgili mahkemenin birer dairesi gibidirler. (KURU,BAKİ/ARSLAN,RAMAZAN/YILMAZ,EJDER., Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 2016, s. 84-87; burada şuna dikkat emtek gerekir ki HSK'nın kanunun verdiği yetkiye dayanarak, ihtisas kararı gereği belli bir numaralı mahkemeyi görevlendirdiği uyuşmazlıklar kabule göre bundan istisnadır. Burada ise kanun ihtiyati haczi koyan mahkeme de görevli diyerek kabule göre mahkemeyi tür olarak belirtmiştir. İhtiyati haczi görevli olduğunu düşünerek veren mahkeme ile aşamalarda yargılama yapan mahkeme görevsizlik gibi gerekçelerle aynı olmayabilir.) Antalyada Ticaret mahkemesi vardır ve birden çok (4 tane mevcuttu) dairesi vardır. Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir ve Anayasa m. 36 gereği; Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz. Bu nedenlerle, mahkememiz, sırf numaralandırma nedeniyle görevsizlik kanaatine varmayıp, dosyayı ... Asliye Ticaret mahkemesine göndermemiştir. Antalya Asliye Ticaret mahkemesi de görevlidir,
Mahkememizce deliller toplanmış, Antalya ... Asliye Ticaret mahkemesinin .../... esas, .../...9 karar sayılı dosyası, Antalya ... İcra müdürlüğünün .../... esas sayılı dosyası, iş bu dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce bankacı bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
... tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının, aralarında davalı bankanın da bulunduğu, 6 ayrı bankanın ... Şubelerine keşide ettiği ... Noterliği'nin ... tarih, ... yevmiye sayılı, konusu “kefillikten vazgeçme” olarak belirtilen ihtarnamesinde: “Bundan bir süre önce ... Tarım Ltd.Şti.'ne kefil olduğunu, gördüğü lüzum üzerine kefillikten vazgeçtiğini, bundan böyle söz konusu şahısla ilgili hiçbir borcu kabul etmediğini, kefilliğin kendisini bağlamadığını, bu tarihten sonra kullanacağı hiçbir krediden sorumlu olmayacağını, gereğinin yapılmasını dilediğini ” bildirdiğini, dosya içeriğinde söz konusu ihtarnamenin tebliğ mazbatası bulunmamakla birlikte, davalı bankanın buna ilişkin bir itirazının söz konusu olmadığını, dosya içeriğinde bulunan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi suretine göre, ... Tarım Ltd. Şti.'nin yarı yarıya ortağı olan davacının, şirketin 31.07.2012 tarihli genel kurul toplantısında alınan karar ile karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tüm hisselerini diğer ortak ...'e devrederek şirket ortaklığından ve aynı zamanda şirket müdürlüğü görevinden ayrılmış olup, işbu kararın, 14.08.2012 tarih ve 8133 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin 190. sayfasında yayımlandığını, davalının, davacı ile birlikte dava dışı ... Tarım Ltd.Şti. ve yine dava dışı ...'e keşide ettiği ... Noterliği'nin ... tarih ve ... yevmiye sayılı ihtarnamesinde, özetle; “Muaccel hale gelen nakdi krediler kaynaklı toplam 105.986,53 TL borcun 7 gün içinde ödenmesini ve kullandırılan çeklerin yasal yükümlülük bedeli karşılığı olan gayrinakdi risk turarı 39.920,00 TL'nin 7 gün içinde depo edilmesini” talep etmiş olup, kat edilen nakdi kredilerin 10.04.2015 tarihi itibariyle borç dökümünün gönderildiğini, Antalya ...Asliye Ticaret Mahkemesi, davalı bankanın ödeme emri ile aynı, yani 14.05.2015 tarihli talebi üzerine verdiği ve karşı tarafın davacı ile birlikte dava dışı ... Tarım Ltd.Şti. ve ...'in gösterildiği, ... tarih, E.../... D.