17. Hukuk Dairesi 2016/13146 E. , 2019/6228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkillerinin yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp toplam 100.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan deliller göre; davacılar vekiline verilen kesin süre içinde tıbbi evrakların teslim edilemediği, böylece davacı tarafın bu delile dayanmaktan vazgeçerek iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan, iş göremezlik tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (HMK) süreler 90-94. maddelerde düzenlenmiş, kesin süreye ilişkin düzenlemeye ise 94. maddede yer verilmiştir.
HMK 94/3. maddesinde kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkının ortadan kalkacağı düzenlenmiştir. Kesin sürenin bu yaptırımı karşısında hakim tarafından verilen kesin sürenin usulüne uygun olması gereklidir. Bu nedenle verilen kesin sürenin, ara kararda açıkça yazılması, anlaşılabilir olması, belirtilen işlemin kayıt ve şarta bağlanmaması, hangi sürede yapılacağı, verilen sürenin sonunda yapılmazsa uygulanacak yaptırımın açık ve net belirtilmesi ve ayrıca verilen kesin sürenin işlemin yapılabilmesi için yeterli olması gereklidir. Gereğinden az verilen süre, tarafın hak kaybına uğramasına neden olabilir. Kesin sürede yapılması emredilen işlemlerin bizzat yapılabilir olması da zorunludur.
Davacılar vekili, müvekkillerinin meydana gelen kazada yaralandıklarını ve malul kaldıklarını açıklayıp iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, dava dilekçesi ekinde davacıların tedavilerine ilişkin belgeler sunulmuş, mahkemece davacılarda oluşan maluliyet oranının tespiti amacı ile Adli Tıp Kurumundan (ATK) rapor tanzimine karar verilmiş, verilen ara karar uyarınca Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda; davacılar hakkında maluliyet raporu düzenlenebilmesi için davacıların ortopedik muayenelerinin ve grafilerinin çekilmesi gerektiği belirtilmiş, bunun üzerine mahkemece oluşturulan ara kararda; yurt dışında yaşayan davacıların Türkiye"ye dönüklerinde Adli Tıp Kurumu raporunda bildirilen ekliklikleri tamamlaması için süre verilmiş, verilen bu sürenin ardından davacılar vekili, müvekkillerinin yurt dışında yaşadığını ve ülkeye dönmeyeceklerini bildirmiş, mahkemece bu kez ATK raporunda istenilen hususların istinabe yolu ile giderilmesi yoluna gidilmiş, davacı tarafça yurt dışı istinabe için gerekli giderler yatırılarak gerekli işlemler yerine getirilmiş, yurt dışındaki ilgili makamdan istinabe yolu ile “davacıların ortopedik muayenelerinin yapılması ve gerekli grafilerin temini” talep edilmiş, ancak istinabe makamınca talimat konusunda gerekli işlemler yapılmamış, bunun üzerine mahkemece davacı tarafa 12.05.2015 tarihli celsede ATK yazısında belirtilen ilgili tıbbi evrakların muhtıranın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye ibraz edilmesinin istenilmesine, verilen kesin süre içerisinde ilgili belgeler ibraz edilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ihtar edilmesine karar verilmiş, verilen sürenin sonunda belgelerin ibraz edilemediği, davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen kesin süre amaca uygun olmadığı gibi davacı tarafça bizzat yerine getirilmesi mümkün olmayan işlemleri içermektedir. Kaldı ki davacıların yurt dışında yaşadıkları da gözetildiğinde verilen 2 haftalık kesin süre, kesin sürede emredilen işlemlerin yapılabilmesi için yeterli de değildir.
Davacıların istinabe giderlerini yatırarak, istinabe işlemelerini ve tercümelerini yerine getirerek ve yurt dışında istinabe makamına bizzat başvurarak üzerilerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, ancak istinabe makamının gerekli işlemleri yapmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Kesin süre içinde davacıların ortopedik muayenelerinin yapılması ve grafilerinin çekilmesi davacılar tarafından bizzat yerine getirilebilecek işlemler olmayıp kesin sürede istenilen ve davacılarca yerine getirilebilecek
olan hususların davacılar tarafından yerine getirildiği, istinabe kararında belirtilen işlemlerin istinabe makamınca yerine getirilmediği, ara kararda belirtilen eksikliklerin davacıların elinde olmayan nedenlerle tamamlanamadığı gözetildiğinde davacıların kesin süreye aykırı davrandığı, davayı sürüncemede bıraktığı da söylenemez.
Yukarıda anlatılanlar karşısında ATK raporunda bildirilen eksikliklerin tamamlanması için davacılara daha makul/yeterli süre verilerek yargılamaya devam edilmesi, gerektiğinde yeniden istinabe yolu ile anılan eksikliklerin giderilmeye çalışılması gerekirken kesin sürenin amacına uygun olmayacak şekilde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 16/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.