17. Hukuk Dairesi 2016/14590 E. , 2019/6218 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, kaza tarihinde zorunlu trafik sigortası bulunmayan araçta yolcu olarak bulunan davacının tek taraflı trafik kazası neticesinde yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı ...’ndan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 163.614,61 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 163.614,61 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat istemine ilişkindir.
1982 T.C. Anayasa"sının 26. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 27. maddesi uyarınca, taraflar dinlenmeden iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Yine HMK.nin 280. maddesi hükmüne göre "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir." Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında
açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür.
Davada hükme esas alınan 18.04.2016 tarihli maluliyet raporu, 29.04.2016 tarihli kusur raporu ve 02.05.2016 tarihli hesap bilirkişi raporu davalı ... vekiline tebliğ edilmemiştir. Bu şekilde savunma hakkının kısıtlanarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre;
a-Davalı vekili, davaya konu kazayı yapan aracın malik ve sürücüsüne davanın ihbarını talep etmiş olmasına rağmen, bu talep hakkında herhangi bir karar verilmemiş, davalıya ilgili kişilere davayı ihbar etme imkanı tanınmamıştır.
Davalının dava sonunda ödeme yapması halinde, ... Yönetmeliği"nin 16/1-a ve c maddeleri gereği, araç sürücüsü ve malikine rücu hakkının bulunduğu gözetilmek suretiyle, 6100 sayılı HMK"nun 61 vd. maddelerindeki usule uygun ihbar dilekçesinin davalı tarafından sunulması halinde, davanın ihbarı yönünde işlem tesis edilmesi gerekirken, bu işlem yapılmadan yargılamaya devam edilmesi de doğru olmamıştır.
b-Davaya konu kaza 10.04.2015 tarihinde meydana gelmiştir. Maluliyet raporu için yapılan muayene ise 11.01.2016 tarihli olup kaza tarihinden 9 ay sonrasıdır. Ancak rapora göre davacının 12 ay geçici iş göremezlik süresinin ve sürekli maluliyetinin de %26.2 olarak belirlenmiştir. Kaza tarihi ve muayene tarihi dikkate alındığında geçici iş göremezlik süresinin 9 aydan fazla hesaplanması ve sürekli maluliyetinde daha iyileşmeden belirlenmesi raporda tereddüt uyandırmaktadır. Buna göre, davacının maluliyet oranının belirlenmesi açısından kazanın vuku bulduğu tarihte yürürlükte olan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre tespiti için dosyanın ATK 3.İhtisas Dairesinden, hükme esas alınan 18.04.2016 tarihli maluliyet raporunun irdelendiği, usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
c-Davalı vekili, davacının hatır için taşındığını ve emniyet kemeri takmamasından dolayı müterafik kusurlu olduğu savunmasında bulunmuştur.
Zarar görenin müterafik kusurunun ve hatır taşımasının tespiti halinde BK.nun 43 ve 44.maddesi (TBK’nın 51.maddesi
ve 52. maddesi) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, davalının savunması üzerinde durularak, ceza mahkemesi dosyası getirilmesi, davalının delillerinin toplanması ve mahkemece müterafik kusurun varlığı ve indirim yapılması gerekip gerekmediği hususları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar araştırılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
ç-Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre davacının muhtemel yaşam süreleri belirlenirken Population Masculine Et – Feminine (PMF) yaşam tablosu esas alınmalıdır. Bu bakımdan tazminat esaslarına uygun olmayan yaşam süresine göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.