İş-K.../... Kararında; “genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi ile ... Noterliği'nin ... tarih ve ... ihtarnamesine istinaden ... talep edilen 155.959,53 TL borcun muaccel olmasına rağmen ödenmediği ve rehin ile de temin edilmemiş bulunduğu anlaşılmakla, ihtiyati haciz talebi İİK'nın 257.maddesine uygun olmakla, borçlu ... Tarım Ltd.Şti. 95.959,53 TL'den sınırlı sorumlu olmak kaydıyla borçluların kendilerine ait menkul ve gayrimenkulleri ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının borca ve ferilerine yetecek kadarına ihtiyati haciz konulmasına ” diyerek davalı bankanın ihtiyati haciz talebini kabul edildiği, davalının, davacının tüm borca ve fer lerine itiraz ettiği Ödeme emrinde, davacıyı 3 ayrı nakdi kredi borcundan ve ilave olarak çek gayrinakdi riski karşılığı depo tutarından sorumlu tuttuğu halde, bu defa bu kredilerden ticari taşıt ile nakde dönüşen çek kredisini ve ayrıca çek gayrinakdi riski karşılığı depo talebini bir kenara bırakarak ve davacıyı sadece ... nolu borçlu cari hesap kredisi kaynaklı alacağından sorumlu tutarak, 01.07.2015 tarihinde Antalya ... Ticaret Mahkemesi'nin .../... E. sayılı dosyası kapsamında 70.056,26 TL bedel üzerinden davacı aleyhine itirazın iptali davası açtığını, itirazın İptali davasına cevap veren davalının (yani, huzurdaki davanın davacısı) açılan davanın haksız ve kötüniyetli olduğu gerekçesiyle, davacı banka aleyhine %20 kötüniyet tazminatı talebinde bulunduğunu, itirazın iptali davasının açılması sonrası, davacı, Antalya ... İcra Müdürlüğü'nden, “155.959,53 TL'lik ihtiyati haczin, itirazın iptali davası miktarına indirgenmesi ve 70.056,26 TL'nin ... ... Şubesi'nden dosya hesabına istenerek itirazın iptali davası sonuçlanıncaya kadar bu tutarın blokeye alınmasını” talep etmişse de, bu talebin İcra Müdürlüğünce reddedilmesi üzerine, Antalya ...İcra Hukuk Mahkemesi'nde Şikayet davası açmış olup, bahsi geçen Mahkeme, ... tarih ve .../... E.-.../... K. sayılı Kararı ile, “155.959,53 TL'lik ihtiyati haczin (itirazın iptali davasının dava değeri dışında kalan) 85.903,27 TL'lik kısmının hükümsüz kaldığına” karar verildiği, davacının ... tarihli dilekçesi ile Antalya ... İcra Müdürlüğü'nden, “Antalya ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin yukarıda bahsi geçen Kararı gereği, 70.056,26 TL'nin ... ... Şubesi'nden istenilmesine ve bu miktarın itirazın iptali davası sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesini” talep etmiş, İcra Müdürlüğü'nün aynı yöndeki Kararı sonrası 70.056,26 TL, 09.10.2015 tarihinde ... ... Şubesi'nden İcra Müdürlüğü hesabına aktarılmıştır.Davacı Vekili, (ilgili tutarın İcra Müdürlüğü hesabina aktarılmasıyla birlikte) aynı gün İcra Müdürlüğü'nden, “dosya bakiyesinin depo edildiğini, ancak müvekkilin banka hesapları üzerindeki hacizlerin kaldırılmaması sebebiyle müvekkilinin ticaretini devam ettiremediğini ve zarara uğradığını, bu nedenle ilgili bankalara müzekkere yazılarak hacizlerin kaldırılmasını istediklerini” bildirdiği, Antalya ... İcra Müdürlüğü, yine ... tarihli Kararında, “155.959,53 TL'lik ihtiyati haczin (itirazın iptali davasına konu olmayan) 85.903,27 TL'lik kısmı "yönünden kaldırılmasına” karar verildiği, davacının, 18.11.2015 tarihli dilekçesi ile İcra Müdürlüğü'nden, “dosyaya yatırılan 70.056.26 TL'nin kesin ve süresiz teminat mektubu ile