17. Hukuk Dairesi 2016/11178 E. , 2019/6585 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi dışında davacı vekili süresi içinde davalı ...Ş. vekili, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı ... nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan, davalı ..."ın maliki olduğu,diğer davalı ... "ün sevk ve idaresindeki araçla, müvekkilleri ...,...’ın desteği ... "e çarpması sonucu 24/10/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ... "ün hayatını kaybetmesi nedeniyle müvekkillerinin müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını ve çok büyük acılar yaşadıklarını beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik her bir müvekkili için 500,00"er TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının,tüm davalılardan, her bir müvekkili için 20.000,00"er TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...Ş. Vekili, müvekkil şirket poliçeden kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirmiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., kazaya karışan ... plakalı aracı 24.10.2012 gününden başlayarak 6 gün süreli ... isimli şahsa kiraya verdiğini, kiraya verilen aracın
sürücü ... yönetiminde iken kazaya karıştığını, işleten sıfatı bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın maddi tazminat yönünden kabulü ile davacı ..."ün için 11.168,11 TL, davacı ... için 12.930,71 TL maddi tazminatın davalılar ... ve ..."ten kaza tarihi olan 24/10/2012 tarihinden itibaren, davalı ... Sigartadan ihbar tarihi olan 26/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine; davacıların manevi tazminata ilişkin davalarının kısmen kabulü ile davacı ... için 15.000,00 TL, davacı ... için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ile ..."ten kaza tarihi olan 24/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine dair verilen hüküm, davacı vekili, davalı ...Ş. vekili, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden; 25.03.2016 tarihinde gerekçeli kararın tebliği üzerine davacı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmamış; ancak davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş, davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin 05.05.2016 tarihinde davacı vekiline tebliğ üzerine, davacı vekili 18.05.2016 tarihli dilekçesi ile katılma yoluyla temyiz isteminde bulunmuştur. Davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin, yasal 10 günlük süre geçirildikten sonra yapıldığı ve dilekçesinin temyiz defterine kaydedildiği görülmektedir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, davacı vekilinin süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... vekili, davalı ...Ş. vekili ve davalı ...’ün aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil niteliğindeki trafik kazası nedeniyle sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak gerçekten uğradığı zararı tazmine mecburdur.
Bunun yanında işletenin, Karayolları Trafik Kanunu"nun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluğunun karşılanması sağlamak üzere 91. maddesinde mali sorumluluk sigortası yaptırılması öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; Kılıçoğlu Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru
bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir.
Somut olayda,Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı"ndan alınan 10.12.2014 tarihli raporda;kazanın meydana gelmesinde,davalı sürücü ..."ün % 15 (Yüzdeonbeş) oranında kusurlu olduğu,müteveffa yaya ... "ün % 85 (Yüzdeseksenbeş) oranında kusurlu olduğu belirlenmiş olup alınan raporda belirlenen kusur oranlarının,kaza tespit tutanağı,soruşturma aşamasında Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan bilirkişi raporu ve Eskişehir 2.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Adli Tıp Kurumundan aldırılan kusur raporu ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda,hem Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenen kusur oranlarına göre hem de tehlike sorumluluğu esasları gözetilerek davacıların desteğinin %50 kusuruna göre seçenekli olarak hesaplama yapıldığı,mahkemece tehlike sorumluluğuna göre hesaplama yapılan hesaplamaya göre belirlenen maddi tazminat miktarı üzerinden hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece,davalıların kusuruna isabet eden kısımdan sorumlu tutulacakları gözetilerek,davalı sürücüye izafe edilen ve Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenen kusur oranına göre,davalı tarafın %15 kusur oranına isabet eden kısımdan sorumlu tutulması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4-2918 sayılı KTK"nın hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasa"nın
3. maddesinde, “işleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun"un 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması şarttır.
Somut olayda, davalı ... araç kiralama işletmesi olan ... Rent A Car adlı işletmenin sahibi ve kazaya karışan ... plakalı aracın maliki olup, kazaya karışan araç 24.10.2012 gününden başlayarak 6 gün süre ile davalı ... ’e kiraya verilmiş olup bunu gösteren kira sözleşmesi dosyaya sunulmuştur. Kaza aracı kiralayan ...’ün sevk ve idaresindeyken meydana gelmiş,davalı sürücü ...’ün soruşturma aşamasında alınan ifadesinde de aracı kiraladığı beyan edilmiştir.
Buna göre yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve davalı ...’ın savunması göz önünde bulundurularak, davalı ... ile diğer davalı ... arasındaki kiralama sözleşmesi dikkate alınarak, taraflar arasında tanzim edilen kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, kira bedellerinin ödenip ödenmediğinin, gerektiğinde şartları varsa davalı malik ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin belirtilen bu deliller ile fatura ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
5-Davalı ... dava ve duruşmalarda vekille temsil edilmediği halde,reddedilen tazminat miktarları yönünden davalı ... lehine de vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ..., davalı ...Ş. vekili, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş., davalı ... vekili ve davalı ...’ün, (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar ..., ... ve ... Sigorta A.Ş."ye geri verilmesine 22/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.