22. Hukuk Dairesi 2017/9907 E. , 2018/6556 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İTİRAZIN İPTALİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmadan davalı işveren tarafından feshedilmesi üzerine işe iade davası açtığını, davanın kabul edilerek işe iade kararı verilmesine rağmen işe başlatılmadığını, yapılan icra takibine de itiraz edildiğini beyan ederek, işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, ücret alacaklarına ilişkin faiz ve icra inkar tazminatına ilişkin taleplerin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında icra inkar tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı uyuşmazlık konusudur.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez.
Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Bu şartlar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez.
Somut olayda, mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının ücret miktarının bilindiği bu sebeple likit olması itibariyle davacı yararına % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Davacının takibe konu olan alacakları talep etme hakkının bulunup bulunmadığı ihtilaflı olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirmesi nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur. Bu husus bozma sebebi ise de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm sonucunun 4.paragrafında yer alan “Davanın kabulüne karar verilen miktarların toplamı üzerinden %20 oranındaki İcra İnkar Tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” rakam ve sözcüklerin silinerek yerine; “Koşulları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13/03/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.