değiştirilmesini” talep etmiş olup, İcra Müdürlüğü bu talebi kabul ettiğini, itirazın iptali davasında davalı aleyhine açılan davanın reddedildiği, kararın istinaf ve Yargıtay aşamalarından geçtiğini ve ilk derece mahkemesinin kararının yerinde bulunduğunu, kararın kesinleşme şerhinin 25/02/2020 olduğunu, davacının ödediği teminat mektubu masraflarının toplamda 8.905,77 TL olduğunu, sonuç itibariyle, davacıya itirazın iptali davasının dava değerinden daha fazla ihtiyati haciz uygulanması ve akabinde de itirazın iptali davasının reddi olguları göz önüne alındığında, davalı bankanın haksız olarak tacir sıfatını haiz davacı mevduatı üzerinde ihtiyati haciz uygulanmasına ve davacının mevduatını bir süre de olsa kullanamasına sebep olduğu, ayrıca davacının bu süreçte nakdi kredi de kullanmakta olduğu, davacının üzerindeki haciz baskısını kaldırmak ve de icra dosyasında nakit olarak tuttuğu teminatı (ticari amaçla örneğin nakdi krediyi kapatmak için) teminat mektubu ile değiştirmesinin haklı görülmesi gerektiği ve bu bağlamda davalı bankanın, davacının ilgili teminat mektubu nedeniyle ... Bankası'na ödediği, aşağıda ayrıca değinilecek nedenlerle 25.02.2020 tarihli BSMV dahil 735,59 TL'lik komisyon hariç olmak üzere, kalan (toplam komisyon tutarı 8.905,77 - 735,59) BSMV dahil 8.170,18 TL'lik toplam komisyondan sorumlu olduğu, davalının, davacının ilgili teminat mektubu nedeniyle T. Vakıflar Bankası'na ödediği en son tarihli 25.02.2020 tarihli BSMV dahil 735,59 TL'lik komisyondan sorumlu olmadığı, zira, taraflar arasındaki itirazın iptali davası 28.11.2019 tarihinde kesinleşmiş olmasına rağmen, davacının, Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nden (İcra Müdürlüğü'nün teminat mektubunun iadesi için talep ettiği) Kesinleşme Şerhini 11.02.2020 tarihli dilekçesi ile talep ettiği ve Kesinleşme Şerhinin 25.02.2020 tarihi itibariyle düzenlendiği, ilgili Kesinleşme Şerhinin, İcra Müdürlüğü'ne Davacı Vekili tarafından 09.03.2020 tarihinde sunularak “teminat mektubunun iadesinin istendiği”, teminat mektubunun (İcra Müdürlüğü'nce) davacı yana 10.03.2020 tarihinde teslim edildiği ve T.Vakıflar Bankası'nın sözkonusu teminat mektubununun çıkışını 13.03.2020 tarihinde yaptığı hususları belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
İtirazların/beyanların değerlendirilmesi amacıyla bilirkişiden ek rapor aldırılmıştır.
... tarihli bilirkişi raporunda özetle; kök rapordaki tespitler teyit edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi kök ve ek raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay ilamlarında da belirtildiği üzere; 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 259. maddesinin 1. fıkrasında; ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Haksız ihtiyati hacizden dolayı alacaklının maddi tazminat ile sorumlu tutulabilmesi için; borçlunun malları için ihtiyati haciz kararı alınmış ve bu karar yerine getirilmiş olmalı, ihtiyati haciz koydurmuş olan alacaklı haksız çıkmış olmalı, borçlu (veya üçüncü kişi) malları üzerine ihtiyati haciz konulmuş olmasından bir zarar görmüş olmalı ve zarar ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Haksız ihtiyati haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için de davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir.(Benzer hususlar; KURU, Baki; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, s. 1076 vd)
Somut olaya bakıldığında, davacı bankaca Antalya ... İcra müdürlüğünün .../... esas sayılı dosyası ile takipte iş bu davadaki davacı ile birlikte dava dışı ... Tarım Ltd.Şti. ve ...'in gösterildiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu, Antalya ... Asliye Ticaret mahkemesinin .../... esas, .../... karar sayılı dosyasında davalı bankaca itirazın iptali davasının açıldığı, davalının, iş bu davanın davacısı olduğu, yargılama sonunda itirazın iptali davasının davanın reddine karar verildiği, karara karşı Antalya Bölge Adliye Mahkemesine başvurulduğu, BAM ... HD'nin .../... esas, .../... karar sayılı ilamı ile başvurunun "davacı ile dava dışı şirket arasında düzenlenen 13/01/2009 tarihli sözleşmede davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, sözleşme limitinin 01/11/2011 tarihinde 150.000,00 TL ye yükseltildiği, daha sonra bu alacaktan kaynaklanan borcun kapatıldığı, davacı ile dava dışı şirket arasında 28/02/2013 tarihinde 1.000.000,00 TL limitli yeni bir kredi sözleşmesi düzenlendiği ancak davalının bu sözleşme içeriğinde imzasının bulunmadığı, davaya konu alacağın da, alınan bilirkişi raporu kapsamında, bu sözleşmeden kaynaklandığı, bu suretle davalının davaya konu alacak yönünden sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla" gerekçesiyle esastan reddine karar verildiği, kararın temyiz kanun yoluna götürüldüğü ve Yargıtay ... HD'nin .../... esas, .../... karar sayılı ilamı ile BAM kararının onandığı, aşamalarda ise Antalya ... Asliye Ticaret mahkemesinin .../... değişik iş esas .../... değişik iş karar sayılı ilamında takipteki borçlular aleyhine ihtiyati haciz talep edildiği, “genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi ile ... ... Noterliği'nin ... tarih ve ... ihtarnamesine istinaden ... talep edilen 155.959,53 TL borcun muaccel olmasına rağmen ödenmediği ve rehin ile de temin edilmemiş bulunduğu anlaşılmakla, ihtiyati haciz talebi İİK'nın 257.maddesine uygun olmakla, borçlu ... Tarım Ltd.Şti. 95.959,53 TL'den sınırlı sorumlu olmak kaydıyla borçluların kendilerine ait menkul ve gayrimenkulleri ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının borca ve ferilerine yetecek kadarına ihtiyati haciz konulmasına ” diyerek davalı bankanın ihtiyati haciz talebini kabul edildiği, ihtiyati haciz kararı gereği icra müdürlüğünce yazışmalar yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davalının, davacıya karşı alacak talebinin haksız olduğu kesinleşmiş yargı kararıyla sabit olmakla, uyuşmazlık dışıdır. Davacı ile dava dışı şirket arasında düzenlenen 13/01/2009 tarihli sözleşmede davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, sözleşme limitinin 01/11/2011 tarihinde 150.000,00 TL ye yükseltildiği, daha sonra bu alacaktan kaynaklanan borcun kapatıldığı, davacı ile dava dışı şirket arasında 28/02/2013 tarihinde 1.000.000,00 TL limitli yeni bir kredi sözleşmesi düzenlendiği ancak davalının bu sözleşme içeriğinde imzasının bulunmadığı, davaya konu alacağın da, alınan bilirkişi raporu kapsamında, bu sözleşmeden kaynaklandığı, bu suretle davalının davaya konu alacak yönünden sorumluluğunun bulunmadığı kesinleşmiş yargı kararıyla sabittir. Davalı, davacının imzası ve sorumluluğu olmayan bir kredi nedeniyle davacı aleyhine ihtiyati haciz almış, takip yapmış, itirazın iptali davası açmıştır.
Davalı banka olmakla, AŞ'dir ve tacirdir. Basiret, sağduyu, ilim, tecrübe ve feraset ışığıyla görüp sezmeye ve bilip değerlendirmeye esas teşkil eden konuları etraflıca ve tam olarak kavrayabilmedir.(KARAHAN, Sami, Ticarî İşletme Hukuku, 6102 Sayılı TTK. ile 6098 Sayılı TBK. ve 6100 Sayılı HMK‟ya Göre Güncellenmiş 20 Baskı, Konya 2011, s. 86; AYHAN, Rıza, Ticarî İşletme Hukuku, Ankara 2007, s. 203) Basiret, tacirin ticarî işletmesiyle ilgili olarak, fiilî ve hukukî işlemlerde göstermesi gereken dikkat, tedbir ve objektif özen yükümlülüğü demektir. Tacir, tüm bu hukukî ve fiilî işlemlerini yaparken, ticarî hayatın gerektirdiği tüm tedbirleri almalı ve meydana gelebilecek değişmeleri önceden tahmin etmeye çalışarak yükümlülük altına girmesi gereklidir. Tacirden beklenen basiretin ne olduğu kanundan değil ticarî hayattan, özellikle ticarî teamüllerden çıkartılabilir. (KİZİR, Mahmut., "Yargıtay Kararları Işığında Basiretli İşadamı Gibi Hareket Etme Yükümlülüğünün Sözleşmenin Değişen Şartlara Uyarlanmasına Etkisi", Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 19 Sayı: 2 Yıl: 2011, s. 245-283) Bankalar da, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlar olup, sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir. TTK 18/2 maddesi gereğince, tacir,ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim, bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. (YILMAZ, Süleyman; Hukuki Açıdan İnternet Bankacılığı, Ankara, 2010, s. 152.) Bankanın özen borcu, TMK m. 2 ye dayanır.(ÇEKER, Mustafa; Hukuki Yönleriyle Banka Mevduatı, Adana 2004, s. 273)
Basiretli iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü dolayısıyla da davalının kredi nedeniyle borçlu olanları net olarak araştırıp, bilmesi gerekmektedir. Kredinin bir tarafı da doğal olarak kendisidir. Buna rağmen davalının borçlu olmayan biri aleyhine borçlu olduğu iddiasıyla ihtiyati haciz istemesi, uygulatması, dava açması kötü niyeti göstermektedir. Davacı dava dilekçesinde ve bilirkişi raporunda da bahsedildiği üzere, aleyhine ihtiyati haczi önlemek için teminat mektubu almış ve bunun için de komisyonlar ödemek zorunda kalmıştır. Bilirkişi raporunda bu hususlar ortaya konulmuştur. Teminat komisyonları haksız bir ihtiyati haciz nedeniyle ödenmek zorunda kalınmıştır.
Bu açıklamalar ışığında, davacının teminat mektubu komisyonları yönünden talebinin kısmen yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda da bahsedildiği üzere; davacının ilgili teminat mektubu nedeniyle ... Bankası'na ödediği en son tarihli 25.02.2020 tarihli BSMV dahil 735,59 TL'lik komisyondan sorumlu olmadığı, zira, taraflar arasındaki itirazın iptali davası 28.11.2019 tarihinde kesinleşmiş olmasına rağmen, davacının, Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nden (İcra Müdürlüğü'nün teminat mektubunun iadesi için talep ettiği) Kesinleşme Şerhini 11.02.2020 tarihli dilekçesi ile talep ettiği ve Kesinleşme Şerhinin 25.02.2020 tarihi itibariyle düzenlendiği, ilgili Kesinleşme Şerhinin, İcra Müdürlüğü'ne Davacı Vekili tarafından 09.03.2020 tarihinde sunularak “teminat mektubunun iadesinin istendiği”, teminat mektubunun (İcra Müdürlüğü'nce) davacı yana 10.03.2020 tarihinde teslim edildiği ve ... Bankası'nın sözkonusu teminat mektubununun çıkışını 13.03.2020 tarihinde yaptığı anlaşılmakla, maddi zarar yönünden kısmen kabul kararı vermek gerekmiştir.
Davacı, manevi tazminat talebinde de bulunmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 09.04.1982 gün ve E:1981/4-56, K:1982/348 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kişilik hakları, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan, herkese karşı ileri sürülebilen ve kaynağını Anayasa’dan alan; yani Anayasa’nın teminatı altında bulunan mutlak bir haktır. Manevi tazminat sade bir ifade ile, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir(EREN, Fikret., Borçlar Hukuku-genel hükümler-, 8. Bası, Ekim 2003, s. 745, KILIÇOĞLU,Ahmet, Borçlar Hukuku, Ankara 2004, s. 311, ERTAŞ, Şeref., Manevi Tazminatın Hukuki Niteliği ve Miktarının Tespiti, Postacıoğlu'na Armağan, Ankara 1990, s. 83 vd.)Manevi tazminatta zarar, kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğüne yapılan saldırının mecazi ifadesidir(KILIÇOĞLU,Mustafa, Tazminat Hukuku,3. Baskı, Şubat 2010, s.1031.,HATEMİ, Hüseyin, Sözleşme Dışı Sorumluluk, C.II,İstanbul 1993, s.102) Manevi tazimnata hükmedilirken uygulamaya 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki (Belirtilmelidir ki; Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları konularıyla sınırlı, sonuçlarıyla bağlayıcıdırlar, bkz: 2797 saıyılı Yargıtay kanunu m. 45;"İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.)ilkeler ışık tutmaktadır. Manevi tazminat uygulamadaki yerleşen ilkeler de gözetilerek, hakimin takdirinde bir husustur. Mahkemeler kanunen kendilerine tanınan takdir haklarını dikkatlı kullanmalıdırlar. Takdir yetkisi, kanun koyucunun bilerek ve isteyerek, yani bilinçli olarak bıraktığı kural-içi (intra legem) boşlukların; hukuk kurallarını uygulamakla yükümlü olanlarca, olaylardaki özelliklerle toplumdaki ahlâkî düşünceler, hukukun birliği, takdir yetkisini tanıyan kuralın amacı, sosyal adalet gibi hususlar göz önünde tutularak ferdîleştirilip doldurulması yetkisidir. Hukukî niteliği bakımından, MK. m. 4'de tanınmış olan bu yetki, kural-içi boşluğu doldurup doldurmamak bakımından yargıca bir « s e r b e s t i » (ihtiyar) vermemiş; tersine, bir ödev yüklemiştir. Gerçekten, MK. m. 4'e göre, «hâkim ... hükmeder». Bu ibareden ödev niteliği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Şu halde, hakim, takdirle ilgili şartların gerçekleşmesi halinde, takdir yetkisini kullanmakla yükümlüdür. Aksi takdirde, hakkın dağıtımından kaçınmış olur(EDİŞ, Seyfullah; Hukukun Uygulanmasında Yargıca Tanınmış Takdir Yetkisi).
Haksız ihtiyati haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için de davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir. Yukarıda da belirtildiği üzere, davalının tacir olması, basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekliliği, iddia edilen işlemin bir tarafının da kendisi olması nedeniyle bir kişinin ilgili işlem nedeni ile borçlu olup olmadığını, imzasının olup olmadığını bilmesi gerekliliği karşısında, davacının sözleşmeden kaynaklı borçlu olmadığının kesinleşmiş yargı kararıyla tespit edilmesi karşısında, davalının ağır kusurunun olduğu ve hatta kötü niyetli olduğu mahkememizin kabulündedir. Söz konusu haksız ihtiyati haciz nedeniyle davacının manevi zarara uğradığı açıktır. Mahkememizce davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 8.170,18 TL'nin;
-446,54 TL'sine 25/11/2015,
-367,79 TL'sine 25/02/2016,
-367,79 TL'sine 25/05/2016,
-367,79 TL'sine 25/08/2016,
-367,79 TL'sine 25/11/2016,
-367,79 TL'sine 27/02/2017,
-367,79 TL'sine 25/05/2017,
-367,79 TL'sine 25/08/2017,
-367,79 TL'sine 27/11/2017,
-367,79 TL'sine 26/02/2018,
-367,79 TL'sine 25/05/2018,
-367,79 TL'sine 27/08/2018,
-735,59 TL'sine 26/11/2018,
-735,59 TL'sine 25/02/2019,
-735,59 TL'sine 27/05/2019,
-735,59 TL'sine 26/08/2019,
-735,59 TL'sine 25/11/2019 tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 3.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
4-Davacı tarafça yatan 59,30 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatan 322,87 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 474,31 TL'nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- "harç tahsil müzekkeresi" yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 382,17 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 679,00 TL'nin haklılık durumu gereği; 419,00 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin; haklılık durumu gereği 814,00 TL'sinin davalıdan, 506,00 TL'sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı kendisini maddi tazminat talebinde vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı, davacının maddi tazminat talebinde kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 735,59 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davacı manevi tazminat talebinde kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 3.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davacının manevi tazminat talebinde davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 3.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. ... ve davalı vekili Sn. Av. ...'ın yüzüne karşı maddi tazminat yönünden davacı için KESİN diğer hükümlerler yönünden kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/12/2021
Katip ...
¸e-imzalıdır
Hakim ...
¸e-imzalıdır
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.